Yeşil Sol neden Kadın Bakanlığı diyor?
- 09:02 10 Nisan 2023
- Siyaset
Melek Avcı
ANKARA - Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan, seçim beyannamelerinde yer alan Kadın Bakanlığı’nın mevcut sistemde olan Aile Bakanlığı’ndan ziyade kadınların kendi iradesiyle, sözüyle yaşama, siyasete doğrudan müdahale edebildiği bir sistem ve düzen olacağının altını çizerek, “Kadın bakanlığı mevcut siyasi sistemdeki gibi toplumdan kopuk, sadece bir dizi bürokratın karar verdiği bir mekanizmadan ziyade doğrudan kadınların sözüyle yürüyecek” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), 2023 Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem parlamento seçimleri öncesi, 30 Mart’ta seçim bildirgesini düzenlediği tanıtım toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Yeşil Sol Parti, “Buradayız Kadınlarla Değiştireceğiz” sloganıyla hazırladığı 2023 Kadın Seçim Bildirgesini de, 2 Nisan’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Bildirgede, kadının kimliği, kültürü, cinsiyeti üzerinden hedef alınması, katliam, darbe, sıkıyönetim, OHAL, KHK ve anayasa aracılığıyla baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekildi. Erkek egemen iktidarların bin yıllardır kadını görmezden geldiğine işaret edilen bildirgede, AKP-MHP İttifakının, 22 yıllık iktidarlığı ile en fazla kadın katliamının yaşandığı ve faillerin de en fazla ceza indirimi almasıyla tarihe geçtiği vurgulandı.
Demokratik siyasetin işlemesi için Kadın Bakanlığı
Beyannamede günümüzde işlevini kadınları güçlendirmek ve özgürleştirmek dışında kalıplara hapseden ve sınırlayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yerine kadının öz iradesini her alanda ortaya koyacağı ve temsil edeceği bir Kadın Bakanlığı’nı kuracaklarını belirten Yeşil Sol Partili Kadınlar, “Erkek-devlet-sermayenin yarattığı krizler siyasetin kurucu öznesi olan kadınlar olmadan çözülemez. Siyasetin toplumsallaşması için özgürlükçü bir mücadele yürütüyoruz. Kadınların siyasette ve bütün karar mekanizmalarında daha çok olmasını sağlayacağız. Talan ve yolsuzluk siyasetine karşı demokratik siyasetin her alanda yaşam bulması için Meclisi de siyaseti de değiştireceğiz. Kadınlarla ilgili tüm sorunlara doğrudan kadınların ve kadın örgütlerinin çözüm geliştirdiği Kadın Bakanlığı’nı kurmaya geliyoruz” sözleriyle bu ısrarlarını beyannameye de yansıtmıştı.
Kadın Bakanlığı'nın neden elzem olduğu ve 3’üncü Yol’da kadınların Cumhur İttifakı'na karşı birleşmesinin neden önemli olduğunu Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Canan Çalağan değerlendirdi.
‘Mevcut rejimin ve aktörlerin değişimi tek başına yeterli değil’
Kadın öncülüğünde inşa edilecek olan 3’üncü Yol'un yeni bir yaşam tahayyülü sunduğunu ifade eden Canan, mevcut rejimin değişmesini tek başına yeterli bulmadıklarını söyledi. Canan, “Bugün toplumsal yaşamın her alanında kadınlar çok katmanlı sorunlarla karşı karşıya. Bunun sebebi içinde yaşadığımız ve tarihsel kökleri bin yıllara dayalı erkek egemen sistemin içinde yaşıyor olmamızdır. Bütün bu sistem varlığını kadın ve erkek arasındaki hiyerarşik güç ilişkilerine dayandırıyor. Biz mevcut sistem içerisinde sadece rejimin ve mevcut sistemdeki aktörlerin değiştiği bir seçeneği tek başına yeterli bulmuyoruz. Elbette 22 yıllık AKP-MHP iktidarının getirdiği ve uyguladığı tek tipçi, merkeziyetçi, kadını bütünüyle yok sayan, görmezden gelen, kutuplaştırıcı; halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin yok sayıldığı bu erkek egemen tek adam rejimini değiştirmeyi çok önemsiyoruz. Bütün bu mücadelemiz öncelikli olarak bu rejimin değişmesi, dönüşmesi ve demokratikleşmesi adına ancak demokratikleştirme dediğimizde de en temel sacayağı ve parti olarak arkasında durduğumuz seçenek 3’üncü yol seçeneğidir” diye konuştu.
