
Bir yılın ardından sil baştan: Tefrik kararı Nusaybin Davası'na nasıl yansıyacak?
- 09:02 1 Mart 2019
- Güncel
Medine Mamedoğlu
MARDİN - Geçtiğimiz günlerde 6’ncısı görülmesi beklenen Nusaybin Davası’nda yargılanan 53 tutsak için tefrik kararı verildi. Geride kalan 5 duruşma boyunca savunmalarıyla mahkemeye damgalarını vuran tutsaklar için verilen kararın iddianameye yansıyıp yansımayacağı ve davanın seyrinin nasıl olacağı ise henüz netlik kazanmış değil.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası çıkan çatışmalar esnasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 53 kişinin yargılandığı davanın 6’ncı duruşmasında tefrik kararı alındı. Gözaltına alındıktan 2 yıl sonra başlayan ve toplu olarak yargılanmalarına rağmen 53 kişinin bir arada bulunmadığı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasında görülen dava, bir yıl süren duruşmaların ardından alınan kararla başa döndü.
5 duruşma sonunda karar alındı!
500 sayfayı bulan iddianamede “nükleer silah kullanmak” da dahil olmak üzere 19 suçtan 76 kez “ağırlaştırılmış müebbet” istenen tutsaklar, öyle ki trafik kazasında yaşamını yitiren polisin ölümünden dahi sorumlu tutuldu. Tutsaklar, ilk duruşmanın görüldüğü Ocak 2018 tarihinden bu yana karşı çıktıkları iddianameyi kabul etmezken, avukatlar da yargılamayı “düşman hukuku” olarak nitelendirdi. Ayrıca 5 duruşma boyunca mahkeme salonunda her türlü baskı ve hatta şiddet dahi yaşandı.
Ocak ayında yoğun önlemler altında duruşma salonuna getirilen ve onlarca askerin arasında oturtulan tutsaklar ile aileleri arasında adeta etten duvar örüldü. Bir hafta boyunca gündeme oturacak savunmalar yapan tutsaklar, özyönetimi vurgulayarak, demokratik ve eşit bir yaşam için yaptıkları hiçbir şeyden pişman olmadıklarını ifade etti.
Ocak ayında yapılan duruşmaya damgasını vuran bazı savunmalar şu şekilde:
Erkan Benli: Öncelikle Nusaybin'de yoğun bir savaş yaşandığını söylemek isterim. Ben YPS'nin militanı olarak savunma yapacağım. Savaştayken ölüm duygusundan uzaklaşmaktaydım. Çünkü bir soykırım planı uygulanmaktaydı. Bu plan uzun zamandır yürütülmektedir. AKP, iktidarını sürdürmek amacıyla bu savaşı hayata geçirdi. Savaşın başlamasıyla İmralı'da bulunan önder Abdullah Öcalan'ın üzerinde tecrit uygulandı. Bizler Kürt halkına dayatılan soykırım politikasına karşı mücadeleyi seçtik.
Özgür Sevim: 90'lı yıllarda yüzlerce Kürdü vahşice katleden ve o yüzlerce köyü yakan Ergenekoncuları tekrar çıkarıp getirip Dolmabahçe salonunda bir anlaşma yaptılar. Bu anlaşmadan sonra Erdoğan onlara öyle bir yetki verdi ki ‘gidin bütün Kürtleri katledin ne yapıyorsanız yapın’ dedi. 'Ya baş eğecekler ya da başlarını verecekler' denildi. Biz hiç bir zaman hiç kimsenin önünde boyun eğmedik hiç bir zamanda eğmeyeceğiz. Benim Nusaybin'e gelişime gelince, 90'lı yıllardaki Kenan Evren dönemindeki ruh ile Erdoğan'ın ruhu bir olmuş gibi Kürdistan'da katliamlar yapılmaktaydı. Katledilen Taybet ana, Miray bebek daha 35 günlük bebeğin katledilmesine seyirci kalamazdım. Bir Kürt genci olarak buna karşı Nusaybin'e geldim. Halkın direniş kalesine geldim ve yine PKK üyeliğine geri döndüm. Hiçbir şekilde pişmanlık duyacağım bir şey yapmadım. Benim yaptıklarım benim en doğal savunma hakkımdır.
Kürtçe tercüman krizi ve savunma hakkı!
