
‘Korku politikasına karşı Leyla’nın direnişi cesaret veriyor’
- 09:12 5 Mart 2019
- Güncel
İZMİR - Tecride karşı açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’i ziyaret eden kadınlar, tecridin tüm halka korku salma politikası olduğunu ancak Leyla’nın direnişinden cesaret aldıklarını söyledi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 8 Kasım 2018’de başlattığı açlık grevi eylemi devam ediyor. Cezaevinde başlattığı açlık grevini tahliyesinin ardından Diyarbakır’daki evinde devam ettiren Leyla’ya dayanışma ziyaretleri de sürüyor. İzmir’den Leyla Güven’i evinde ziyarete giden HDP Karşıyaka Belediye Meclis Adayı Yeşim Tuna Kızıltoprak ve HDP İzmir İl Eşbaşkanı Besriye Tekgür, açlık grevi direnişinin halkların bir arada yaşayabilmesi direnişi olduğunu söyledi.
‘Halklar arasına kanla beslenen sistem giriyor’
Leyla’nın aldığı her nefesin özgür yaşam, barış ve kardeşliğin sürdürülebilmesi için anlamlı olduğunu, Leyla’nın kendilerine moral verdiğini belirten Yeşim, görüşmelerine dair şunları söyledi: “Leyla Güven ‘elbet bir gün öleceğiz, anlamlı bir ölüm bir inanç uğruna ölüm tercihimdi’ dedi. Halkların, Sayın Abdullah Öcalan ve cezaevlerinin üzerindeki tecrit kaldırılana kadar şehadete de ulaşsa mücadelesinden geri durmayacağını söyledi. Ben bir Türk olarak Kürt kültürünü özümsediğimi söylediğimde Leyla Güven ‘sistem kan üzerinden besleniyor, halklar arasında bir sorun yok, HDP toplumsal barış din dil ırk ayrımı yapılmaksızın halkların bir arada yaşayabilmesini sağlayan ideoloji birliğidir’ dedi.”
‘Faşist sisteme karşı mücadeleye devam’
Besriye Tekgür ise Leyla’nın İzmir, Muğla, Manisa, Ankara gibi batı kentlerinden gelen kadınların kendisine moral verdiğini söylediğini aktararak, “Leyla’nın sesinin batıda da duyulması için faşist sistemin engellemelerine, medyada görünür olmasının önüne geçmesine rağmen mücadeleye devam ediyoruz. Ekonomik sıkıntıların ön planda olduğu bir sistemde, kadınlar eve giren küçük bir kazancını kaybetmemek için ön plana çıkmak istemiyorlar ama herkes Leyla’nın ve cezaevindeki arkadaşların özgürlük için mücadele verdiğinin farkında. Sadece bunu yeterince dile getiremiyor” dedi.
‘Korkunun ecele faydası yok’
Leyla’nın “Korkunun ecele faydası yok” dediğini aktaran Besriye, şunları dile getirdi: “Ben de katılıyorum. Sessiz kalmak bir fayda getirmez. Bir şekliyle 31 Mart’tan sonra bu sessizliğin kırılacağını ümit ediyorum. HDP ve özellikle Kürt halkı üzerinde büyük baskı var. Aslında hükümet bir korku içinde. Bütün eşbaşkanlar ve 10 bine yakın HDP’li içeride. Tecrit sadece onların değil bütün Türkiye’nin üzerine uygulanıyor. Örneğin Selahattin Demirtaş neden Edirne’de? Cezaevindeki insanlar aileleri ile konuşamıyor. İnsanlar sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıyor. İmralı tecridi sadece Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde, bütün cezaevlerinde, kadınlar, işçiler, susan herkes üzerinde uygulanıyor.”
‘Bir kadının sokağa çıkamaması tecrittir’
Tecridin sadece Kürt halkına yönelik olmadığınu vurgulayan Besriye, “Bir kadının sokağa tek başına çıkamaması tecrittir. Leyla Güven arkadaşın kapısında toplanıp fotoğraf çekecektik ama polisler izin vermedi. Bu bir tecrit değil midir? İnsanların sokağa çıkamaması, konuşamaması hepsi tecridin içindedir. Önceden Kürtçe konuşmaktan korkulurdu şimdi de tecrit sadece Kürtlere yüklenildiği için konuşmaktan korkuyorlar. Kadın platformlarında yer alanlar bile canı gönülde destekledikleri halde Kürt ve tecrit kelimeleri yan yana geldiğinde kullanmak istemiyorlar. Bu da tecridin göstergesidir” dedi.