Avukat Dilşah Taş: Devlet çocuklara karşı sorumluluğunu yerine getirmedi

  • 09:03 13 Mart 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - ÖHD İstanbul Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Dilşah Taş, deprem bölgesindeki çocuklar için sürecin sağlıklı yürütülmemesine dikkat çekti. Dilşah, sorumluların çocuklara karşı görevini yerine getirmemesinin suç olduğunu söyleyerek, “Çocuklar neden devletin değil Menzil Tarikatının korumasında” diye sordu.
 
6 Şubat’ta Mereş merkezli gerçekleşen ve 11 ili etkileyen, on binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve ağır bir yıkımın yaşandığı depremlerin ardından depremin vurduğu neredeyse her sokaktan yükselen “Devlet nerede” isyanı, yaşanan hak ihlallerinin, ihmallerin, yanlış politikaların sonucunu gözler önüne serdi. Topluma karşı görevini yerine getirmeyen iktidarın bu tutumundan en fazla etkilenenler ve sonucunu yaşayanlar çocuklar oldu. Depremin ilk gününden bu yana binlerce çocuk başka şehirlere götürülerek kopartılıyor, enkazdan sağ çıkan çocuklar mezarlıklarda bulunuyor ya da iktidara bağlı olan dini vakıflara, tarikatlara veriliyor. İktidarın kurumları tarafından yapılan açıklamalar da çocuklara nasıl yaklaşıldığını ortaya koyuyor. İçişleri Bakanlığı’nın 213 kimliksiz/refakatsiz çocuğun bulunduğu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 78 kimliksiz çocuğun bulunduğu şeklinde tutarsız iki farklı açıklama yapması da bu durumun en somut örneği. 
 
İktidarın politikaları ile kaybedilen çocuklar için sivil toplum örgütleri mücadelelerini sürdürüyor. Bu kurumlardan biri olan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Çocuk Komisyonu da deprem bölgelerinde inceleme gerçekleştirdi. Komisyon, önümüzdeki günlerde incelemelerine dair raporunu kamuoyuyla paylaşacak. ÖHD İstanbul Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Dilşah Taş, çocukların kaybolmasına ve sürecin sağlıklı yürütülmemesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Devlet deprem bölgesine cenaze toplamaya gitti’
 
Devletlerin deprem öncesi ve sonrası için alınması gereken önlemler olduğunu, ancak yaşanan depremle beraber devletin bu sorumluluklarını yerine getirmediğini söyleyen Dilşah, bu süreci “Devlet deprem bölgesine cenaze toplamaya gitti” diyerek özetledi. Dilşah, “Deprem bölgesinde geniş kapsamlı bir ihlal var. Bunlardan biri de çocuk hakları konusunda yaşanan ihlal. Depremle beraber çok fazla çocuk kimsesiz kaldı. Herkes kendini koruma derdinde olduğundan yakınları da onlara ulaşamıyor. Çok sayıda yaralı çocuk var. Devletin sorumluluğu burada başlıyor. Kimsesiz kalmış çocuğa karşı devlet yaşama, barınma, sağlık, eğitim ve benzeri haklarını sağlamakla yükümlü. Devletin vazifesi bu hakları çocuklara tesis etmek. Bu hakları ne birine devredebilir ne erteleyebilir ne de yaşamlarını tehlikeye atacak travmaya müsaade edebilir ama bizim gördüğümüz tablo sorumluluğunun dışında kalıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Devlet çocuklara karşı sorumluluğunu yerine getirmedi’
 
Çok sayıda çocuğun kimsesiz kaldığını ancak sağlıklı verilere ulaşamadıklarını dile getiren Dilşah, sürecin sağlıklı yürümemesinden dolayı çocukların hakları ihlal edilerek arama çalışmasının yürütüldüğüne dikkat çekti. Dilşah,  “Devlet çocuklara karşı sorumluluğunu yerine getirmedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çocuklara ilişkin tedbirleri almakla mükellef olan kurum ama deprem sürecinde hem hastanedeki çocuklara ilişkin hem de kayıp çocuklara ilişkin sağlıklı bir veri toplamadığını görüyoruz. Aynı zamanda bakanlıklar içerisinde çelişkili veriler var. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı daha küçük bir sayı açıklarken İçişleri Bakanlığı daha farklı bir veride bulunabiliyor. Buradaki şeffaf olmayan açıklamalar kamuoyunda şaibe uyandırıyor. Şunu sormak gerekiyor çocuklarımızın hakkı korunuyor mu” dedi.
 
Çocuklar neden Menzil Tarikatında?
 
Dilşah, çocukları koruyan Çocuk Hakları Kanunu ve uluslararası sözleşmelere atıfta bulunurken, devletin uymak zorunda olduğu hukuksal verileri hatırlattı. Sorumluların görevlerini yerine getirmemesinin TCK kapsamında suç olduğunun altını çizen Dilşah, şöyle konuştu: “Özensizlikten değil daha ötesinden bahsediyoruz. Bir çocuk değil binlerce çocuktan bahsediyoruz. Bunun hesabını sormakla mükellefiz. Depremden birkaç gün sonra hükümete yakınlığıyla bilinen İHH’nin Beykoz’da bulunan villasına 20 çocuğun götürüldüğü basına yansıdı. Ancak buna ilişkin yapılan suç duyurusu için kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verildi. Daha sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şüpheli sıfatı kazandı, ondan dolayı açıklama yaptı ve başta bunu kabul etmedi daha sonradan kabul etti.  Daha sonra Menzil Tarikatının himayesinde bin 100 çocuğun olduğuna ilişkin bilgi basına yansıdı. Çocuklar neden devletin değil Menzil Tarikatının korumasında?”
 
Çocuk Komisyonu rapor hazırlıyor
 
Depremin ardından çocukların teslim edileceği yerler için bakanlık tarafından merkezler kurulduğunu ancak daha sonraki sürecin sağlıklı işletilmediğini kaydeden Dilşah, “Çocukların gerçekten korunmasına ilişkin soru işaretleri daha sonradan başladı. Basına yansıyan haberler, ciddiyetsiz tavırlar, çelişkili ifadeler bu sürecin akabinde gerçekleşti” diyerek yapılan çalışmaların da eksik yapıldığını belirtti. Dilşah, ÖHD Çocuk Komisyonu olarak deprem bölgesinde incelemelerde ve çalışmalarda bulunulduğunu dile getirirken, “Gözlemler yapıldı. Bunlara ilişkin veri kaydı tutuldu. Belli vakalara ilişkin gerekli adli ve idari başvurulur yapıldı. Irkçı bir takım saldırılara ilişkin yapılan başvurular da bunlara dahildir. Yine çadırları söktürülen Suriyeli halka ilişkin de hukuki destek sağlandı. Yakın tarihte hazırlanan rapor paylaşılacak” dedi.