Korkunun ve karanlığın ortasından güvene uzanan yol!

  • 11:37 28 Şubat 2019
  • Güncel
Ruhenda Amed 
 
DÊRAZOR - Baxoz köyünde torunlarıyla DAİŞ’ten kurtarılan Necme Piyedin'i dinledikçe, onu ve yaşadıklarını en iyi anlatan şu dizeler aklımdan geçiyor: "Yüzüm ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası..." 
 
Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD) DAİŞ'e karşı Dêrazor'un Hecin kasabası Baxoz köyünde yürüttüğü "Cizre Fırtınası" operasyonu son demlerini yaşıyor. Tamamlanmak üzere olan operasyonda her gün binlerce sivil QSD tarafından güvenli alanlara geçiriliyor. Operasyonun itina ile ilerlediği Baxoz köyünde, son 15 günde yaklaşık 13 bin kişi güvenli alanlara taşındı. Sayıları binleri geçen sivillerin, arasında çok sayıda DAİŞ'li ve aileleri de bulunuyor.  
 
Dün kurtarılan ve güvenli alana ulaşan sivillerden biri de Necme Piyedin idi. Irak savaşından kaçan ve Kuzey Suriye’nin Dêrazor kentine gelen Necme ve ailesi yaşananları, "Bir savaştan kaçtık bir başka savaşla karşılaştık" sözleriyle anlatıyor. 
 
DAİŞ'in yasak kıldığı dövme Necme'nin ellerinde
 
Necme, 70 yaşında bir kadın ve ilk etapta ellerindeki Deq'ler (Dövme) dikkatleri çekiyor. Siyah peçesinin altında da dövmeler olduğu fark edilen Necme, korkunun verdiği tedirginlikle konuşurken başını öne eğiyor. Yüzünde ve ellerinde bir tarihin bütün sembolleri var gibi. DAİŞ'in yasak kıldığı dövmeyi görünce merakla soruyorum. "Peçeni açar mısın? Görmek istiyorum" dediğimde bir çok kadın gibi "günah" demek yerine sessiz kalıyor. Bu sessizliğin saliseleri bir ömür gibi çöküyor yüreğime. Bazı anlar var ki zamanın ağırlığı çöker yüreğine  zamanın ve öylece sessizce  kalıverirsin sadece . Zamanın nasıl geçtiğini farketmeden Necme ile bakışıyoruz. Bir anın bir ömre  bedel olduğu anları yaşar gibi.
 
Necme'nin yüzü ömür atlası gibi
 
İlerleyen saatlerde Necme, samimiyetin ve güvenin verdiği duygu ile yüzünü açıyor. Necme'nin yüzü ömür atlası gibi. Göz altına birikmiş çukurlar ömrünün  bütün acılarıyla dolu, ferfecir gözleri  adeta hayatın dehlizlerini vuruyor kıyıya. Yüzü kalabalık bir kıyamette mülteci sessizliğini haykırıyor. Ve Necme, anlattıkça  yüzündeki dehliz kıyıya vuruyor kendini. Savaştan kaçan Necme, korkunun ve karanlığın ortasında buluveriyor kendini. Irak sınırında olan Baxoz köyünde, bir ay önce kızını ve oğlunu kaybediyor. DAİŞ’in kontrolünde  olan Baxoz köyünden çıkmaya çalışırken, kızı DAİŞ’in Karnas tipi silahıyla vuruluyor. Kızından kalan 3 torunla kurtarılan ve QSD'nin oluşturduğu güvenli bölgeye gelen Necme, içinde kaybetmenin burukluğunu barındırsa da  torunlarını sağ çıkarmanın sevincini yaşıyor. 
 
Kurtarılmasaydı torunu açlıktan ölecekti
 
Kucağındaki en küçük torununu işaret ederek “biraz daha zaman geçseydi  açlıktan ölecekti” diyor. 1,5 yaşındaki torunu 7 aylık bir bebek gibi duruyor Necme'nin kucağında. Halsiz ve gözlerinin neferi sönmüş torununa sıkı sarılan Necme, elindeki bisküvileri torunlarına veriyor. Kesik kesik konuşan Necme'nin her sözü derya oluyor gözlerindeki çukurda. Yaşadıkları her şeye rağmen sağ çıktıları için şükrediyor. 
 
Savaşçılara şükranlarını da belirten Necme, torunlarıyla anın ve güvende olmanın hafifliğinde seyre dalıyorlar.    
 
Necme ve torunları seyre dursun, bu esnada aklımdan Şükrü Erbaş'ın "Yüzüm ömrümün atlası, düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası…" dizeleri geçiyor ve aslında Necme'yi en iyi bu dizeler yansıtıyor.