Margaret Owen: 4 Nisan’da sesimiz daha çok yankılansın

  • 09:07 28 Mart 2023
  • Güncel
Marta Sömek
 
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 3’üncü Yol fikriyatının yeni bir toplum modeli olarak öğrenilmesi gerektiğini belirten Britanya İmparatorluk Nişanı sahibi avukat Margaret Owen, 4 Nisan’a ilişkin de “Doğum günü, sesimizin her zamankinden daha yüksek yankılandığı bir gün olsun” mesajı verdi. 
 
Riha’nın (Urfa) Xelfetî (Halfeti) ilçesine bağlı Amara (Ömerli) köyünde 4 Nisan 1949 yılında dünyaya gelen PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yaş günü tüm dünya halkları tarafından kutlanıyor. Abdullah Öcalan’ın paradigma ve fikriyatı, dünya halkları için bir örnek olurken, demokrasi, özgürlük ve barışın da simgesi durumunda. Kürt halkının her yıl birçok etkinliğin yanı sıra fidan dikerek karşıladığı 4 Nisan bu yıl, yaklaşık çeyrek asırdır İmralı Adası’nda tutulan ve 2 yıldır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle kutlanıyor.
 
Kürt halkının yanında
 
16 Mayıs 2022 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin kadın yapılanması Kongra Star öncülüğünde 75 kadın örgütü ve kadının, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği ve Kadın Örgütü’ne, Güney Kurdistan, Şengal, Kuzey ve Doğu Suriye ile Mexmûr'a yönelik AKP-MHP iktidarının gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin gönderdiği mektubun imzacılarından olan Britanya İmparatorluk Nişanı sahibi, insan hakları savunucusu ve avukat Margaret Owen da Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için birçok kampanya destekçisi ve mücadele yürütenlerden biri. Kürt halkının mücadelesinde uzun yıllardır yer alan Margaret, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürütülen çok sayıda kampanyanın destekçisi ve Kürdistan Barış Kampanyası grubunun da üyeleri arasında yer alıyor.
 
‘O Ortadoğu'da barışın anahtarı olan Kürt Mandela’dır’
 
PKK Lideri’ni “Kürt Mandela” şeklinde tanımlayan Margaret, Abdullah Öcalan için verdiği demeçlerinde şunları söylüyor: “Öcalan özgür olmalı. 23 yıldır İmralı’da hücre hapsinde. O, Ortadoğu'da barışın anahtarı olan Kürt ‘Mandela’dır. Hapishane yazıları eşitlik, adalet ve kadınların güçlenmesi için yeni bir dünya düzenini anlatıyor.” Öte yandan PKK’nin yasaklı örgütler listesinden çıkarılmasını isteyerek dijital medya hesabından paylaşım yapan Margaret, YPG ve YPJ’lilerle çektiği bir fotoğrafı savcılığa göndererek, “Bugün çok sevdiğim fotoğrafları başsavcılığa gönderdim” sözleriyle tutuklanmak istemişti. Margaret ayrıca İngiliz hükümetine, “Burada Türk devletiyle yürüttüğünüz kirli işlerden vazgeçiniz” çağrısında da bulunmuştu.
 
Margaret, ağırlaştırılmış tecrit koşulları karşısında İmralı Cezaevi’nde 24 yıldır üretim ve mücadelesini büyük bir kararlılıkla sürdüren Abdullah Öcalan’ın yaş gününe ilişkin  JINNEWS’e değerlendirme yaptı. 
 
74’üncü yaş gününde fiziki özgürlük çağrısı
 
Abdullah Öcalan’ın dünya halklarının lideri olduğuna dikkat çeken Margaret, 74’üncü doğum gününe ilişkin şunları kaydetti: “Kürt halkının bu büyük liderinden hiç kimsenin haber alamayışına dair tam iki yıl oldu. Felsefesi, fikirleri, yazıları tüm dünya halklarını ilgilendiriyor. Çünkü insanlık tarihindeki herhangi bir liderin şimdiye kadar yaptığından daha barışçıl ve adil bir dünya modeli veriyor bize. 74’üncü doğum günü, İmralı Adası'nda hücre hapsinde hukuksuz işkence gördüğü 24’üncü yılında (ne kadar büyük bir skandal), haksız yere hapsedilmesini vurgulamak ve özgür olması çağrısını yoğunlaştırmak için bize yeni bir fırsat veriyor.”
 
‘Sesimiz her zamankinden daha yüksek yankılanmalı!’
 
“Zalim Türklerle barış için diyalog kurabilme özgürlüğü olmadan Kürt sorununun barışçıl çözümü olamaz” sözleriyle Abdullah Öcalan’ın barışın anahtarı olduğunu vurgulayan Margaret, “Dünyanın her yerinde, Öcalan’ın özgürlüğü için sıkı bir kampanya yürüten destekçileri var. Doğum günü, sesimizin her zamankinden daha yüksek yankılandığı bir gün olsun! Bu nedenle, çok sayıda BM İnsan Hakları Sözleşmesi ve kararına uymayı imzalayan üye devletler, önlerindeki kanıtlarla Türkiye'nin bunların birçoğunu nasıl ihlal ettiğini, örneğin AİHS'nin maddeleri, BM İşkenceye Karşı Sözleşme, Mandela Kuralları, yargı bağımsızlığından yana olanlar artık Öcalan'a yapılan işkenceleri yüksek sesle kınamakla kalmamalı, sözlerini eylemle eşleştirmeli” sözleriyle seslendi.
 
