Hasar tespitleri gözlemle yapılıyor!

  • 09:10 24 Mart 2023
  • Güncel
 
 
Rojda Aydın–Beritan Canözer
 
AMED – Deprem sonrası yapılan hasar tespitlerinin gözlem çerçevesinde olduğuna dikkat çeken Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Yılmaz, depremlerin devam etmesinden kaynaklı az ya da orta derecede hasar gören binaların ağır hasar alabileceğini, önümüzdeki süreçte güvenlikli binaların yapılması gerektiğinin altını çizdi.  
 
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat’ta yaşanan depremlerde on binlerce kişi yaşamını yitirdi, yüzbinlerce kişi yaralandı. Yaşanan deprem aynı zamanda 11 kentte büyük bir hasara neden oldu. Depremden zarar gören kentlerden biri  olan Amed’de de (Diyarbakır) yüzlerce insanın yaşamını yitirmesinin yanı sıra binlerce bina hasar gördü. Az, orta ve ağır hasarlı raporu verilen yapılardan yıkılması gerekenler için aradan geçen zamana rağmen herhangi bir tedbir alınmış değil. 
 
Mimarlar Odası Yönetim Kurulu üyesi Özlem Yılmaz, Amed’deki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘İhmalkarlık öldürüyor’
 
Yaşanan depremde 11 kentte binaların yıkıldığını ve büyük hasarlar ortaya çıktığını belirten Özlem, on binlerce insanın yaşamını yitirdiğini söyledi. Depremin değil ihmalkarlığın ölümlere neden olduğunu dile getiren Özlem, şöyle devam etti: “Bilmeliyiz ki ülkemiz deprem bölgesinde. Buna göre çalışma yürütülmesi ve tedbir alınması gerekir. Ancak alınmayan tedbirlerden dolayı depremin etkisi büyük oluyor. Bu doğal afet büyük bir felakete yol açtı. Bu yüzden de bir kez daha depremin değil ihmalkarlığın öldürdüğünü söylüyoruz.”
 
‘Tarım alanları imara açılıyor’
 
Binaların yapımı, sağlamlıkları ve kent planlamasında yanlışlık ve eleştirilmesi gereken yanların olduğunu dile getiren Özlem, “Çünkü birçok parametre yan yana gelerek bu kadar büyük bir yıkıma neden oldu. Tarım alanlarına imar izni verilmiş. Bu büyük felaketlere yol açıyor. Bilimsel olmayan ve kontrolsüz yapılaşmada böyle bir yıkımla karşı karşıya kaldık. Bu bizi çok etkiledi. Son süreçlerde yine Türkiye’de ‘imar affı’ ve ‘imar barışı’ gündeme geldi” sözleriyle yanlış yapılaşma ve denetimsizliğin yıkıma yol açtığına dikkat çekti. 
 
‘Hasar gören yapılan için tedbir alınmamış’
 
Binalar için az, orta ve ağı hasarlı raporların verildiğini söyleyen Özlem, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile gönüllü arkadaşlarımız alana çıkarak buna ilişkin çalışma yürüttü. Sahaya çıkan arkadaşların bu konuya ilişkin eğitim görmesi gerek.  Bilgi ve tecrübe sahibi olmayan arkadaşlar sahaya çıkamaz. Sahaya çıkan birçok grup çalışma yürüttü. Yapılan çalışmaların tümü de gözlem şeklindeydi. Depremde zarar görüp görmediğine ilişkin gözlem yapıldı. Hasar gören binalar için tedbir alınıyor. Ancak çok hasar gören binaların yıkımı hala başlamış değil. Hasar gören binaların etrafı şeritle kapatılmış, Ancak bunun dışında hiçbir tedbir alınmış değil” dedi. 
 
‘Yurttaşlar hasar gören binalarda kalıyor’
 
İlk yapılan kontrollerde “az hasarlı” denilen binalar için ikinci kontrolde “ağır hasarlı” raporu verildiğini belirten Özlem, yapılan tüm tespitlerin gözlem çerçevesinde olduğunun altını çizdi. Depremlerin hala devam ettiğini söyleyen Özlem, bunun tüm yurttaşlar için tehlikeli olduğunu dile getirdi.  Özlem, devamla şöyle dedi: “Devam eden depremlerde az ve orta hasarlı binaların nasıl olacağını bilmiyoruz. Bunlar sonrasında çok hasar görebilir. Gözlem çerçevesinde kontroller yapıldığı için devam eden depremlerde büyük hasar görebilirler. Bunun göz önünde bulundurulması gerek. Binalara giren bu yurttaşlar için bu büyük tehlike. Bu süreçte halk ihtiyaçlarını almak için mecbur kalıp bu binalara girdi. Yine deprem olduğunda hava koşulları çok kötüydü. Yurttaşların gideceği yer olmadığı için de mecburen evlerine dönmek zorunda kaldı.”
 
‘Rant için 15 katlı binalar yapıldı’
 
Sağlıksız kentleşme politikaları ve imar değişikliklerinin bu sonuçları ortaya çıkardığına dikkat çeken Özlem, “Tarım alanlarının yeni imara açılması ciddi bir politika idi. Bu da riski arttırıyor. Türkiye’de bu son 15 yıldır ekonomiyi ayakta tutan inşaat sektörü. Ne yazık kı inşaat sektöründe yandaşlara ve müteahhitlere  büyük rantlar sağlandı. Bu rant sonucunda  15-30 katlı binalar yapıldı. Ancak tabi ki bütün 15 katlı binalar riskli diyemeyiz. Fakat bu 15 katlı binalar yapıldığında ona göre güvenlikli arazilere yapılmalı. Bunlar yapılmadı. Çünkü rant çerçevesinde bu binalar yapıldı. Bilimsel yan göz önünde bulundurulmadı. Umarım önümüzdeki süreçte halk ve doğa için güvenlikli binalar yapılır” ifadelerini kullandı. 
 
‘Demografik değişim ciddi sorunlara yol açar’
 
Yaşanan depremlerle kentin demografisinin de değiştiğini belirten Özlem, son olarak şu noktalara dikkat çekti: “Depremden dolayı hem demografi hem de doğada büyük değişimler yaşanıyor. Evleri yıkılan yurttaşlar çaresizlikten yaşamlarını sürdürmek için başka kentlere gitmek zorunda kaldı. Çünkü yurttaşların sorunlarının çözümü için yetkililere  güvenmiyor ve  demografinin bu şekilde değişeceğini de düşünüyoruz. Ancak böyle bir şeyin olmasını istemiyoruz. Yurttaşlar yaşamlarını sürdürmek ve geçimlerini sağlayabilmek için çaresizlikten başka kentlere gidiyor. TMMOB bileşenleri olarak bu konuya ilişkin birçok kez açıklama yaptık. Halkımız için elimizden ne geliyorsa yapacağız ve halkımızın yanındayız. Demografinin değişmesi ciddi siyasi, kültürel ve politik sorunların da beraberinde getirir.”