Yeni yaşam seçeneği inşası ve kadın özgürlüğü mümkün
3’üncü Yol’un bütün karar mekanizmalarından dışlanan kadınların toplumsal yaşam içerisinde kendini var edebilmesi için kendi örgütlü mekanizmaları aracılığıyla bütün karar alma süreçlerine dâhil olduğu bir seçenek olduğunu belirten Canan, bunun kadın mücadelesinden açığa çıkan bir yol olduğunu söyledi. Canan, “Bir sistem ne kadar merkezileşirse ne kadar tek tipleşirse o kadar eril bir karaktere bürünüyor ve erkeklik buradan yeniden üretiliyor. Ama bizim kadın mücadelesinden edindiğimiz, daha yatay, daha yerelde ve yaşam alanlarının içinden kadınların ve bütün bir toplumun dâhil edildiği toplumsal bir tahayyül, böyle bir mekanizma ve sistemdir. 3’üncü yol bunu kast ediyor ve bütün kadınların iş yerinde, evinde, mahallesinde, kentinde, yaşadığı her yerde kendi özgün örgütlülüğü aracılığıyla karar mekanizmalarına katılabildiği, bunun yaşama geçmesinde, pratiklerinde özne olduğu ve aynı zamanda da sonuçlarını denetleyebildiği yeni yaşam tahayyülüdür. Kadın kendi sözüyle yaşamın içinde var olduğunda hem bu erkek egemen sistemin dönüşümünü ve hem de bir bütün olarak toplumsal yaşamın demokratikleşmesi için kurucu bir özne niteliğindedir. 3’üncü Yol olan yeni yaşam seçeneği içerisinde, kadınların kendi sorunlarına, kendi yaşamlarına çözüm üretebileceği bir seçenekten bahsediyoruz. Eşit, özgür, çoğulcu, katılımcı, farklılıkların yok sayılmadığı ve tam tersine bir zenginlikle kucaklandığı yan yana ördüğümüz yeni bir yaşamla ancak gerçekten eşit ve özgür bir yaşamın inşa edilebileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Erkek ittifak ile kadın mücadelesi arasında geçecek bir seçim’
Mevcut AKP-MHP iktidarının 22 yıldır kadınların varlığını yok saydığını ve bu sistem içerisinde mücadele ile edindikleri birçok kazanımı gasp ettiğini söyleyen Canan, bu seçimin kadınlar ve erkek ittifak arasında geçen bir seçim olduğunu belirtti. Canan, “Büyük bir şiddetle, hak kaybıyla, yoğun bir adaletsizlikle, baskıyla, cezaevleriyle, tutuklamalarla karşı karşıya kaldığımız bir 22 yıl yaşadık. Aslında bu süreçle birlikte kadınlarla erkek ittifakı arasındaki mücadeleye tanıklık ettiğimiz bir dönem oldu. İktidar varlığını bunun üzerinden kuruyor. Kurduğu ittifak ile kadınlara sunduğu seçenek daha fazla ölüm, daha fazla yok sayılma, daha fazla emek sömürüsü, daha fazla beden sömürüsü ve şiddet demek. Mevcut iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmesi, bugün pazarlık masalarında 6284’ün tartışılıyor olması bir erkek ittifak ile kadınların mücadele ile kurduğu bir ittifak arasında geçecek bir seçim olacak. Kadınlar kendi mücadelelerine, iradelerine sahip çıkarak bu sisteme karşı ve erkek egemen ittifaka karşı gereken cevabı sandıkta verecek” dedi.
‘Coğrafyayı aşan Kürt kadın hareketi iktidarı korkutuyor’
Erkek egemen sisteme karşı mücadele eden tüm kadınların direnişinin kendilerine güç verdiğini dile getiren Canan, özellikle Kürt kadınlarına yönelik bilinçli saldırılara ilişkin şöyle konuştu: “Kürt kadın hareketine yönelik mevcut iktidarın saldırılarını sadece AKP-MHP iktidarı düzleminde düşünmek sınırlayıcı olabilir. Bir bütün olarak erkek egemen sistemin yönelimi burada oluşan kadın iradesinden ve örgütlü güçten duyulan korkuyla açıklanabilir. Ürkütüyor çünkü hem yaygın örgütlenmesi, kendi özgün iradesiyle güçlü bir örgütlenme ağı kurması hem de Kürt kadın hareketinin temel mücadele perspektifi sistem açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Yani tek tipçi erkek egemen düzene karşı kadınların eşitliğine ve özgürlüğüne dayalı demokratik, ekolojik yaşam tahayyül ediyor Kürt kadın hareketi ve coğrafyasının sınırlarını aşan bir etki gücüne sahip. Bugün bunu çok rahatlıkla görmek mümkün. Dünyanın her tarafındaki kadınlarla çok güçlü bir dayanışma ilişkisi ve kadın ortak paydasında karşılıklı bir güç birliği oluşturuyor. Bu erkek egemen iktidarları ve en çok da AKP-MHP iktidar bloğunu ve onun etrafında kurulan ittifakı ürkütüyor. Bugün ki yönelimin temel sebebi bu korkudur.
