60 yaşındaki hasta tutsağa ATK engeli
- 09:03 24 Mart 2023
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - Birçok hastalığına rağmen ATK’nin olumsuz rapor vermesinden dolayı tahliye edilmeyen Muhlise Karagüzel’in kızı Zilan, “Bugün 60 yaşında cezaevinde direnen bir anne var. Bütün tutsaklara yönelik bu çabalar boşa çıkacaktır” dedi.
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevinde kalan 60 yaşındaki hasta tutsak Muhlise Karagüzel, birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya olmasına rağmen tahliye edilmiyor. Şeker, yüksek tansiyon, astım hastası olan ve bu hastalıklarına dair raporları bulunmasına rağmen Muhlise, ATK tarafından cezaevinde kalabilir göründüğü için bırakılmıyor. Bel fıtığı olduğundan yürüme ve hareket etmekte sorunu yaşayan, böbreklerinden dolayı da ağrıları olan Muhlise’nin şeker hastalığından dolayı görme sorunu da yaşıyor. Muhlise, daha önce kalp krizi de geçirmişti.
Annesinin durumunun son gittiği ziyarette daha da ağırlaşmış gördüğünü belirten Zilan Karagüzel, konuya ilişkin konuştu.
‘15 kez anjiyo yapıldı’
Annesinin sağlık sorunlarının komalık düzeyde olduğunu söyleyen Zilan, birçok hastalık ile cezaevinde annesinin mücadele ettiğini söyledi. Cezaevine girmeden önce dahi devlet hastanelerinin verdiği raporların olduğunu belirten Zilan, şöyle dedi: “Annemin şeker hastalığı nüksettiğinde, gözlerine ve ayaklarına vurmuştu. Şekerinin yükseldiği durumlarda görme yetisini kaybediyor. Yaklaşık 15 kez gözünden anjiyo oldu. Diğer yandan ise kalp hastası. Cezaevindeyken 3 kez kalp krizi geçirdi. Bir keresinde kalp krizi geçiriyor ve Kayseri Şehir Hastanesi’ne götürüyorlar. Tam hastaneden çıkacağı sırada ikinci kez kalp krizi geçiriyor. Bu süreç defalarca tekrarlandı ve her seferinde gittik ama bizi görüştürmediler dahi. 60 yaşındaki hasta bir tutsak için inanılmaz bir güvenlik önemli alıyorlar. Cezaevi savcısından izinler alarak ancak 20 dakika görebiliyoruz hastaneye yatırıldığı zamanlarda. Durumu hiç iyi değil. Diğer hasta tutsaklarda olduğu gibi annemde de çok ciddi bir tecrit ve baskı söz konusu.”
‘ATK siyasallaşmış bir kurum’
Cezaevine girmeden önce verilen raporların yok sayıldığını belirten Zilan şöyle konuştu, “ATK’ya gittiğinde cezaevinde kalabilir raporu veriyor. Örneğin en son geçirdiği krizde biz hastaneye saat 10’da gittik ve bize hastanede olmadığını söylediler. Görüşmeyelim diye yalan söylemişler. Gece 12’de taburcu etmişler ve biz ertesi gün savcılık izniyle görebildik. Çaprazdan kapalı görüş yaptık. Yanımıza gelişini görebiliyorduk ayakta dahi duramıyor ve duvarlara tutuna tutuna geliyordu. Kendisine bir tekerlekli sandalye dahi vermemişler. Yanında iki tane gardiyan ama ne yardım ediyorlar yürümesine ne de koluna giriyorlar. Kendisi tutuna tutuna geldi. Tepki gösterdik hani tekerlekli sandalye vermemelerini bir yerde anlarsınız belki doludur diye ama o iki gardiyanın koluna girmemesi, onun yürüyememesi ayrı bir durum. Kabul edilemez. Annem de tepki gösterdi. Çünkü o dört sandalyeyi görmüş ve yürüyemediği halde ona vermemişler. Böylesi hastalıkları üst düzeyde olan birinin ATK’dan cezaevinde kalabilir raporu alması, ATK’nın siyasallaşan bir kurum olduğunu kanıtlıyor. “
İlaçların ulaşımında sıkıntı
Yoğun talepleri ve baskıları neticesinde acil durumlarda annesinin hemen hastaneye sevk edildiği durumlar olduğunu fakat burada da herhangi bir işlem yapılmadığını söyleyen Zilan, “Hastaneye sevk edilmesinin bir anlamı yok aslında. Yalnızca raporlara ve resmi kayıtlara ‘hastaneye götürdük’ yazılsın diye bunu yapıyorlar. İlaçlarını dahi düzgün vermiyorlar. Özellikle şeker ilaçlarının saatinde kullanılması dahi çok önemliyken haftalarca verilmediği oluyordu. Her seferinde ilaçların düzenli verilmesi için biz buradan baskı oluşturmaya çalıştık. Bunun ardından ancak bir düzen oluştu ve ilaçlar verilmeye başlandı” dedi.
‘Politik bir yaklaşım söz konusu’
Hasta tutsakların beslenmesine doktorların raporlarına rağmen dikkat edilmediğini belirten Zilan, verilen yemeklerde bunun gözetilmediğini söyledi. Zilan, “Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemiyor. Kesinlikle şeker hastalarının tüketmemesi gereken besinler olan pirinç, patates gibi yemekler çıkarıyorlar. Ki verilen yemek dahi yenilecek durumda değil. Doktor tarafından yemesi gereken besinlere ilişkin bir diyet listesi verildi. Birkaç gün uygulandı ama ardından yine rutine dönerek tekrar aynı yemekleri veriyorlar. Bunu ısrarla sürdürüyorlar. Bu da kasıtlı ve politik bir yaklaşım. Daha önce Yargıtay’ın dosyasını bozduğu bir tutsak. 8 yıl ceza verilmişti, dosya bozulduktan sonra tahliye olmasını beklerken dalga geçer gibi verilen cezayı 8 yıldan 7 yıl 6 indirdiler” ifadelerini kullandı.
‘Sürgün, zulüm ve tüm baskılar beyhudedir’
Hasta tutsakların bugün bu ülkenin en büyük ayıbı olduğunu dile getiren Zilan, siyasi tutsaklara yönelik her türlü kararın politik olduğunu belirtti. Zilan, yalnızca tutsakların değil ailelerinin de sürgünler ile cezalandırıldığını söyleyerek, “Özellikle tutsak kadınlara ve annelere yönelik çok ciddi bir baskı var. Yapılan bütün işlemler siyasi. Ceza içinde ceza uygulaması yapılıyor ve bu yalnızca tutsağa yönelik değil aileye yönelik de bir ceza. Hem psikolojik hem maddi hem de manevi anlamda aileyi de yıpratıyorlar. Tutsakların kendi illerinden alınarak ulaşımı zor ve ters yerlere sürgün edilmesi de politiktir. Diğer tüm tutsak aileleri gibi bizlerde zorlanıyoruz. Kayseri Bünyan Cezaevine gidebilmek için düşünün 5 kez araç değiştiriyorum. Ancak böyle gidip geliyorum ve gidiş-geliş 10 aracı buluyor. Hepsi bunu yaşıyor. Bugün 60 yaşında cezaevinde direnen bir anne var. Yaşamının her alanında mücadele eden, baskıya direnen bir kadınla karşı karşıyalar. Yaptıkları tüm baskı ve zulümler beyhude bir çaba bunu bizzat annem de dile getiriyor. Bütün tutsaklara yönelik bu çabalar boşa çıkacaktır” diye konuştu.