Nisan’a ertelenen duruşmada ise yine aynı savunmalar tekrar edildi. Tutsakların 70 sayfalık savunmalarının çoğu mahkeme heyeti tarafından yarıda bırakıldı. Tercüman olarak mahkemeye getirilen ve asli görevi mübaşir olan çalışan nedeniyle tutsakların çoğu Kürtçe savunma yapamadı. Yaşanan tercüman krizine karşı tutsaklara “Türkçe konuşun” diye dayatılırken, anadilinde savunma yapmak isteyen tutsaklarla ilgili “susma hakkını kullandı” şeklinde zabıt tutuldu.
Mahkemenin “Türkçe konuşun” dayatmasına tepki gösteren İbrahim Halil Ildız, “Ben sadece kendi savunmamı yapmıyorum. Ben bir halkın savunmasını yapıyorum. Biz burada tek değiliz biriz, Kürt'üz biz. Ona ceza vermeyin demiyorum ne onun cezasından korkarım ne de onun devletinden. İstediği kadar ceza versin, hatta çok versin. Benim hakkımda yüzlerce sayfalık iddianame hazırlanmış. Ben burada 6 sayfalık savunma mı yapacağım?" diye sordu.
İki tutsak savunmaları nedeniyle bir yıldır tek kişilik hücrede
Daha sonra sırasıyla Ekim, Aralık ve son olarak Şubat ayında görülen duruşmada 53 tutsak, tam olarak mahkeme salonunda hazır edilmedi. Osman Uçar ve Abdulkadir Baybars ise, ilk duruşmada yaptıkları savunmaları nedeniyle bir yıldır tek kişilik hücrede tutuluyorlar.
6 duruşma boyunca sadece iki defa mahkeme salonunda hazır edilen Abdulkadir, son görülen duruşmada “Bugün bu yargılanma benim şahsımda bütün Kürt halkının yargılanmasıdır. Ben bugün Kürt halkının bir genciyim ve bu zulüm karşısında daima başım dik duracağım. TEM tarafından sanki her şeyi itiraf ediyormuş gibi gösteriliyoruz. İddianamede de böyle yazılmıştır ancak öyle bir şey yoktur. İddianamedeki her şeyi reddediyorum. İddianamede yer alan ve zorbalıkla, iradem dışında alınan beyanları kabul etmiyorum. Ben bu yolda ölebilirim ancak iradem hiç bir şekilde ele geçirilemeyecektir. Bize istediğinizi yapın biz korkmuyoruz” dedi.
İşkence görüntülerinin silindiği açığa çıktı!
Duruşma boyunca açığa çıkmayı ve dosyaya eklenmesi beklenen gözaltı görüntülerinin ise 4’üncü duruşmada silindiği açığa çıktı. Savcının değiştirilmesiyle gizlilik kararı kaldırılan dosyada, görüntülerin kendi kendini resetlediği belirtildi. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu, 21 Haziran 2016 tarihinde Nusaybin Emniyet Müdürlüğü'ne yazdığı talimatla işkence gördüğü iddia edilen 12 çocuğun kaldığı nezarethanenin kamera kayıtlarını istedi. Savcılığa verilen yanıtta: "Çocuk Şube Müdürlüğümüzde kurulu kayıt sistemi otomatik kayıt yapmakta ve içerisinde yüklü hafızanın dolması halinde kendisini otomatik olarak resetlemekte olduğundan bugün itibariyle yapılan kontrolde en son tarih olarak 30 Haziran 2016 gününden önceki kayıtların sistemin kendisini resetlemesi sebebiyle silindiği ve tarih itibariyle sistemimizde istenilen güne ait kamera kayıtlarının bulunmadığı tespit edilmiştir" denildi.
Ayrıca sadece 12 çocuğun kaldığı nezarethanenin görüntüleri değil, 26 Mayıs 2016 tarihinde gözaltına alınanların tamamının görüntüsünün olmadığı ortaya çıktı.
Tefrik kararı iddianameye henüz etki etmedi
Son olarak geçtiğimiz günlerde 6’ncısı görülen duruşmada, tutsakların “Aileler alınmadan savunma vermeyeceğiz” ifadelerine karşı ani bir şekilde ara veren mahkeme heyeti, bir saatin ardından salona gelip her bir tutsak hakkında tefrik kararı verdi. İki defa mahkeme başkanı ve dava savcısının değiştiği dosyadaki bütün tutsakların yargılamalarına en baştan ve ayrı ayrı bakılması kararı verildi.
Bundan sonra ayrı alınacak savunmalar eşliğinde davanın seyrinin nasıl olacağı bilinmezken, toplu olarak hazırlanan iddianamenin karar sonrası değiştirilip değiştirilmeyeceği ise henüz netlik kazanmış değil.