Cumartesi Anneleri: Katilleri yargılayın

  • 13:15 19 Ekim 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1021’incisinde gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetini sordu. Eylemde konuşan Besna Tosun, “29 yıl önce Tansu Çiller, anneler için ‘oturup oturup giderler’ demişti, ama biz buradayız ve senin katil olduğunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için her hafta Galatasaray Meydanı'nda düzenledikleri eylemlerinin 1021’incisini gerçekleştirdi. Kırmızı karanfiller ve kaybettirilenlerin fotoğraflarının yer aldığı dövizlerin taşındığı eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Eylemde gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbeti soruldu. Basın metnini İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan okudu.
 
Son sözü: Beni öldürecekler
 
Fehmi Tosun ve ailesinin Licê’den İstanbul’a göç ettiğini ifade eden Sebla Arcan, Fehmi Tosun’un silahlı, telsizli, sivil giysili üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault marka bir araçla evinin önüne getirildiğini ve bu kişilerle birlikte evin bahçesine doğru ilerlerken, kendisini gören eşi ve çocuklarına “Beni öldürecekler!” diye bağırdığını hatırlattı. Sebla, “Hanım Tosun, hemen Avcılar Karakolu’na giderek eşinin kaçırıldığını bildirdi. Eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Ancak polisler, plakayı kontrol ettikten ve bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra, ‘Bizim yapacağımız bir şey yok’ diyerek olaya müdahale etmediler. Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği, tüm yasal yollara başvurarak olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak, Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkar edildi ve kendisinden bir daha haber alınamadı” dedi.
 
‘Zamanaşımının arkasına saklanmayın’
 
İç hukuk yollarından sonuç alamayan ailenin AİHM’e başvurduğunu ve 2003 yılında sonuçlanan davada, hükümetin AİHM’e verdiği savunmada “Hükümetimiz, Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir” dediğine dikkat çeken Sebla, şunları ekledi: “AİHM’de Fehmi Tosun’un yaşam hakkı ihlali ile ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden AKP iktidarı, Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı.
 
Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilişinin 29’uncu yılında, adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Zamanaşımının arkasına saklanmayın, Fehmi Tosun’un akıbetiyle ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
‘Fehmi Tosun somut delil bıraktı’
 
Açıklamanın ardından söz alan İHD Eş Genel Başkanı ve ailenin avukatı Eren Keskin, “Gözaltında kaybetme suçu sistematik olarak işleniyor. Fehmi Tosun dosyası birçok dosyadan farklı. Fehmi Tosun ‘beni öldürecekler’ dedi ve götürüldüğü aracın plakası var, yani somut delil bıraktı arkasında. Plakanın araştırılmasını istememiz kişisel hakların ihlali olduğunu söylediler. Kızı Besna tanıktı ama tanıklığı kabul edilmedi. Sadece kaçıranlar değil, savcılar ve hakimler de suçlu. Uluslararası hukuk mahkemelerini de eleştirmek gerekiyor. AİHM, sağcılaşmadan çok etkilendi. Bu politikaya karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
 
‘Annelere karşı hepimizin borcu var’
 
Son olarak söz alan Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, “Hesap sormak için buradayız. 29 yıl önce Tansu Çiller, anneler için ‘oturup oturup giderler’ demişti ama biz buradayız ve senin katil olduğunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘cezasızlık algısını yıkmalıyız’ dedi ama birkaç gün sonra JİTEM dosyasında beraat kararı onaylandı. Cezasızlık algısını böyle mi yıkacağız? ‘Toplumun güvenlik ve adalet algısını yıkmak boynumuzun borcu’ dediler, evet boynunuzun borcu, toplumun da boynunun borcu. Katiller yargılanmadıysa toplum sustuğu içindir. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Annelere karşı hepimizin borcu var. Bunlar insanlığa karşı işlenen suçlar. İnsanlığa karşı işlenen suçun tanığıyım ama tanık olarak dinlenmedim” dedi.
 
Son olarak, abluka altındaki meydana karanfiller bırakıldı.