Michela Arricale: Uluslararası toplum Öcalan için harekete geçmeli

  • 09:01 5 Nisan 2023
  • Güncel
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Mutlak iletişimsizlik hali ile 2 yıldır hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin herkesin gündemi olması gerektiğini vurgulayan Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale, “Öcalan’a yönelik acımasızlık, Erdoğan'ın ondan korkmasının ölçüsüdür. Uluslararası toplum Öcalan’ın özgürlüğü için çağrıda bulunmalı ve harekete geçmeli” çağrısını yaptı.
 
Kürt halkının “Önder” olarak kabul ettiği PKK Lideri Abdullah Öcalan, 1999 yılında uluslararası komplo İmralı Adası’na getirildi. Tam 24 yıldır İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri’nden 2 yıldır ise hiçbir haber alınamıyor. Ailesi, avukatları, kamuoyu, uluslararası kamuoyu, hukuk örgütleri sayısız girişim ve başvuruda bulunsa da olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmadı. Mutlak iletişimsizlik (incommunicado) haline dönüşen ağırlaştırılmış tecridin son bulması ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için dünyanın birçok yerinden hukukçular da Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi, Adalet Bakanlığı ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu, imza kampanyaları başlattı.
 
Yapılan girişimler
 
Tecride karşı 22 ülkeden 350 avukatın 14 Eylül 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderdiği mektubun imzacısı olan 350 avukat içerisinde yer alan İtalya Araştırma ve Detaylandırma ve Demokrasi Merkezi/Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale da PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması için girişimde bulunan hukukçulardan biri. Öte yandan Michela, aralarında hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerin bulunduğu, 7 farklı ülkeden gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyelerinin 25 ve 27 Ocak tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve Amed’de gerçekleştirdiği bir dizi ziyarete de katıldı. Delegasyon heyeti, ziyaretleri sonrası 28 Ocak’ta sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri ile “Uluslararası Tecrit” konulu forum gerçekleştirerek PKK Lideri üzerindeki tecridin son bulması için hep birlikte çalışacaklarının mesajını verdi.
 
‘Öcalan'ın özgürlüğü kaçınılmazdır!’
 
27 Mart’ta ise ziyaretlerinin raporunu paylaşan heyet, İmralı tecridinin tüm topluma yayılarak Türkiye’de baskı ve şiddet aracı olarak kullanıldığının altını çizdi. Raporda, “Kürt sorununun barışçıl ve siyasi çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için Öcalan'ın özgürlüğü kaçınılmazdır” vurgusu yapıldı. Heyetin Ankara ziyaretlerini gerçekleştiren delegasyonda yer alan ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için daimi bir çalışma yürüten Michela, mutlak iletişimsizlik karşısında uluslararası toplumun neler yapması gerektiğine ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Tecrit herkesin gündemi olmalı!’
 
PKK Lideri üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin herkesin gündeminde olması gerektiğine dikkat çeken Michela, “Herhangi bir yasal ilke veya kurala tamamen aykırı olan tutukluluğuna, yasadışı ve cezai bir izolasyona odaklanılmalı. Bugün bu daha da önemli. Çünkü 2 yıldır sağlık durumundan dahi bir haber yok ve yaşamından dolayı endişe duyuluyor” dedi. Abdullah Öcalan’dan 2 yıldır haber alınamama haline ilişkin uluslararası mekanizmaların da “üç maymunu” oynadığını vurgulayan Michela, “Bu önemli bilgiye bugüne kadar sadece Türk devleti ve Eylül 2022'de İmralı'ya sürpriz bir ziyarette bulunan ve inanılmaz bir şekilde hala bu konuda bir bilgi vermeyen CPT sahip” sözlerini kullandı.
 
‘Uluslararası toplum tecride son verilmesini talep etmeli’
 
Uluslararası toplumun her şeyden önce Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecride son verilmesini talep etmesi gerektiğinin altını çizen Michela, “Ve tutukluluk konusunu hukukun üstünlüğü çerçevesinde olağan düzenine geri getirmelidir. Öcalan siyasi bir tutukludur, yani tutukluluğu normların ihlaline değil, siyasi değerlendirmelere bağlıdır. Uluslararası toplum bunun farkına varmalı ve PKK'yi (birkaç kaynak tarafından asılsız olduğuna hükmedilen) terör örgütleri listesinden çıkararak depolitizasyon (siyasetten uzak tutma) sürecini başlatmalıdır. Bunu yaptıktan sonra, artık hukuk ilkelerinin uygulanmasını talep etmek için herhangi bir mazeret kalmayacaktır. Hukukun üstünlüğüne saygı duyan bir çerçevede Öcalan, halkının çıkarlarını meşru bir şekilde savunabilecek meşru bir siyasi lider olacaktır. Ve muhtemelen tüm bölgenin durumu bundan faydalanacaktır” değerlendirmesini yaptı.
 
‘Erdoğan Öcalan’dan korkuyor!’
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’dan “korktuğunu” söyleyen Michela, “Öcalan’a yönelik acımasızlık, Erdoğan'ın ondan korkmasının ölçüsüdür. ‘Padişah’, Marmara Denizi'nin ortasında onun için özel bir hapishane yaptırmış ve Öcalan’ı birkaç yıl öncesine kadar ağırlaştırılmış tecrit altında tek kişilik hücrede tutmuş. Kürt halkının lideriyle aynı kaderi paylaşan bir avuç mahkum ve Kürtler, uluslararası toplumun baskısı altında girdi. Şu an İmralı Adası’nda 4 mahkum var ve 25 Mart 2021’den bu yana hiçbirinden haber alınamıyor. Sadece tutuklular değil, Erdoğan'ın demokrasi korkusu da avukatların mağdur olmasına neden oluyor. Öcalan'ın tüm savunucuları terörle ilgili suçlamalarla suçlandı ve birçoğu hüküm giyerek tutuklandı. Abdullah Öcalan’ın yalnızca fiziki özgürlüğünün sağlanmasını, hatta tecride son verilmesini istemek bile terör propagandası suçlaması için yeterli” şeklinde konuştu.
 
‘Öcalan’ın özgürlüğü için harekete geçilmeli!’
 
Uluslararası toplumun görevinin hukukun üstünlüğünün uygulanması için tecride karşı daima çağrıda bulunmak olduğunu kaydeden Michela, “Çünkü insan hakları herkes içindir. Aksi olarak bu yaşananların hukuk devleti ile hiçbir bağlantısı yoktur. Bu yüzden uluslararası toplum Öcalan’ın özgürlüğü için çağrıda bulunmalı ve harekete geçmeli” sözleriyle herkesi PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğü için ses çıkarmaya çağırdı.