Rojava’dan doğan özgür yaşam seçeneğini sahiplenerek yürüyoruz
Kürt kadın hareketinin kendi perspektifiyle yürüttüğü mücadele en yakın geçmişte, en açık haliyle Rojava’da yaşandı. IŞİD çetelerine karşı kadınların çok güçlü bir mücadelesi oldu. Dünyanın en çirkin erkeklerine karşı dünyanın en güzel kadınları çok güçlü bir direnişle yaşamı yeniden var ettiler. Ardından da bir kadın devrimi inşa ettiler ve bu kadın devriminin açığa çıkardığı umut tüm dünyadaki kadınlar tarafından sahiplenildi. Biz de aynı motivasyon ile bu Rojava kadın devriminin açığa çıkardığı özgür yaşam seçeneğini sahiplenerek yürüyoruz. Bugün dünyanın her tarafında özellikle Ortadoğu coğrafyasında, Kürt kadınlarının yıllardır kendini var eden Molla rejimine karşı bütün korku duvarlarını aşarak ‘Jin jiyan azadî’ sloganı etrafında oluşturduğu özgür yaşam seçeneği hepimizi çok heyecanlandırıyor. Dolayısıyla her daim bir dayanışma ve güç birliği ilişkisi, karşılıklı kadınca bir yoldaşlıkla buluştuğumuz Kürt kadın hareketiyle bundan sonra da yol yürümeye ve kendi sözümüzü ortaklaştırmaya devam edeceğiz. Bu ne kadar erkek egemen sistemleri ürkütürse ürkütsün üzerimize hangi yöntemlerle gelirlerse gelsinler devam edecek.“
‘AKP-MHP politikaları kadın sorunlarını derinleştirdi’
Açıkladıkları kadın seçim beyannamesinde kurulmasını istedikleri Kadın Bakanlığı’nı kadınların mevcut erkek egemen sistem içerisinde yaşadıkları tüm sorunlara çözüm bulacağı bir kurum olarak kurguladıklarını dile getiren Canan, bunun kadın mücadelesinin taleplerinden biri olduğunu da belirtti. Canan şöyle devam etti, “ Kadınların bugün çok katmanlı, çok ciddi sorunları var. Son 22 yıllık AKP-MHP iktidarı uyguladığı erkek egemen politikalarla bunu daha da derinleştirdi. Şiddet bugün kadınlar için en temel sorunlardan bir tanesi. Erkek şiddeti, devlet şiddeti cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaşmış durumda ve mevcut erkek adalet şiddete karşı kadınları değil şiddet uygulayan erkeği, faili koruyan bir noktada duruyor. Onun dışında kadın yoksulluğu bugün en temel problemlerden biri daha. Bugün yaşanan ekonomik kriz ataerkil kapitalizmin küresel kriziyle de birleşti ve çok ciddi bir yoksullukla yüz yüzeyiz. Kadınlar ise emeği ve yaşamı hem ev içinde görünmeyen emekleriyle hem de istihdam içinde ürettikleri emekle var eden fakat en güvencesiz, en kötü koşullarda, en düşük ücretlerle çalışıyor. Kadın yoksulluğu bugün ciddi bir problem.
