‘Leyla Güven’in eyleminin yansımaları 8 Mart’ta alanlarda olacak’

  • 09:16 1 Mart 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Bu yılki 8 Mart’ı farklı kılan etkenlerden birinin Leyla Güven öncülüğünde tecride karşı başlatılan açlık grevleri olduğunu belirten HDP'li Dilşat Canbaz Kaya, "Leyla Güven'in açlık grevinin yansımaları 8 Mart’ta da alanlarda olacak" dedi.  
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tecride karşı başlattığı ve cezaevlerine yayılan açlık grevleri, bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne başka bir anlam kazandırdı. 
 
Kadınların her yıl olduğu gibi aynı coşku ve mücadele inancıyla alanlara çıkacağını belirten HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya, “Bu yıl da alanları tüm renklerimizle dolduracağız. Evet toplumun tecrit edildiği bir süreçten geçiyoruz daha doğrusu tecridin yoğunlaştığı bir süreçten geçiyoruz demek daha doğru olacak. Çünkü tecrit hep vardı. Sadece son yıllarda Olağanüstü Hal (OHAL) ile daha da yoğunlaştı, kendini daha hissettirir bir hale getirdi. Mevcut koşullarda tecritten öncelikli olarak etkilenen, tecridin en yoğun uygulanan kesimlerinin başında gelenler yine ne yazık ki kadınlardır. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan derneklerin başında kadın derneklerimiz var. Çünkü bizi alanlardan, mücadeleden izole etmek, evlerimize kapatmak istiyorlar. Bu bir tecrittir. O sebeple en çok da bizim tecritlere karşı sessiz olmamız, ses çıkarmamız gerekmektedir” dedi.
 
‘Mücadelenin büyük örneği Leyla yoldaşımız’ 
 
Leyla Güven’in açlık grevinin yansımalarının 8 Mart’ta da alanlarda olacağını belirten Dilşat, “Çünkü bizler bu eylemi önemsiyoruz. Yani bir kadının kendi iradesiyle başlatmış olduğu bu açlık grevi öncelikle tüm kadınlar için önemli. Çünkü genelde kadınların yapmış oldukları eylem ve siyasi tutumlar şöyle yorumlanır; muhakkak birileri yönlendirmiştir, birilerinin sözüyle yani bir üst akılla yapıldığı düşünülür. Ama biz kadınlar kendi irademizi her zaman ortaya koyup bununla birlikte büyük mücadelelere ve büyük zaferlere adım atmışızdır. 8 Mart bu zaferlerden sadece bir tanesidir. Mücadelenin büyük bir örneğini de Leyla yoldaşımızda görüyoruz. Haliyle 8 Mart’ta alanlara da inanç ve dirayetinin yansıması olacaktır. Leyla Güven’in taleplerinin yerine getirilmesi, açlık grevlerinin son bulmasını için adım atılmalı. Leyla’nın talepleri talebimizdir” diye belirtti. 
 
‘Tüm kadınlar alanlarda olmalı’ 
 
Tüm bunlar göz önünde bulundurularak kadınların 8 Mart’ta alanlarda olacağını kaydeden Dilşat, şu çağrıyı yaptı: “Çünkü gerçekten hak verilmez alınır. Bizler ne kadar sesimizi yükseltirsek ne kadar dirayetli durur ve direnişin içinde kendimizi var edersek kazanımlarımız o kadar çok olacaktır. Aksi takdirde gerçekten bu erkek akıl, bu erkek sistem bize altın tepside haklarımızı sunmayacak. Aksine kazanılmış haklarımızı almak için ellerinden geleni yapacaktır. Ama biz de mücadelemiz için, kazanımlarımız için elimizden geleni ardımıza koymayacağız.  8 Martlarda ve daha nicelerinde sokaklarda olmaya, hakkımızı aramaya, ses çıkarmaya, ses olmaya devam edeceğiz. Bu sebeple tüm kadınları 8 Mart’ta alanlarda görmek istiyoruz.” 
 
‘En sert tutumu göstermek zorundayız’ 
 
Toplumsal sorunların yanı sıra kadınların geliştirdiği eylemlerin dar bir çerçevede ele alınmaması ve salt bir fiziki boyuta indirgenmemesi gerektiğinin altını çizen Dilşat, kadınların cinsiyetçiliğe, faşizme ve sömürgeciliğe en sert tutumu göstermek zorunda olduğunu vurguladı. Dilşat, “Çünkü ciddi bir cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıyayız. Doğalında bunun yansıması olarak faşizmden ve sömürüden en çok etkilenen kesim kadınlardır. Çünkü bugün ne kadar alanlarda ya da toplumun bir çok yerinde biz kadınlar olmuş olsak dahi ne yazık ki bu alanlara dahil olan kadın arkadaşlarımız çok az. Milyonlarca kadın aslında evlerinde bir tecride maruz kalıyor. Birçok kadın belki de evinden hiç çıkmıyor. Sadece ev işlerine, evdekilere ‘hizmet etmeye’ adandırılmış yaşamları sürdürüyorlar. Bu ciddi bir sömürüdür. Cinsiyetçiliğe, sömürüye ve faşizme karşı sert ve net tutumlar sergilememiz lazım” diye ekledi. 
 
‘Kendi renklerimizle ortak mücadeleye’ 
 
Tüm kadınlar olarak bu yılki 8 Mart’ı da tecridin kaldırılması başta olmak üzere ortaya çıkan talepler etrafında karşılayacaklarını belirten Dilşat, 3 Mart’ta Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda yapılacak olan miting için de şu çağrıyı yaptı: “Biz kadınlar yan yana omuz omuza olduğumuz sürece faşizmi tepetaklak edebilecek güce sahibiz. Yeter ki yan yana duralım, dayanışmadan vazgeçmeyelim. Tüm kadınlara kendi hak ve talepleri üzerinden faşizme karşı, kadın cinayetlerine karşı bulundukları her yerde kendi renkleri, kendi dillerinde ortak mücadeleye  yan yana durmaya  çağırıyoruz.”