
Emekçi Kadınlar: Leyla’nın çığlığını her yere taşımalıyız
- 09:27 7 Mart 2019
- Güncel
İSTANBUL - Emekçi Kadınlar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması için 120 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in eylemini desteklediklerini söyledi. Emekçi Kadınlar, “Tecridin kaldırılması için adım atılmadığı sürece dayanışma eksik kalmış demektir. Biz kadınlara büyük bir görev düşüyor. Tüm kadınların Leyla Güven’in sesini yükseltmesini, çığlığını her yere taşımasını talep ediyoruz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi bugün 120’nci gününe girdi. Leyla’nın başlattığı açlık grevi eyleminin ardından başlayan açlık grevleri Türkiye’deki tüm cezaevleri, Hewler ve Avrupa’da yayıldı. Sağlık durumlarının da giderek ağırlaştığı açlık grevi eylemcilerine toplumun birçok kesiminden destek mesajları da gelmeye devam ediyor.
‘Biz kadınlar dünyayı değiştireceğiz’
Emekçi Kadınlar’dan (EKA) Gamze Nihal İyidoğan, Leyla’yı selamlayarak yanında olduklarını söyledi. Cezaevlerindeki direnişin bugüne kadar büyük bedeller ödediğini hatırlatan Gamze, “Bugün Leyla Güven ve yoldaşlarının taleplerinin karşılanması için eylem yapan herkesi selamlıyorum. Biz kadınlar olarak bu dünyayı değiştireceğiz. Biz kadınlar yaşadığımız sisteme karşı savaşacağız. Biz kadınlar, en ön saflarda savaşmalıyız. Çünkü en çok yarayı bizler alıyoruz. Çocuklarımızı savaşlarda yitiriyoruz. Kendimiz savaşlarda yitmekten yorulmuyoruz. Ama sevdiklerimizi göndermekten sevdiklerimizin ardından yas tutmaktan bıktık artık. Biz artık yas değil, çocuklarımızla beraber bu savaşın en önünde olacağımızı söylüyoruz. Leyla Güven bugün kadınların savaşlarda nasıl en ön saflarda yer aldığının bir örneğidir. Bayraklar artık kadınların elinde dalgalanmalıdır” diye konuştu.
‘Bu başarının tek sırrı sokaklar’
Kuzey Suriye’deki kadın mücadelesine değinen Gamze, şunları dile getirdi: “Kadın devrimi dediğimizde dünyanın en barbar düşüncelerine karşı savaşan kadınlar kazandı. Dolayısıyla her yerde kadınlar direniyor. Leyla Güven, kadınların bir şeye inandığı zaman ondan asla geri durmayışının bir örneğidir. Sonuna kadar yanındayız. Eğer başarıya ulaşılmak isteniyorsa bu başarının tek bir sırrı var oda sokaklardan geçer. Sonuna kadar direnmemiz gerekiyor. Leyla’nın yaşaması için kesinlikle geri durulmaması gerekiyor. Sokakları terk etmememiz gerekiyor. Leyla nasıl ki kendi bedeniyle bu mücadeleyi veriyorsa bizimde geri durmamız gerekiyor. Sadece açıklamalarla olabilecek bir süreç değil. Seçim ve veya başka günlerle kaynamasına izin vermemiz gerekiyor. Her gün dilim dilim eriyor. Leyla bizim sınıfımızın bir kadını, yoldaşımız. Bu nedenle mücadelemizi yükseltmek zorundayız. Her alanda haykırmak zorundayız. Bugün zindan savaşları, işinden olan insanların sorunlarından uzak değildir. Tek bir çözüm noktası var. Bu sisteme karşı mücadele etmekten başka hiçbir çıkar yol bizi zafere götürmeyecektir. Leyla’yı yaşatacağız.”
‘Biz kadınlara büyük bir görev düşüyor’
Bir diğer EKA üyesi Songül Yücel ise, Leyla Güven’in eylemini desteklediklerini belirterek, Leyla’nın çığlığının bütün kadınların çığlığı haline gelmesini talep ettiklerini söyledi. Leyla’nın haklı ve doğru bir taleple bedenini açlığa yatırdığını kaydeden Songül, “Ancak onun eylemi dışarda ses bulursa, kadınlar tarafından sahiplenilirse bütün bir toplum bu soruna dikkat çekerse talepleri karşılanır. Cezaevlerine, zindanlara, tecride duyarlılık gösterilirse, talepleri karşılanırsa ancak o zaman Leyla Güven eylemini sonlandıracağını söyledi. O yüzden hepimize özellikle kadınlara çok büyük görevler düşüyor. Tüm kadınların Leyla Güven’in sesini yükseltmesini, çığlığını her yere taşımasını biz Emekçi Kadınlar olarak talep ediyoruz” diye konuştu.
‘En önemlisi de zindanların yıkılması’
Songül, kadınlar ve toplumsal hareketlerin tüm kesimlerinin cezaevleri konusunda, duyarlılık göstererek bu temelde sokağa çıkması gerektiğini belirtti. Nerede bir araya gelinirse Leyla Güven’in ve cezaevlerinin sesinin yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Songül, “Ayrıca zindanlar için mitingler, eylemler konferanslar ve sempozyumlar yapmalıyız. Ne yapabiliyorsak her türlü eylem ve etkinlikle sesini yansıtabilmeliyiz. En önemlisi de zindanların yıkılmasıdır. ‘Zindanlara özgürlük tutsaklara özgürlük’ sloganıyla her yerde olmalıyız” dedi.
‘Açıklama boyutuyla kalmamalı’
Türkiye’nin birçok yerinde tecridin kaldırılması için örülen dayanışmaya değinen EKA üyesi Seher Dursun şunları söyledi: “Türkiye’nin birçok cezaevinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri devam ediyor. Dönüşümlü açlık grevine giren siyasi tutsaklar da disiplin cezalarına çarptırıldı. Cezaevlerine gittiğimizde de bunu görebiliyoruz. İHD’ye yansıyan raporlarda bu yönde. Dışarıda açlık grevleri var. Dışarıda yapılacak olan şeyin açlık grevlerinden çok daha canlı eylemler olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü açlık grevleri bir eylem biçimidir. Cezaevindeki insanların bedeninden başka bir şeyi yok. Ama dışarıda birçok şey örülebilir. Sadece destek ziyaretleri değil. Leyla Güven için eylemler oluşturulabilir. Onun için zaten inisiyatifler oluşturuluyor. Bunların sadece açıklama boyutunda kalması şeklinde değil, sokak eylemlerine dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum.”
‘Kitlesel gösterilerle tecrit kalkar’
Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini vurgulayan Seher son olarak, “Bunlara dikkat çekilmesi için farklı kanallardan kampanyalar düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Avukatlar olarak kampanyalar düzenlenmeli. Halk olarak sokakta kitlesel gösteriler oluşturulursa bir geri adım atılacağını düşünüyorum. Nihayetinde Leyla Güven’in tahliye olması da bu eylemin bir sonucudur. Seçilmiş bir milletvekili. Açlık grevi eyleminin ardından tahliye olmuştu. Dışarıda yapacağımız daha kitlesel eylemlerle tecridin de kalkacağı düşüncesindeyim. Ancak bunun için gerçekten güçlü gösteriler örülmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.