‘Her yerde Öcalan'ın özgürlüğü talep edilmeli!’
 
 
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride karşı devletlerin ve  uluslararası kurumların tavır alması gerektiğini belirten Margaret, “Batılı hükümetler artık Türkiye'ye ‘büyük müttefikimiz’ dememeli. Avrupa Birliği (AB), Avrupa Birliği Sivil Türkiye Komisyonu (EUCCT) tavsiyelerini uygulamalı ve Öcalan'ın özgürlüğü için çağrıda bulunmalıdır. Korkarım Güvenlik Konseyi'nin, Rusya ve Çin'in beş daimi üyesinden ikisi olması engellendi. Ama yine de bir açıklama yapmayı düşünmeli. Çünkü bu tecrit, bu tür temel uluslararası yasaları ihlal ediyor. Sessizlik tehlikelidir. Çünkü diğer üye devletlere temel yasaları ceza görmeden çiğneyebileceklerine yeşil ışık yakar. Son olarak sivil toplum ve dünyanın her yerindeki halklar, Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanmasını talep etmeleri için hükümetlerine baskı yapmak için birleşmeli” sözleriyle herkesi harekete geçmeye çağırdı.
 
Suç ortaklarının yargılanması çağrısı
 
PKK Lideri’nin paradigmasının örnek alınarak hayata geçirilmesi gerektiğine de değinen Margaret, “Barış, eşitlik, adalet, kadınların güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği, demokratik konfederalizm, çoğulculuk, inanç özgürlüğü, ekoloji ve ‘Üçüncü Yol’ mesajı ile yeni bir toplum biçimi modeli tüm liderlerin öğrenmesi, benimsemesi ve uyarlaması gereken bir modeldir. Biz sivil toplum olarak söz sahibiyiz ve bunu tüm gücümüzle protestolarla, gösterilerle kullanmalıyız. Ve evet, en sözde ‘demokratik’ devletlerde bile bu tür faaliyetler bizi yargılayabilir ve tutuklanmalara neden olabilir. Birleşik Krallık'taki biz sivil toplumun, Öcalan'ı 24 yıldır tecrit altında tutan Türkiye'nin hukuka aykırı politikalarıyla, Birleşik Krallık'ın utanç verici suç ortaklığını ortaya çıkarmak için ‘mahkeme günümüze’ ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” diyerek tecride ortak olanların yargılaması gerektiğine işaret etti.
 
 
‘Öcalan özgürleşene kadar Türkiye boykot edilmeli!’
 
Birleşik Krallık halklarının, Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit ile dünya halkları tarafından benimsenen paradigmasından hala haberdar olmayanların olduğunu söyleyen Margaret, şu değerlendirmelerde bulundu: “Erdoğan'ın sadece Türkiye'de değil, Suriye ve Güney Kurdistan’da Kürtleri hedef alan bu soykırım ve kadın katliamı hedefinde başarılı olması halinde neyin tehdit altında olacağı konusunda hiçbir fikirleri yok. Erdoğan'ı yatıştırmanın Hitler'i yatıştırmaya benzediği çağrısını yapmalıyız. 1930'larda internetin, sosyal medyanın olmadığı bir dönemde belki de birçok insan o dönemde Yahudilerin başına gelenlerden habersiz bırakılmıştı. Ama bugün elimizde Türkiye'deki binlerce siyasi tutsakla ilgili soykırım, kadın katliamı, işkenceye, cinsel şiddete maruz kalan, sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılan ve Öcalan'ın İmralı'daki hapishane koşullarını yansıtan çok sayıda rapor var. Ve ayrıca Öcalan, bağımsız bir mahkeme önünde adil bir şekilde yargılanmadı. Bu sebeple de Türkiye'den gelen malları boykot etmeli, Öcalan ve tüm siyasi tutsaklar özgürleşene kadar Türkiye'de tatil yapmayı bırakmalıyız.”
 
‘Öcalan'ın barış mesajı eğitim olarak verilmeli’
 
Kürt siyasetçiler ve Abdullah Öcalan'ın avukatlarının tutuklu olmasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Margaret, “Bu nedenle çağrım, Öcalan'ın dünyaya verdiği barış mesajını okullarda ve eğitim kanallarında yaygın olarak yayınlamak için elimizden geleni yapmaktır. Öcalan'ın barış mesajı, okullarda ve üniversitelerde müfredatın bir parçası olsun. Mücadelemizi güçlendirmek için medyayı, bu hikayeyi adalet, barış ve özgürlük için aktarmaya teşvik etmeliyiz” sözleriyle seslendi.
 

Etiketler:

Okumadan geçme!