
Şebnem Korur Fincancı Leyla Güven’i evinde muayene etti
- 17:54 20 Şubat 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’i ziyaret eden TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Leyla’nın sağlık durumunun risk taşıdığını belirterek, “Türkiye’de tecridin son bulmasını ve insanların ölmemesini istiyoruz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018 tarihinde başlattığı açlık grevi eyleminin 105’inci gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekilli Leyla Güven’e destek ziyaretleri devam ediyor. Sağlık durumu her gün ağırlaşan Leyla’yı Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, evinde ziyaret ederek, muayene etti.
Şebnem’e, Diyarbakır Tabip Odası (DTO) Başkanı Mehmet Şerif Demir ve odanın üyesi Cengiz Günay eşlik etti.
‘B vitamini sinirleri koruyor’
Muayenenin ardından basına açıklamada bulunan Şebnem, TİHV’in kuruluşundan bugüne açlık grevi eylemlerini takip etme sorumluluğunun olduğunu belirterek, “105 gündür açlık grevinde olan bir kişi için beklediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Beklendiği gibi güç kaybı ve kilo kaybı, bununla uyumlu sürüyor. Sıvı ve B vitamini alımı nedeniyle 1996 açlık grevinden farklı olarak 2000’lerden itibaren değişik bir tabloyla karşı karşıyayız. Özellikle beyin dokusu ve sinirler korunuyor. Bu çok önemli çünkü ağır hasar bırakan durum B ve özellikle B1 vitamini eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan sinir ve beyin doku hasarıdır. B vitamini bunun olmasını engelliyor. Cezaevlerinde açlık grevini sürdürenler için yeni B1 vitamini alımlar yapıldığını duyduk” dedi.
‘Tecrit işkencedir’
Bu aşamada kas dokusundaki zarar ilerledikçe kalp kasında da sorun oluşabileceğini kaydeden Şebnem, şöyle devam etti: “Türkiye’de bulunan B Kompleks vitaminlerinden 250 miligram içeren B1 içeren formlarında iki tane alınması yeterli. B vitamininin etkilerini Leyla hanımda da gözledik. Sinirler 105’inci günde korunmuş. Ancak çok risk var. Hem yaşı nedeniyle hem de sağlık durumu itibariyle çok özenli olunması gerekiyor. Bu aşamalarda artık kas dokusundaki zarar ilerledikçe, kalp kasında da sorun yaratabilir. Böyle bir risk taşıyor. Leyla hanımın talebi meşru bir taleptir. 2000’li yıllarla birlikte ‘F Tipi’ ve ‘tabutluk’ dediğimiz L tipi cezaevlerinin oluşumunda mahpusların talebi olan tecridin ortadan kaldırılmasını TİHV olarak bizde her zaman dile getiriyoruz. Tecrit kendi başına uyarandan yoksulluk yaratarak, işkence olarak tanımlanıyor. O nedenle tecridin hiç bir şekilde uygulanmaması gerektiğini, sosyal koşulların tüm mahpuslar için karşılanması gerektiğini her zaman söylüyoruz. Türkiye cezaevlerinde 300’ü aşkın mahpusun açlık grevinde olma nedenini göz önüne almalıyız. Bir an önce ciddi sakatlıklar ve can kayıpları olmadan bu taleplerin yerine getirilmesi için Türkiye’de bütün insanlar olarak bu sesi bizlerde duyurmalıyız. Bunun yetkililerin de duyması ve bir an önce Türkiye’de tecridin son bulmasını, insanların da ölmemesini istiyoruz.”