‘Cezaevleri birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürülmekte’

  • 17:07 9 Eylül 2023
  • Güncel
AMED - MED TUHAD-FED Patnos Cezaevi’nde kadın tutsaklara yönelik saldırıya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.
 
Amed’te Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAD-FED) tarafından Patnos Cezaevi’nde kadın tutsaklara yönelik yaşanan saldırıya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirildi. Gerçekleşen basın açıklamasına Tevgera Jinên Azad (TJA), TUHAD-FED dernek üyeleri katılım sağladı. Açılış konuşmasını TUHAD-FED dernek üyesi Safiye Akdağ gerçekleştirdi.
 
Safiye, son 20 yılda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında yaşanan ağır hak ihlallerinin toplumun tüm kesimlerine sirayet ettiğini ve yaşamın tüm alanlarını baskı, işkence ve sindirme politikalarıyla nefes alamayacak hale getirdiğini belirterek, “İktidarın hukuku ve yasaları tanımayan keyfi uygulamaları her geçen gün artarak devam etmektedir. Toplumun bir bütün olarak maruz kaldığı hukuksuzluk halinin en yoğun yaşandığı alanlardan biri de cezaevleridir. Yıllardır ailelerin talepleri ve tüm hukuki girişimlere rağmen hasta tutsakların cezaevinde kalamaz raporları olmasına rağmen tahliye edilmeyerek, cezaevleri koşullarında katledilmeye devam edilmektedirler" dedi.
 
'Ben derin devletim, yukarıdan izin aldım'
 
Cezaevi'nde ölüme terk edilen tutsaklara dikkat çeken Safiye, "En son Erzincan L Tipi Cezaevinde 70 yaşında kanser hastası olan Şakir Turan göz göre göre ölüme terk edilmiştir. Yine ağır hasta tutsaklar da dâhil olmak üzere yüzlerce tutsak, infazlarını tamamlamalarına rağmen, , İdare ve gözlem kurulları tarafından keyfi gerekçelerle mahkeme kararlarını görmezden gelerek tahliyelerini engellemektedir. Yine tüm cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik fiziki ve psikolojik işkence, insan onurunu zedeleyen düzeyde uygulanmaktadır. Her gün onlarca cezaevinden işkence ve kötü muamele haberleri alınmakta, cezaevleri adeta birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürülmektedir. Tutsaklar can güvenlikleri yasalarla güvence altına alınmasına rağmen ölümle yüz yüze gelmektedirler. Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 7 Ağustos tarihinde ‘ben derin devletim, yukarıdan izin aldım’ diyerek koğuşlara girerek tutuklulara saldıran ve iki kişiyi ağır yaralayan şahıs tarafından gerçekleştirilen ve hemen ertesinde Diyarbakır Cezaevi’nde biri havalandırmada bulunan bir tutukluya isabet eden ve yaralanmasına neden olan iki kurşunun nereden sıkıldığının hala tespit edilememesi can güvenliğinin olmadığının göstergesi olup, tüm bunların sistematik bir halde yürütüldüğünü göstermektedir" diye kaydetti.  
 
'40 dakika boyunca işkence'
 
31 Ağustos 2023 tarihinde gerçekleşen işkenceye dikkat çeken Safiye, “Patnos L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kadın siyasi tutsaklara yönelik sayım sırasında erkek gardiyanların koğuşa gelmesine itiraz edilmesi ve savcılıkla görüşme taleplerinin reddedilmesinin ardından 40'a yakın gardiyan ve jandarmanın koğuşlara girerek Mizgîn Kayıtbey, Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer’e 40 dakika boyunca işkence etmiş, insan onurunu zedeleyen hakaretler edilmiş ve ardından ters kelepçe ile 4 saat boyunca mahkûm odasında çıplak zemin üzerinde cezaevi 1. 2. ve 3. Müdürleri eşliğinde bekletilmiş ve kadın tutsaklar saçlarından sürüklenerek ringlere bindirilerek hastanede üstünkörü bir muayene sonrasında cezaevine tekrar geri getirildikleri iddia edilmiştir. Cezaevlerinde yaşanan bu hak ihlalleri, işkence, baskı ve sindirme politikalarının belli bir konsept dahilinde yürütüldüğünü göstermektedir” dedi. 
 
‘AKP ve MHP iktidarı tecrit ve savaşı derinleştirmekte ısrarcı’
 
Cezaevlerinde yaşanan ve artarak devam eden baskı ve hak ihlallerinden söz eden Safiye, “İmralı işkence ve soykırım sisteminde tutulan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılan tecritten bağımsız değildir. Bilindiği üzere ulusal ve uluslararası hukuk kuralları hiçe sayılarak 25 yıldır ağır tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmakta, aile, avukat görüşleri ve tüm iletişim hakları engellenmektedir. AKP ve MHP faşist iktidarının tecrit ve savaşı derinleştirmekteki ısrarı, toplumsal barışın inşasının önündeki en büyük engeldir. Toplumsal barış ve huzurun sağlanması, demokrasi ve özgürlük alanlarının genişletilmesinin tek yolu bir an önce Sayın Öcalan üzerindeki tecridin son bulmasıdır” diye belirtti.
 
Son olarak Safiye, "Bu nedenle çağrımız, başta İmralı işkence ve soykırım sistemi olmak üzere tüm cezaevlerinde yaşanan saldırı, işkence, hak ihlalleri ve sindirme politikalarının son bulmasıdır" çağrısını yaptı.