İzmir’den seslendiler: Yeni yaşamı kuracağız
- 14:07 7 Mart 2023
- Güncel
İZMİR - Yeşil Sol Parti üyesi kadınlar, 8 Mart dolayısı ile yaptıkları açıklamada, iktidarın kadına yönelik politikalarında olduğu gibi depremde de eril yüzünü gösterdiğini ifade ederek yeninin inşasının ise kadın gücü ile sağlanabileceğini vurguladı.
İzmir’de Yeşil Sol Parti üyesi kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Parti binasında yapılan açıklamanın basın metnini Nevin Aytekin, Yıldız Tekgür, Vedia Yeşim Bayanoğlu, Aylin Aker okudu. Açıklamada iktidarın deprem felaketini fırsata çevirerek erilliğini ortaya koyduğu belirtilirken yeninin inşasının da kadınların gücüyle yapılabileceği vurgulandı.
‘Eril iktidar tezahür ediyor’
Tüm ülkeleri vuran Covid-19 salgını, yangınlar, seller, kuraklık, hastalık ve depremlerin can almaya devam ettiğini, halk için felaket olan sistemin devamını sağlayanlar için “fırsat, bulunmaz nimet’” kategorisinde olduğu belirtilen açıklamada, “6 Şubat 2023 tarihli depremlerde resmi rakamlara göre ne yazık ki 45.000’in üzerinde insanımız yaşamını yitirdi. Türkiye’nin 11 ilinde yaşam adeta durmuş vaziyette. Yıkılan bina sayıları ve yaşamını yitiren insan sayısı düşünüldüğünde bugüne kadar tek bir istifanın dahi olmaması, eril iktidarın bir başka tezahürüdür. Nitekim en başat sorumluların yaşadığımız afeti kadercilikle açıklama çabası en basit tabiriyle gayri ahlakidir” denildi.
‘Barış dili siyaset düzleminde yer almalı’
Başta kadın örgütleri olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin, hak örgütlerinin ilk andan itibaren deprem bölgelerinde varlığını gösterdiği ifade edilen açıklamada, şunlar belirtildi: “Aynı dayanışma ve barış dilinin siyaset düzleminde de geliştirilmesi için kadınlar ve LGBTİ+’ları gözeten bir duruş sergilenmelidir. Siyasal ve yönetsel mekanizmaların hepsinde temsil, karar verici, uygulayıcı ve danışma mevkilerinde yer almamız ve buralarda kendi dilimizi kurmamız gerekmekte.”
‘Kader değil düşman hukuku’
Enkaz altında kalanın hükümet olduğu kaydedilen açıklamada, “Korumasız bir şekilde dolaşamayan, koltuklarından saraylarından, köşklerinden ötesine geçemeyen siyasetçileri bir grup yandaş ile hiç acımadan gösterilerine alet ettikleri sahipsiz çocuklarla görebiliyoruz. Ordu, Kızılay, AFAD gibi şiddet ve kazanç meselelerinde uzmanlaşan kurumların gerçek işlevi kendilerine en çok ihtiyaç duyulduğunda, can kurtarma, yaşatma dönemlerinde ortaya çıktı. Yaşam hakkını korumayı bırakın, yaşam hakkını önceleyen bir bakış açısıyla hareket etmeyen iktidarın 20 yıllık hükümet döneminin sonucunda enkaz altında anadili ile yardım isteyemeyen insanlardan tutun, cinsel yönelimi nedeniyle sessiz kalmayı yeniden yaşamın yolu olarak tercih etmek zorunda kalan insanlar kader değil düşman hukukunun sonucudur. Bu politikanın sonucu olarak depremin ilk günlerinde paramiliter güçler ortaya çıkıp mülteci ve yoksul depremzedeleri avlama peşine düşebilmiştir” ifadeleri kullanıldı.
