Kadınların özgürlük çağı karartılamaz
- 09:05 6 Mayıs 2023
- Kadının Kaleminden
“Biz kadınlar özgürlük çağının karartılmasının güneşin karartılmayacağı gibi mümkün olmadığını biliyoruz. Bunun için tek renge karşı çok renkli, tek sese karşı çok sesliliği birleştirerek seçim meydanlarında inancı istismar eden ırkçı ve cinsiyetçiliğin yarattığı Kürt ve kadın sorunu başta olmak üzere tüm sorunların çözümü için demokratik barışın kapılarını sonuna kadar açık tutmak elzemdir."
Ayşe Gökkan
Seçime sayılı günler kala barışın yolunu açık tutmak için tüm siyasi parti oluşumlarının (görevli ve sorumluları) her konuşmanın başında “tarihi bir seçim sürecindeyiz” söylemleri farklı tarihi talepleri olduğu kısmen anlaşılabilir.
Tek yanlı medya söz ve kalemşörlerden takip etmek zorunda bırakılsak da ne söylenmek istendiğini okuyoruz. Biz zindanlarda eşitlik, özgürlük, demokrasiyi yaşamsallaştırmak için cinsiyetçi, ırkçı, militarist, dini istismar eden zihniyete karşı direnen kadınlarız. Bilindiği gibi tutsaklık olağanlaşmadan, hegemonya olağanlaşamaz. İşte biz dışardaki zindanda direndiğimiz gibi içerideki zindanda dışındaki tutsaklığın olağanlaşmasına karşı direnmeye devam ediyoruz. Düşüncesi özgür olmayanın bedenin de özgür olmayacağını bilenlerdeniz.
Öncelikle siyasi parti meydanları, bu kadın direnişini görmezden gelerek demokratik olamayacağını söylemek isteriz. İnsanlığa karşı işlenen suçların başında gelen tecride karşı çıkmadan tecritten kurtulamaz. Meydanlarda cinsiyetçi, ırkçı dil ve söylemlerle mevcut AKP-MHP tek adam rejiminin alternatifi olmayı da gerçekleştiremez. Karşıtına benzemekten kurtulamaz. Benim milliyetçiliğim, senin milliyetçiliğin kör dövüşü çözüm olmuyor.
Kendi yalanına inanmak
Bilindiği gibi mevcut iktidar, günümüz Türkiye’sinde faşizmin korkudan çok aldatanın ve aldatan bir politik anlayış ile yükseldi. Milliyetçilik bu aldatıcılığın ortak değeri olmaktadır ve faşizm açık ittifaklardan çok, gizli ittifakları sağlayarak korku ve kaygılı arttırarak ömrünü uzatma derdindedir. Başkanlık sistemi ile otoriter devlet sistemini yeniden restore etmek isteyen faşizm iki büyük yalana dayandı: Birincisi Türkiye’nin ikinci bir istiklal savaşı ile karşı karşıya olduğu yalanıdır. İkincisi ülkenin bölüneceği yalanıdır. Eğer yalanınıza siz daha çok inanıyorsanız durumunuz tragedya değil, komedyadır. Türkiye son derece kanlı ve acımasız bir komedya oyunu içine sürüklenmiş bulunmaktadır. AKP-MHP’nin açık faşizm ittifaklarının yanında Millet İttifakı aynı argümanları anlamları aynı yazılışları farklı söylemlerle bir gizli ittifak oluşturuyorsa bu Türkiye’yi içinden çıkılmaz girdaplara sürüklemek demektir. Kürt halkının, kadınların, farklı dinamiklerin politik kazanım ve taleplere karşı bir milli girdap oluşturursa siyasi ahlak çöküntüsünün girdabından çıkamaz.
Cahil kıyım siyaseti
Türklüğün istiklalini yok edilmiş Kürtlükle, erkekliğin istiklalini yok edilmiş kadınla sağlayacağını düşünecek kadar zalim ve cahil kıyım siyaseti olur. Kendileri de bundan kurtulamaz, bugün yaşanan budur. 2’nci istiklal savaşı dense de bölünme durumu varmış gibi halkların demokratik ulusunu kendisi için tehdit gören iktidar tek dilinin, bölgesel yayılma hayallerini ifade eden yeni Osmancılık ile tahakkümü sağlama aracı (içte ve dışta) iflas etmiştir. Bunu görmemek gören körlükte kaybolmaktır. “6 ayda Kürt sorunun çözeriz” iradesini ortaya koyan barış aktörü Sayın Abdullah Öcalan ile yürütülen müzakere masasını AKP tarafından devrilmesinin amacı buydu. Bundan sonra İmralı tecrit sisteminin tüm ülkede devreye sokulması, Kürt kentlerinin yıkılması, kimyasal silah kullanımı ve katliamlar başlatılmıştır. Demokratik çözüm müzakere sürecinin ortaya koyduğu umutlu, ahlaki, insanlık dolu demokratik Türkiye tablosuna ve yaşa yaşat felsefesinin halkları kadınlar nezdinde yarattığı ikna ediciliğe karşı bir savaş verildi. Demokratik çözüme karşı verilen savaşın enkazları siyasi, ekonomik, sosyal krizler kan ve gözyaşı, öl ve öldür kültürünün yozlaşmaları ve en önemlisi de toplumun büyük bir umutsuzluğa sürüklenmesine neden oldu.