Doğrudan kadınların sözüyle işleyen bir Kadın Bakanlığı
Bunun dışında doğanın talanı, yaşam alanlarının talanı ve kadınların geçimlik üretiminin dahi yok sayılarak bir avuç tekelci, rantçı sermayeye aktarılması nedeniyle kadınlar her yerde bir ekoloji mücadelesi veriyor. Eğitime dair, sağlığa temel başlıklarda çok ciddi sorunlar var. Kadınların çok yönlü ve mevut iktidar tarafından daha çetrefilleştirilen sorunlarına karşı çözüm için bizzat kadınların bizzat kadın sorunlarına çözüm üretmeyi hedefleyen bir kadın bakanlığıyla bu sorunların içerisinden belli oranda çıkılabilir. Kadın bakanlığı mevcut siyasi sistemdeki gibi toplumdan kopuk, sadece bir dizi bürokratın karar verdiği bir mekanizmadan ziyade doğrudan kadınların sözüyle yürüyecek. Kadın örgütleriyle sürekli bir diyalog içinde olunacak ve kadınların mücadele ile açığa çıkardığı talepleri bir toplumsal düzenleme haline getirecek bir bakanlığa kesinlikle ihtiyaç var. Biz 14 Mayıs’tan sonra açığa çıkardığımız yeni parlamenter düzen ve rejim değişikliği içinde, ülkenin demokratikleştiği toplumsal düzende kadın bakanlığının önemli bir kilit noktada durduğunu düşünüyoruz. “
Kadınları kalıplara hapseden kurumlar yerine kadın iradesini öne çıkaran kurumlar
Mevcut politikaların uygulayıcısı olan kurumlardan olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kadını kalıplara sıkıştıran isminin dahi sorunlu olduğunu dile getiren Canan, kurulmasını öngördükleri bakanlığın ise kadını özgürleştiren, kadının sözünü esas alan bir kurum olacağını söyledi. Canan, “Daha önce Kadın ve Aile Bakanlığı’ydı. Kadını aile ile ilişkilendiren, yalnızca kadını kendi tanımladığı sınırlar içerisinde tanımlayan erkek egemen akılla ve bunun kurumlaşmış yapılarıyla karşı karşıyayız. Ama son olarak oradaki kadın ibaresine bile tahammül edilemedi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı haline getirildi. Bu mevcut düzen içerisinde kadınları tutmanın, kadınları kalıplar içine hapsetmenin bir mekanizması. Yoksa kadınlara özgürlük ve eşitlik seçeneği sunan bir sistem ve bakanlık değil. Dolayısıyla tam tersine kadını sınırlar içinde tutmaya çalışan, onun örgütlü iradesini ve mücadele ile açığa çıkardığı dinamizmi yok sayan, sözünü, iradesini görmezden gelen ve kadını erkeğe ve devlete daha da bağımlı hale getiren, yalnızca aile içinde geleneksel kodlarla bir zeminde tanımlayan bir bakanlık. Bahsettiğimiz şey kesinlikle bu değil, kadınların kendi iradesiyle, sözüyle yaşama, siyasete doğrudan müdahale edebildiği bir sistem ve düzen” ifadelerini kullandı.
‘Değişime öncülük etmeyi sürdüreceğiz’
Kadınların tüm bu ataerkil sisteme ve politikalara karşı yıllardır tarihsel bir mücadele yürüttüğünü söyleyen Canan, sözünü ettikleri yeni yaşamın her alanda kadınların öncülüğüyle kurulabileceğini kaydetti. Canan sözlerini şöyle sonlandırdı: “ Sistem içinde ezilenler, ötekileştirilenler ve yok sayılanlar biziz. Kadınlar bu sisteme karşı yıllardır eşitlik ve özgürlük mücadelesi veriyor. Bir düzenin değişimi o alanda mücadele yürüten öznelerin alana müdahalesiyle ancak gerçekleşebilir. Dolayısıyla biz siyasetin tüm zemininde ve parlamentoda da bütün bu mücadele ile açığa çıkardığımız yeni yaşam tahayyülünü kadınların sözüyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da değişime öncülük etmeye, bir bütün toplumsal yaşamın demokratikleştirilmesi, kadınlar için eşit, özgür, çoğulcu, yerel ve farklılıklarımızla bir arada durabildiğimiz bir toplum inşasının kadınlarla olacağını söylüyoruz.
Özgür yaşam seçeneğini Yeşil Sol ile inşa etmeye davet ediyoruz
Bu irademiz ve örgütlü gücümüz var. Yıllardır bu alanda yürüttüğümüz bir mücadele, bir deneyim, birikim var. Bu deneyimden hareketle bu değişimin öncüsü ve yürütücüsü biz olabiliriz. Bu gücümüze inanıyoruz. Kadınlar olarak değişimin öncüsü biziz, bu misyonla parlamentoda da yine en güçlü kadın temsiliyetiyle yerimizi alacağız. Siyasetin bu eril dilini, toplumu kutuplaştıran ve bu kutuplaşmadan bir avuç erkek-devlet-sermaye üçlüsünün yararlandığı bu düzeni değiştirmeye kararlıyız. 14 Mayıs seçimlerinden sonra inşa edeceğimiz yeni yaşamla ve demokratik bir cumhuriyette sözünü biz kuracağız. Bunun için Yeşil Sol Partinin altında bütün farklılıklarıyla her kadına yer var. 14 Mayıs günü tüm kadınları Yeşil Sol Parti çatısı altında seçimlerde iradesini açığa çıkarmaya ve bu özgür yaşam seçeneğini bizimle beraber inşa etmeye davet ediyoruz.”