Kuraklık artıyor: Tarım ve hayvancılık tehlikede
- 09:05 3 Nisan 2023
- Ekoloji
WAN - Temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan Kürdistan’da devletin özel savaş politikalarına eklenen ekonomik kriz, iklim değişikliği gibi sorunlar karşısında yurttaşlar zor günler yaşarken, konunun uzmanları ise artan susuzluğa dikkat çekerek, çiftçiliğin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Kapitalist modernitenin aşırı tüketim politikaları, dünya genelinde sıcaklıkların artmasına ve iklim değişikliğine neden oluyor. Yaşanan iklim değişikliği ise yaşamı her yönden tehdit ediyor. Aşırı ısınma nedeniyle kuraklıklar yaşanırken bunun yanı sıra iktidarın savaş politikaları sonucu tarım ve hayvancılık da bitme noktasında. Devletin, 90’lı yıllardan bu yana Kurdistan’da hayata geçirdiği özel savaş politikaları, değiştirilen demokrafik yapı, temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan on binlerce yurttaşı üretimden koparırken, son yıllarda buna eklenen iklim krizi; su sıkıntısı, ciddi bir kuraklığı da beraberinde getirdi.
Wan’a 90’lı yıllarda çeşitli köylerden göç ettirilerek, kentte tarım ve hayvancılığı sürdürmeye çalışan yurttaşlar, artan yem, gübre fiyatları, ürettiklerinin pazarlarda karşılık bulmaması nedeniyle zor günler yaşarken, uzmanlar ise bir an önce çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Sığındığı kentte hayvancılığı sürdürdü
Merdîn’ in Kerboran ilçesinden devletin çocuklarını katletmesi nedeniyle kaçarak Wan’ın Rêya Armûşe (İpekyolu) ilçesinin İskele Mahallesi’nde yaşayan Saliha Olcay, burada da hayvancılık yaparak geçimini sağlıyor. Saliha, çocuklarının karşı karşıya kaldığı işsizliğinde eklenmesiyle hayvancılığı tek geçim kaynağı olarak sürdürmeye çalıştığını dile getirirken, ilk başlarda iki yüz küçükbaş hayvan satın alarak üretime koyulduğunu ifade ediyor. Saliha, yaşanan ekonomik krizin arttırdığı yem fiyatları nedeniyle birçok hayvanını sattığını da belirtiyor.
Ahırını yıktılar
Hayvancılığı sürdürme çabasına karşı 3 yıldır Wan’da uygulanan 1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun ilgili “20 binin üzerinde nüfusu olan yerleşim yerinde hayvan beslemenin yasaklanması” maddesine istinaden ahırı yıkılan Saliha, “2021 yılında belediye polisler eşliğinde ahırımı yıktıktan sonra tüm hayvanlarımı satmak zorunda kaldım. Şu anda sadece on tane keçi besliyorum” diyor.
‘Devlet Kürtlerin geçim kaynaklarına göz koydu’
Yem fiyatlarının artması nedeniyle beslediği keçileri de satmayı düşünen Saliha, “Üç-dört keçi kaldı elimizde onları da besleyemiyoruz. 35 bin TL’ye 10 torba yem alabildik. Yem alamıyoruz artık. Yazın dışarı çıkarabiliyoruz hayvanları. Daha iki aya kadar da çıkaramayız. Çok masraflı oldu bakımı. 11 aydır içeride besliyoruz hayvanları. Bu aylar içerisinde sadece yem için 40 bin TL üzerinde harcama yaptık. Yemini dahi karşılayamaz durumdayız” diyerek yaşadığı sıkıntıyı dile getiriyor. Devletin geçim kaynaklarına göz diktiğini vurgulayan Saliha, “Kürt olduğumuz için devlet geçinmemizi istemiyor. Kürtler hep aç kalsın, onun eline baksın istiyor” diyerek çözümün Kürtlerin birliğinde olduğunu söylüyor.
