'Devlet adına silah taşıyan erkeklerin sonsuz bir şiddet uygulama alanı var'

  • 09:02 27 Şubat 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Ankara’da yaşanan polis tacizinin tekil, münferit veya tesadüf olmadığını belirten bağımsız feminist Feride Eralp, “Bekçisinden polisine, güvenliğinden özel harekatçısına devlet adına silah taşıyan erkeklerin sonsuz bir şiddet uygulama alanı var. Bu, abluka döneminde duvar yazılarıyla başladı. Bu sistemin böyle sürmesine izin vermemek zorundayız” dedi. 
 
Ankara’nın Sakarya Caddesi'nde Merve Demirel'in gözaltına alındığı sırada maruz kaldığı polis tacizinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP’li yetkililer ve Emniyet Müdürlüğü tarafından meşrulaştırılmaya çalışılmasını bağımsız feminist Feride Eralp değerlendirdi. 
 
Ankara’da yaşananın ilk olmadığını ve son dönemlerde buna benzer birçok vukuatın ayyuka çıktığını belirten Feride, “Ekip otosuna bindirilen bir kadının tecavüze uğradığı bir olay vardı. Yine yakın zamanda bir özel harekat polisi Mardin’de genç kadına tecavüz etti. Hakkında açılan davadan polis beraat etti. Bir sürü tehditle kadını yaşadığı şehirden gitmek zorunda bıraktı. Bekçisinden polisine, güvenliğinden özel harekatçısına devlet adına silah taşıyan erkeklerin sonsuz bir şiddet uygulama alanının olduğu ve bunun inanılmaz bir şekilde meşrulaştırıldığı bir zaman içerisindeyiz” dedi. 
 
‘Abluka dönemlerinde duvar yazılarıyla başladı’
 
Patriarka var olduğundan beri erkeklerin kadınlara bu şiddeti uygulamasının ve özellikle de bunu otorite adına yapmasının son derece meşru sayıldığını kaydeden Feride, son dönemde yükselen savaş dili ve Olağanüstü Hal’in (OHAL), hem Türkiye hem de sınır ötesinde kadına yönelik her türlü şiddeti militarizmle meşrulaştırdığını ifade etti. Feride, “Meşrulaştırmayla beraber bu olaylar arttı ve cezalandırılması neredeyse imkansız hale geldi. Bu, abluka döneminde duvar yazılarıyla başladı. Cizre’de, Sur’da, Yüksekova’da savaşın kendi şiddetinin yanı sıra sürekli bir tecavüz tehdidi, belki de kendisi mevcuttu. Kadınlaştıran ve bu kadınlaştırmayla beraber aşağılayan bir dil kullanılıyordu. Yıkılan, boşaltılan evlere prezervatif bırakmak gibi sembolik ama sürekli kadınlara yönelik devlet şiddetinin kendini tecavüz ve erkek şiddeti olarak göstermesi ve sürekli olarak bu tehditle üzerimize gelmesi halini biz çok gördük. Rujla cama ’Aşk Yüksekova’da yaşanıyor güzelim’ diye yazıp kendini fotoğrafa çeken özel harekat polislerinin de bundan dolayı soruşturulmadığını ve başlarına hiçbir şey gelmediğine tanık olduk” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu sistemin böyle sürmesine izin vermeyeceğiz’
 
Ankara’da üzerine konuşulan olayın tekil, münferit veya tesadüf olmadığı vurgusunu yapan Feride, şöyle devam etti: “Erkekler vuruyor, devlet koruyor, aklıyor ya da zemin sunuyor. Dolayısıyla biz patriarkayla bunların birbiriyle ilişkisini gören bir yerden mücadele ediyoruz. Feminist mücadele ve isyanımızın önemli ve temel amacı da budur. Bu yüzden de bu sokaklarda daha rahat yürüyebilmek için sözde bizi koruduğunu, bizi korumak için orada olduğunu söyleyen polislerin şiddete uğradığımızda arayıp destek isteyip, görevini yapmasını isteyeceğimiz polislerin tekrardan tacizci erkekler olarak bize döndüğü bu sistemin böyle sürmesine izin vermeyeceğiz. İzin vermemek zorundayız.”