İZMİR- İHD İzmir Şubesi bu ay nöbet eylemini “İşçi ve emekçilerin barışa ihtiyacı var” sloganıyla gerçekleştirdi. Nöbette toplumun her kesimi için barışın şart olduğu ifade edilirken, seçim sürecinde kutuplaştırıcı dilin şiddet eylemlerine dönüştüğü vurgusunda bulunuldu.

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi her ayın ilk cuma günü dernek binasında gerçekleştirdiği Barış Nöbeti’ni bu ay “İşçi ve emekçilerin barışa ihtiyacı var” sloganıyla gerçekleştirdi. Nöbet eylemine sivil toplum örgütü, emek örgütleri, siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İzmir milletvekili adaları da katıldı. Nöbet eleminin ardından Eski Sümerbank önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasını İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin okudu.

 

‘Barış için nöbet tutulması bir ülke için utanç verici’

 

Nöbeti ziyarete gelen Yeşil Sol Parti İzmir milletvekili adaylarından Erkan Morkoç bu güne kadar İHD’nin yaptığı çalışmalara teşekkür ederek “Bir ülkede barış için nöbet yapılması o nöbeti tutanlar için ne kadar onur verici ise bir ülke için de o kadar utanç vericidir. Çünkü demek ki bu ülkede savaşı isteyen birileri var” dedi. Erkan ayrıca yarın İstanbul’da Cumartesi Anneleri’nin eylemine engel olunmasına karşı İHD İzmir Şubesi’nin düzenleyeceği basın açıklamasına katılım çağrısında bulundu.

 

‘Barış için ortam mücadele edeceğiz’

 

Milletvekili adaylarından Canan Kebenç Özkan da 40 yıldır tüm toplumu ve emekçileri olumsuz etkileyen bir savaşın devam ettiğini belirterek “Biz çocuklarımız ve kendimiz için onurlu bir barışın mümkün olduğunu bunun da bizlerden geçtiğinin farkındayız. Emek mücadelesinde olduğu gibi barış mücadelesinde de ortak mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.  Toplumda barışın acil bir ihtiyaç olduğunu toplumun farklı kesimlerine bakıldığında görülebildiğini ifade eden yeşil Sol Parti Milletvekili Adayı Önder Aktaş, “Sizin varlığınız barışın sağlanması için çok önemli. Siyasi partiler olarak da barışı en çok ifade eden Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi. Bundan sonra geçmişte olduğu gibi birlikte insan hakları için yürüyeceğiz” diye konuştu.

 

Hak ihlallerinin son bulması için Kürt sorunu çözülmeli

 

Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 20’nci Maddesinin her türlü savaş propagandasını yasakladığını belirten Zafer İncin de Türkiye’nin imzasının bulunduğu bu sözleşmeye aykırı bir dil kullandığını, hatta barış diyenler hakkında soruşturma ve kovuşturmalar yaptığını ifade etti. Yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağı ihlallerinin rutine dönüştüğünü dile getiren Zafer, “Hapishanelerde mahpuslara dönük hak ihlallerinin her geçen gün daha da arttığı, demokratik değer ve ilkelerin rafa kaldırıldığı, grevlerin yasaklandığı ve işçilerin ve diğer emekçilerin hak taleplerinin yok sayıldığı bir dönemi yaşamaktayız. İHD olarak yürüttüğümüz hak mücadelesinde karşılaştığımız hak ihlallerinin çok büyük bir kısmı Kürt Meselesinin çözümsüzlüğünden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de Kürt sorunun demokratik koşullarda çözümü için barış ortamına ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu.

 

‘Barış içinde yaşama koşulları yaratılmalı’

 

Yaşanan zorlu şartların toplumun barışa ve adil bir hukuk düzenine olan talebinin artırdığını belirten Zafer, “Bu talebin ancak, hak savunucuları tarafından ortaya konacak güçlü bir dayanışma ve barış talebi ile gerçeğe dönüşebileceğinin bilincindeyiz. O nedenle, İHD olarak her şart altında ve dünyanın neresinde olursa olsun, barışın haklara ve özgürlüklere dayalı olarak sağlanabileceği düşüncesindeyiz. Bizler insan hakları savunucuları olarak ülkemiz insanının da hak ve özgürlüklerin kullanılabileceği bir ortamın ancak barış içinde yaşama koşullarının yaratılması ile olacağına inanıyoruz” dedi.