Kayıp yakınları 524’üncü haftada da adalet talebini yineledi

  • 15:36 23 Şubat 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdiği eylemin 524’üncü haftasında da adalet talebi yinelendi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” şiarıyla düzenlediği oturma eyleminin 524’üncü haftası gerçekleştirildi. İnsan hakları savunucuları, kayıp yakınları, Hakların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eşbaşkan adayları Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık ve CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın’ın katıldığı eylemde, kaybedilen ve öldürülenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı.
 
'Birlikte yaşayacaksak hukuku işletin'
 
Eylemde konuşan İHD Başkanı Abdullah Zeytun, Kayıp yakınları ve annelerinin mücadelesi, hem faillerin bulunması hem de toplumsal barışın zeminini yaratmaya dönük bir eylemin olduğunu söyledi.  Türkiye’nin yakın süreçte işlemiş olduğu ağır insan hakları ihlallerinin ve suçların faillerinin tespitiyle ancak birlikte yaşamın mümkün olabileceğini belirten Abdullah, birlikte yaşanacaksa geçmişle yüzleşme ve toplumsal adaletin gerçekleşmesi yönündeki tüm mücadelelerinin somut olarak görülmesi ve hukuksal işleyişin sağlanması gerektiğini vurguladı. Abdullah, “Bu da Türkiye’deki beğenmediğimiz mevzuatın, yasaların ve hukukun uygulamasıyla mümkün. Bunun içinde başta kayıplar sözleşmesi ve uluslararası sözleşmelerin teminat altına alınarak güvencelerinin sağlanması gerekiyor” diye belirtti.
 
Adalet Bakanlığı'na çağrı
 
Hukukun uygulanmayışını şu anda devam eden açlık grevleri eylemcileri ve talepleri konusunda tanık olduklarını sözlerine ekleyen Abdullah, “Bir hükmün uygulanmaması ve tecrit altında bulunan Sayın Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüşmemesi meselesi. Türkiye’nin hem kendi ceza kanunu hem de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmeler bunu açıkça hukuka aykırı görüyor. Bu hukuksuzluk durumu devam ettiği için bugün 317 tutuklu ve Sayın Leyla Güven açlık grevini sürdürmekte. Açlık grevlerinin oluşabilecek kötü sonuçlarını görmeden, bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılması ve taleplerin yerine getirilmesi için Adalet Bakanlığı’nı ve ilgili kurumları göreve çağırıyoruz. Bu açık bir hukuksuzluktur” dedi. 
 
'Adalet ve özgürlüğü getirmek borcumuzdur'
 
HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan Adayı Hülya Alökmen Uyanık da, yıllardır Cumartesi günleri yapılan kayıp yakınları oturma eylemine karşı devletin kör ve sağır olduğunu ifade etti. “Yakınların tüm istekleri yerine getirilmeden, bu memlekete adalet ve özgürlükten bahsedemeyiz” diyen Hülya, “Kayıp yakınlarının yıllardır sabırla yürüttükleri mücadele bize de umut ve güç veriyor.  Birlikte bu ülkeye adaleti ve özgürlüğü getirmek bize borçtur” ifadelerini kullandı.
 
Kayıplar için adalet arayışı
 
Bu hafta anılan Bedriye Gümüş’ün kız kardeşi ise, kardeşinin 1990 yılında haksız bir şekilde katledildiğini aktardı. Kaybedilenler için adalet arayışında olduğunu belirten kayıp yakını “Bu kan dursun. Barış sağlansın. Kız kardeşim boşu boşuna öldürdüler. Ne hakları vardı. Kız kardeşimin failleri bulunsun, yargılansın istiyorum. Ama 20 yıldır hiçbir şey yapmadılar” diye konuştu.
 
'Koruculuğa karşı yürüyüşte öldürüldü'
 
Konuşmaların ardından Bedriye Gümüş’ün askerler tarafından katledilmesi şu şekilde anlatıldı:
 
“Bedriye Gümüş, ailesiyle birlikte Mardin’in Nusaybin ilçesinin Kuşkaya (Gurik) köyünde ikamet ediyordu evli ve iki çocuk annesiydi. Ailesinin anlatımlarına göre; yaşadığı köyüne sürekli askerler tarafından evlere baskınlar düzenlenmekteydi. Köylüler sürekli olarak korucu olmaları yönünde tehdit ediliyordu. Devlet güçlerince yapılan baskın ve tehditlerden dolayı, köy halkı durumu protesto etmek için 17 Şubat 1992 yılında yaşadıkları köyünden, Yardere köyüne doğru bir yürüyüş gerçekleştirmek istediler. Köylülerin yapmış oldukları yürüyüş, belli bir mesafeden sonra askerler tarafından engellenmeye başlandı. Köylüleri durduran askerler, yürüyüşü sonlandırmamaları halinde müdahale edeceklerini söylediler. Yürüyüşlerinde ısrar eden köylülerin üzerine askerlerce ateş açıldı. Açılan ateş sonucu Abdulselam Acet, Seyfettin Kopçak, Ali Ölmez, Abdulselam Özbey, Hakim Göllan adlı 5 köylü olay yerinde can verdi.
 
Olay yerinde yaşamını yitiren 5 köylüden 2’si askerden izine gelmişti. Olay yerinde yaralanan Bedriye Gümüş ise askeri bir araçla Mardin’deki bir hastaneye kaldırıldı. Ailesinin beyanlarına göre, Gümüş hastaneye götürülürken askerler tarafından yakınlarına olayın teröristlerce gerçekleştirildiğini söylemelerini ısrarla istemişler. Kendisine birçok kurşun isabet eden Gümüş yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Bedriye Gümüş’ün yakınları tarafından derneğimize yapılan başvuruya göre; olayın yaşandığı esnada Ramazan adlı bir binbaşı ile Mehmet Göçmen adlı bir yüzbaşı görevliydi. Derneğimizin her fırsatta yapmış olduğu tüm çağrılara rağmen halen olayın faillerine ilişkin herhangi bir soruşturma başlatılmadı.”  
 
Açıklama 5 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.