Devlet, kayyım, kuraklık kıskacında: Geçim zor
1994 yılında Westan (Gevaş) ilçesine bağlı Xorutîs köyünün devlet tarafından yakılması sonucu aynı mahallede yaşayan ve burada da büyük baş hayvancılık yaparak geçimini sağlayan bir diğer yurttaş da Adalet Aktı. Bir taraftan ailesinin süt ihtiyacını karşılamaya çalışan Adalet, diğer taraftan da tarlasına sebze ekiyor. Ahırlarının da yine kayyım tarafından yıktırıldığını ifade eden Adalet, ahırlarını yeniden yaptıklarını ancak yeniden yıkılma tehlikesi altında olduğunu kaydediyor. Beslediği iki inekten 10 litre süt elde ettiğini söyleyen Adalet, şöyle konuşuyor: “Piyasaya göre biz de süte fiyat biçiyoruz. Başlarda 25 TL’den veriyorduk sonra gittikçe arttı. Şu an 70 TL’den veriyoruz. Kar ve yağmur yağmadığı zaman geçinmek daha da zor. Bir torba yemi 100-150 TL’den alıyoruz, ineklerimize yetmiyor. Kış aylarında ahırda, yaz aylarında ise çoban tutuyoruz. Onun için de hayvan başı 2 bin TL veriyoruz. Hükümet istiyor ki kimsenin rızkı olmasın herkes onların eline baksın.”
‘Ekolojik dengeyi gözetleyen politikalar üretilmeli’
Artan kuraklığın tarım ve hayvancılık üzerindeki etkilerine ilişkin konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eşbaşkanı Viyan Acar Üçer de ekolojik dengeyi gözetmeyen politikaların iklim krizi ve kuraklık gibi doğal afetlerin olumsuz etkilerini arttırdığına dikkat çekiyor. “Bu politikalar doğal kaynakların tükenmesi ve aşırı kullanımı gibi etkileri ortaya çıkarıyor” diyen Viyan, “Bu nedenle ekosistem dengesi bozularak su kaynaklarına zarar verir. Sonuç olarak, kuraklık ve iklim krizi daha şiddetli bir şekilde baş gösterir. Örneğin, ormansızlaşma, tarım alanlarındaki aşırı sulama ve su kaynaklarının kirletilmesi gibi faktörler su kaynaklarının azalmasını hızlandırır. Bu da çiftçinin tarımsal üretimini olumsuz etkiler, aynı zamanda erozyon ve toprak kaybına sebep olur. Hatta ilerleyen zamanlarda sağlıklı tarımsal faaliyet yapabileceğimiz alanlarda ciddi daralmalar oluşur” diye belirtiyor.
‘Tarım politikaları destekler sağlaması gerekir’
Viyan, yaşanan ekonomik krizin de çiftçiyi olumsuz etkilediğini ve üretimin sınırlandırdığını hatırlatarak, “Ekonomik kriz süresince girdi maliyeti artmıştır. Çiftçinin üretirken, ihtiyaç duyduğu tarım malzemeleri gübre vs. daha maliyetli ve ulaşması zor bir hal aldı. Ayrıca kredi ve finansman kaynakları sınırlı hale geldi. Bu da çiftçinin, üretimini finanse etmesini zorlaştırdı. Bunun yanında üretimini satması da zorlaştı. Kriz döneminde tüketici talepleri düşebilir, fiyatlar düşebilir. Bu da çiftçinin ürün azaltmasını ve pazarlama stratejilerini değiştirmesini gerektirebilir. Bunlar ihtimal dahilindedir. Fakat kriz zamanlarında genel olarak fiyatlar düşmez çünkü insanlar temel gıda malzemelerine hala ihtiyaç duyarlar. Ancak piyasa fiyatları değişir fakat çiftçi hakkı olan kar miktarını elde edemez. Kriz dönemlerinde ürünlerin pazarlanması ve satışı için daha fazla çaba gerekir. Sonuç olarak ekonomik kriz çiftçiyi olumsuz yönde etkiler. Tarım politikalarının çiftçiye girdi maliyetlerini düşürme ve elindeki ürünü daha iyi fiyata satmaya yardımcı olacak pazarlama stratejileri sunma gibi destekler sağlaması gerekir” şeklinde konuşuyor.