‘Depremzedeler karşısında devleti değil halkı gördü’
İktidarın sadece deprem bölgesinde değil, kadınlar şiddete uğrarken, çocuklar yaşamını yitirirken, halk yoksullaşırken de varlık göstermediği vurgulanan açıklamanın devamında “Seferberlik ilan etmesi gerekenler en iyi bildiği OHAL’i ilan ettiler. Kentlere girişleri yasaklamak, kolluk güçlerini yardıma koşanların peşine takmak, yardımlara el koymak, internet erişimini kesmek pratikleri ile kendini gösteren OHAL kararı ile birlikte dilediği gibi hareket etmeyi hedefleyen iktidarın hayalleri kadın öncülüğündeki halk gücü karşısında suya düşmüştür. İktidar partilerinin temsilcileri ağızlarında eril küfür, hakaret ve aşağılamalarla dolaşırken, depremzedeler dayanışmak için karşısında devleti değil yine halkı görmüştür” denildi.
‘Yeniyi inşa edecek, kadın birlikteliğini büyüteceğiz’
Savaş, afet gibi olaylardan en ağır şekilde kadın ve çocukların etkilendiği dile getirilen açıklamada devamla şunlara yer verildi: “Ekonomik üretimleri, piyasa dışı görünmez emeği, ağır bakım emeği ve duygusal emeği ile özgür iradesi sınırlandırılan kadınlar şimdi de korunaklı barınaklarından yoksun, acı ve üzüntü yükleri ile de başa çıkmaya çalışmakta, etrafındaki eş dost, akrabasının yaşam dayanağı olmaktadır. Türkiye’de deprem bölgesindeki kadınlar, afet koşulları nedeniyle, toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı daha da korumasız durumdadır. Ancak bu zorlu koşullarda dahi umudu büyüterek yaşamı yeniden kurmaya çalışanlar kadınlardır. Bu ruhla karşıladığımız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne doğru giderken, Türkiye’nin dört bir yanından yükselen değişimin gücüyle yeniyi inşa edecek, kadın birlikteliğini büyüteceğiz.”
‘Eril iktidara son vereceğiz’
Kadına yönelik gerçekleşen şiddetin göstergesinin yalnızca öldürülen ve istismar edilen kadın sayısındaki artış olmadığına işaret edilen açıklamada “Tarihimizden devraldığımız miras ve bütün dünyada mücadele eden kadın yoldaşlarımızdan aldığımız güçle, eril düzene, kadın katliamlarına, savaş politikalarına, cinsiyetçi uygulamalara, cinsel istismara ve doğanın talanına karşı mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Yasama, yürütme, yargı dâhil bütün yetkilerin ve gücün tek bir kişinin elinde merkezîleşmesinin ağır sonuçlarını yaşadığımız bugünlerde, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü yeni yaşamın inşasını kadın eliyle kuracak, eril iktidara son vereceğiz. Evimizden, sokağımızdan, mahallemizden başlayarak emeğimizi yağmalayan, sesimizi kısan, bedenimizi köleleştirenlere karşı birbirimizin elinden tutup güçleneceğiz” ifadeleri kullanıldı.
‘Kaybettiklerimizi yeniden kuracağız’
Yeni yaşamı kadınların kuracağı dile getirilen açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’ni savunacakları, kadınlara, LGBTİ+’lara eşitsizlik, adaletsizlik, ayrımcılık üreten politikaları değiştirmeye ve bu alandaki mücadeleye katkı koymaya devam edileceği belirtildi. Açıklamada, “Kayıt dışı, güvencesiz, geçici işlerde çalışan emekçilerin sesi yine kadınlar olacak. Tarlada mevsimlik işçinin sesi biz olacağız. Cezaevinde çıplak aramaya maruz bırakılan kadın tutsağın sesi biz olacağız. Cezaevinde çocuğu ile birlikte yaşamak zorunda bırakılan kadının sesi biz olacağız. Tüm dünyada ve Türkiye’de 8 Mart’ta sokaklardan, fabrikalardan, deprem bölgelerinden sesimizi yükselteceğiz. Gülüşlerimizle kaybettiklerimizi yeniden kuracağız” denildi.
Açıklama, ‘Jin jiyan azadî”, “Yaşasın Kadın Dayanışması”, “Yaşasın 8 Mart”, “Bijî Berxwedana Jinan” “Mara Hara Hurriya” sloganları ile sona erdi.