Adalet Bakanlığı tutsak ailelerini geri çevirdi
- 15:02 7 Mart 2019
- Güncel
ANKARA - Açlık grevindeki tutsakların talebinin karşılanması için üç gündür Adalet Bakanı ile randevu talep eden aileler geri çevrildi. Bakanlık "yoğunluktan" dolayı açlık grevini gündemlerine alamayacaklarını belirtirken, aileler, her türlü olumsuz sonuçtan yetkililerin sorumlu olacağını ifade etti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan cezaevindeki tutsakların aileleri İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Ailelere Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Abdullah Koç eşlik etti. Bulunduğu cezaevinde 74 gündür açlık grevinde olan Abdullah Oral'ın annesi Methiye Oral, çocuklarının Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevinde olduklarını belirterek, "İmralı'da ağırlaştırılmış tecrit var. Tecrit insanlık suçudur. Leyla Güven bu tecridi insanlık suçu olarak gördüğü için bedenini açlık grevine yatırdı. Bu tecrit, herkesin üzerinde, Kürtlerin tüm toplumun üzerinde. Evimizin üzerinde bile var. Bunu kimse inkar edemez. Çocuklarımız cezaevinde onların elinde bedenlerinden başka bir şey yok. Abdullah Öcalan, Kürtlerin hepimizin iradesidir. Bu tecridi hiç kimse kabul etmiyor. Çocuklarımızda bu nedenle bu açlığa yatırdılar. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz bu tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Çocuklarımız kararlıdırlar. Bu karardan dönmezler. Biz aileler olarak çocuklarımızı destekliyoruz. Bu insanlık suçudur ve adalet istiyoruz" dedi.
'Sarılınca kemiklerimi acıtıyorsun'
Methiye, Pazartesi günü oğlunun açık görüşüne gittiğini ve oğlunun ayakta durmakta güçlük çektiğini belirterek, "Ben onu öpmeye kıymadım. Sadece sarıldım. Sesi titriyordu. Oğluma sarılınca 'Anne beni acıtıyorsun, kemiklerim acıtıyorsun' dedi. Ben Adalet Bakanı'na sesleniyorum: Onu hukuka, adalete uymaya çağırıyorum" şeklinde konuştu.
'Devlet adım atmalı'
Tutsaklardan Mehmet Nezir Gümüş'ün annesi Hanife Gümüş de "Çocuklarımız ölüyor. Türk devleti elinden gelen her şeyi yapmak zorunda. Çocuklarımızın ölmemesi için Adalet Bakanlığı bir an önce adım atsın. Çocuklarımızın zindanlarda ölmesini itemiyoruz. Bütün vekiller ve devlet bir an önce adım atmalıdır. Bir an önce adımlar atılarak Leyla Güven ve çocuklarımızın talepleri karşılansın ve açlık grevi sonlansın. Anneler atık ağlamasın yeter diyoruz" dedi.
'Adalet Bakanı kapılarını bir kez daha kapattı'
Açlık grevindeki Çetin Baran'ın annesi Eyde Baran ise şöyle konuştu: "Biz ölümler olsun istemiyoruz. Çocuklarımız tecrit kaldırılıncaya kadar açlık grevlerini sürdürmekte kararlı. Adalet Bakanlığı ile görüşmek istedik ama bize kapılarını açmadı. Benim çocuğum hasta olduğu için iyi bakılması lazım. Çocuklarımızın arkasındayız. Cenazeler cezaevlerinde çıkarsa anneler olarak cezaevleri önünde bedenlerimizi yakacak anneleriz. Devlet de bu durumda sesiz ve insanlar seslerini çıkarmak istediği zaman susturuluyor. Bizler terörist değiliz. Katliamları yapanlar ve bu katliamları yapanların yanında duranlar sizlersiniz" şeklinde konuştu.
'Yoğunuz, açlık grevine yer veremeyiz'
Ardından söz alan Çukurova TUHAY-DER Eşbaşkanı Ebedi Aktaş, üç gündür Adalet Bakanı ile görüşme randevusu almaya çalıştıklarını ancak bu taleplerinin ısrarla reddedildiğini belirtti. Ebedi, Bakanlığın, görüşme taleplerinin reddedilmesine gerekçe olarak ise "Yoğun sübjektif gündemlerle uğraşması ve açlık grevi yer ayıramayız" ve "Adalet Bakanı, müsteşarının olmadığı" şeklindeki gerekçeleri önü sürdüklerini ifade etti.
'Açlık grevlerini ve ölümleri görmeyi tercih etmediler'
Ebedi, şöyle devam etti: " Biz, açlık grevlerinin talebinin yerine getirilerek, açlık grevlerinin son bulması için Adalet Bakanı'ndan randevu talep ettik. Devlet ve Adalet Bakanının tutumu ertelemeci, ve korkan bir yerden bakarak; sanki ülkeyi farklı bir yöne götüreceğiz algısıyla bize bakmaları bizi üzmüştür. Ölümlere göz yuman bir yerden yaklaşarak, açlık grevlerini görmemeyi tercih etmiştir. Cezaevlerinde yaşanacak olumsuzluklardan Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve hükümet sorumludur. Biz tutsak aileleri ve siyasi tutsakların yanındayız. Onursal mücadeleleri ve kararlı duruşlara güç vermekle sorumluyuz."
'Hukuk garabeti var'
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise Anayasa Mahkemesi'nin İmralı'da tutuklu bulunan Veysi Aktaş ile ilgili verdiği karara atıfta bulunarak, "İmralı hapishanesindeki yasağın kalkması lazım. AYM Veysi Aktaş ile ilgili kararında AYM, haberleşme özgürlüğünün ihlali saydı. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin en yüksek mahkemesi ihlal olarak değerlendiriyor telefonla görüşme yasağını. Bu insanlar uzun zamandır aileleri ve avukatları ile görüştürülmüyor. Bir hukuk garabeti var. Devlet, tutukluların ve Leyla Güven'in talebini karşılamak zorunda. Yapılacak şey Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının İmralı'ya uygulanmasıdır. Hapishaneler büyük bir çığlık atıyor toplumun bunu duyması gerekiyor" şeklinde konuştu.
'Adalet Bakanı suç işliyor'
HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise Leyla Güven'in sağlık durumunun kritik aşamada olduğunu belirterek, " Kritik anlar yaşıyoruz. Açlık grevinin temel amacı Erdoğan'ın seçim meydanlarında belirttiğinin tam aksine Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması. Şuanda Türkiye'de mevcut olan Adalet Bakanı suç işliyor bu konuda. Yetkili makamlar suç işliyor. Her siyasi partinin derdi birkaç belediye almak ama burada insanların yaşamı önemli. Onun için bütün yetkililere Türkiye'de hukukun uygulanmasının talep ediyoruz. Merkez ve havuz medya bu durumu manipüle ediyor. On binlerce insan açlık grevine başlamıştır. Buna artık kimse sessiz kalamayız. İnsanları kaybetmekle karşı karşıyayız" dedi.