Bu durumu güya ikinci istiklal savaşı ile örterek hakikat çarpıtıldı. Bugün tarihi seçime giderken bu çarpıtılma iyi görülmelidir. Müzakere sürecini klişe söylemle rakip siyasetçilere saldırı malzemesi yapmak tarihi seçimin misyonunu baştan öldürmektir, çünkü müzakere süreci Türkiye’nin bölünmemesini, tek çözümünün demokratik cumhuriyet ve barışın en büyük istiklal mücadelesi olduğunu kanıtlamıştır. 2013-2015 sürecinde anaların ağlamadığı, gençlerin umutlu olduğu, kadınların dinamikliğinin görünür olduğu ve halkların gönül bağı kurduğu bir süreç AKP hükümeti tarafından katledildi ve tek adam rejimi tüm ülkeye hakim oldu. Tükenen iktidarlar ömürlerini dayandırdıkları “bölüneceğiz” yalanıyla uzatmaya çalışmaktadır. Bir yandan varlığını tek bir kişinin ve varlığın kanı dökülmesin diye büyük ahlaki çözüme yani barışa adayan diğer yandan iktidarını diktatörlük ile kurtarmak için tabur tabur gençleri ölüme adayan bir hükümet gerçekliği var. Bu tarihi seçim meydanlarına çıkanlar hangi yanda yer alıyor? Çünkü bu bir paradoks değildir aksine mücadele ile aşılacak temel bir çelişkidir. AKP-MHP tek adam rejiminin söyleminin tam tersine Türkiye’nin iç bölünmelerinin çoğalmasıdır, iç savaşa ve her türlü müdahaleye açık bir ülkeye hazırlık aşamalarını bu iktidar bu söylemlerle tamamlamıştır.
Herks terörize ediliyor
Biz kadınlar biliyoruz, faşizm aile ile sosyal yaşamın her alanında saldırgan ataerkil kültürü egemen kılmadan, cinsellikle yüceltmeden, savaşın ideolojisi olan milliyetçiliği geliştiremez. Bugün bununla toplumun her alanında militarize edilmiş erkeklik ile işgal, talan, gasp mümkün kılınmaktadır. Yine tek adam rejiminin havadan-karadan bombalamadığı tek bir Kürt coğrafyası kalmadığı, saldırılarla çete, fuhuş, uyuşturucu suçlar, mafya, yolsuzluk ve hırsızlığın yargılamasının önünü kapatmak için diktatörlük rejimini korumaktan başka hiçbir amacı yoktur. Bu rejime kurban olmayı reddeden herkes terörize edilmektedir. Mermi fiyatı ile domates fiyatı, soğan fiyatı ile bomba fiyatının birbirine sıkı bağlarla bağlı olduğunu görmeden ekonomiyi düzeltemez ve terörize ederek kurtulamaz.
Demokratik cumhuriyet anayasası
Bu nedenle diktatörlük rejimini engellemenin ve demokratik cumhuriyet değerlerinde yaşamın güvenceye alınmasının temel yolu diktatörlük anayasasına karşı demokratik cumhuriyet anayasası bir tek mermi sıkmadan tüm sorunların temel çözümü olduğu seçim meydanlarında görünür kılınarak umut yükseltilmelidir. Yeni bir yaşamın yeni bir barışın inşası için demokratik müzakere sürecine açık olmak, terörize, kriminalize ve illegalize edilmekten toplumun toplumu kurtarmasının yoludur. Ne yazık ki bazı parti ve oluşumlar tek adam başkanlık rejimine karşı, milliyetçi bölünme paranoyasına karşı olduğunu zannetmektedir. Bu anlayış mevcut iktidarın başka bir denklemi olmaktan kurtulmaz. Kimliklerin demokratik dinamiklerin, kadınların varlığını, özgürlük eşitlik taleplerini görmezden gelen ve görüyormuş gibi yansıtan anlayışın cehennemden başka vaadi olamaz. Çünkü biz kadınlar özgürlük çağının karartılmasının güneşin karartılmayacağı gibi mümkün olmadığını biliyoruz. Bunun için tek renge karşı çok renkli, tek sese karşı çok sesliliği birleştirerek seçim meydanlarında inancı istismar eden ırkçı ve cinsiyetçiliğin yarattığı Kürt ve kadın sorunu başta olmak üzere tüm sorunların çözümü için demokratik barışın kapılarını sonuna kadar açık tutmak elzemdir. Emek ve Özgürlük İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararını açıkladı. Mezopotamya halkları ve kadınlarının duruşu Türkiye halkları ve kadınları ortak kazanımlarına yönelik Emek ve Özgürlük İttifakı direnişini samimiyetle ortaya koydu. Bundan sonra bu cehennemden kurtulmak için cumhuriyetin ikinci yüzyılını ortak vatanda özgür birliktelik yüzyılı olarak dünya farklılıklarını yaşam modellerine dönüştürme dil söylem ve pratiğinin sahibi olmak tüm Millet İttifakı’nın bileşenlerinin temel sorumluluğudur.