İnsan hakları örgütlerinden baskılara karşı ortak açıklama
- 12:01 27 Şubat 2019
- Güncel
İSTANBUL - Sivil toplum üzerinde son dönemde artan ağır baskılara dikkat çekmek amacıyla bir araya gelen çok sayıda insan hakları örgütleri, kendilerine dönük planlı yıldırma ve hukuki taciz yöntemlerine derhal son verilmesi çağrısında bulunarak, yetkililere uluslararası yükümlülüklerini hatırlattı.
İnsan haklarını savunan çok sayıda kurum Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aralarında iş insanı Osman Kavala'nın da bulunduğu 16 isimle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame ile ilgili Beyoğlu'nda bulunan Aynalı Geçit Konferans Salonu'nda basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda ilk olarak konuşan ve sivil toplum üzerinde son dönemde artan ağır baskılara dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenlediklerini söyleyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye (UAÖ) Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener, kurumlar adına ortak basın metnini okudu.
'Mahkeme uydurulmuş delilleri reddetmeli'
16 sivil toplum aktörü hakkındaki iddianamede geçtiği varsayılan ayrıntıların Türkiye'de ana akım medya tarafından yürütülen koordineli bir yanlış bilgilendirme kampanyasının parçası olarak kamuoyuna sızdırıldığı belirtilen açıklamada, devamla, "Suçlanan kişileri temsil eden avukatların halen görmediği iddianameye göre iddialar, 2013'te yaygın polis şiddetine başvurularak hükümet tarafından bastırılan temel karakteri barışçıl olan Gezi Parkı protestolarına odaklanıyor. Sivil toplum aktörlerinden oluşan çok daha büyük bir gruba yönelik soruşturma da aynı dosya kapsamında sürdürülüyor. Haklarında soruşturma yapılan ve iddianame hazırlanan kişiler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken Gezi Parkı protestolarına katılmakla herhangi bir suç işlememiştir. Mahkeme, suç oluşturma amacıyla uydurulmuş komplo teorilerine dayanan ve güvenilir hiçbir kanıt içermeyen tüm iddianameleri reddetmeli, 16 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Osman Kavala ile 3 aydır cezaevinde tutuklu bulunan Yiğit Aksakoğlu derhal serbest bırakılmalıdır" denildi.
'Devletler düşünce örgürlüğünü korumakla yükümlü'
11 insan hakları savunucusunun yargılandığı "Büyükada" davasının yedinci duruşmasının bir sonraki ay görüleceğinin de hatırlatıldığı açıklamda, "Bu davada, yalnızca yürüttükleri insan hakları aktivizmi nedeniyle hak savunucularına yöneltilen uydurma suçlamaları destekleyebilecek hiçbir kanıt sunulmadı. İnsan hakları savunucularının onurunun, fiziksel ve psikolojik bütünlüğünün, özgürlük ve güvenliğinin etkili bir şekilde korunması, insan haklarını savunma hakkının hayata geçirilmesi için de ön koşuldur. Yine evrensel hukuk, insan hakları savunucularının korunmasında esas sorumluluğun devlete ait olduğunu ısrarla belirtir. Devletler, insan hakları savunucularının düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm haklarını korumakla yükümlüdür ifadelerine yer verildi.
Açıklamada son olarak da "Sonuç olarak biz, aşağıda imzası bulunan örgütler, Türkiye'deki bağımsız sivil toplumu yok etmeye yönelik bu çabaların karşısında duruyoruz ve hak savunucularına yönelik planlı yıldırma ve hukuki taciz yöntemlerine derhal son verilmesi çağrısında bulunuyoruz ve yetkililere insan hakları savunucularının korunmasına yönelik uluslararası yükümlülükleri bir kez daha hatırlatmak istiyoruz" denildi.
Okunan basın metni ardından toplantıya katılan sivil toplum örgütlerinden temsilciler kısa konuşmalar yaptı.
TİHV: Yargılamalara alışmayacağız
"İnsan haklarını savunanlara dönük saldırılara karşı bu fotoğrafı vermekten onur duyuyoruz" diyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, "Saldırılar karısında haklar ve özgürlükler mücadelesi verenler adalet ve onarım mekanizmalarının kurulmasında bir araya gelen güçlerdir. Biz bu yargılamalara alışmayacağız ve boyun da eğmeyeceğiz. Bu fotoğrafın da tarihte unutulmamasını istiyoruz" diye belirtti.
Hafıza Merkezi: Arkadaşlarımızı serbest bırakın
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi adına konuşan Emel Ataktürk Sevimli de "Bugün karşımıza suçlanarak getirilen ve insan hakları savunucuların sanık sandalyesine oturtulmaya çalışılan arkadaşlarımız güvendiğimiz arkadaşlarımızdır. Onlar hayatlarını demokratik değerler etrafında oya oya örmüş insanlardır. Kreminize edilmeye çalışılmaları büyük haksızlıktır. Tüm insan hakları savunucularına yöneltilen suçlara karşı bir aradayız. Tutuklu arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.
UAÖ: Dayanışmaya devam edeceğiz
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilcisi Andrew Gardner ise, "Ne zaman insan hakları ağır saldırılar altındaysa insan hakları savunucuları da bağımsız toplum yok edilmeye çalışılır. Bu da bütün toplum için çok ağır sonuçlara neden oluyor. Dayanışma ve işbirliğine devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.
RSF: Trajik durumlar adalet mekanizması içinde yer alıyor
Sınır Tanımayan Gazeteciler(RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da, yayınlanmamış iddianamede adı geçenlerin insan hakları adına nasıl etki gösterdiğini hükümetin çok iyi bildiğini belirterek, "Bizler sivil toplum örgütleri olarak vakıfların birer parçasıyız. Bu derneklere dair usulsüzlüklerin olup olmadığını görmemişseniz, darbeye kalkışanlar ile ilgili iddianame açarsanız kendi güvenliğinizden şüphe edersiniz. Gezi sırasında 150'ye yakın gazeteci yaralandı ama buna dair yargılamalar yapılmadı. Bunlar iktidarın güvenilirliğini sarsar. Bugün en trajik durumlar adalet mekanizması içinde yer alıyor. Bizler RSF olarak açık şekilde sivil toplumun günlük siyaseti besleme adına manipüle edilerek mücadele deneyimin yok edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bir an önce Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istiyoruz" diye konuştu.
İHD: Hukukun öngörülebilirliği kalmadı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise, sorunun Osman Kavala'yı da aşan bir boyutu olduğunu kaydederek, "Biz bazı örnekler üzerinden sivil toplumu yok etmeye karşı bir saldırıyı da durdurmak için de buradayız. İHD faaliyetlerinden tutuklu çok sayıda isim var. Bugün avukatlar tutuklu. Hukukun öngörülebilirliği kalmadı. Tamamen keyfi bir yargılama süreciyle karşı karşıyayız. Bizler iktidarın bu saldırıları karşısında susmayacağımızı bir kez daha paylaşmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu.
Yapılan konuşmalar ardından toplantı soru cevap bölümü ile sonlandı.
Toplantıda yer alan kurumlar ise şöyle:
"Civil Rights Defenders
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi
Hak İnisiyatifi Derneği
İnsan Hakları Derneği
İnsan Hakları Gündemi Derneği
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Yurttaşlık Derneği
Uluslararası Af Örgütü."