Kobanê’den Semsûr’a uzanan bir yaşam

  • 09:07 4 Mart 2023
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
SEMSÛR - Kobanê’de savaştan dolayı Sêmsûr’a göç edip kuaförlük yaparak tek başına yaşamını yeniden kuran ve depremde hasar gören evine giremeyen Hedle Muhammed, “Çocuklarıma Kürtçeyi unutturmadım. Nefesimin sonuna kadar da bunu sürdürmeye ve direnmeye devam edeceğim” diyor.
 
Mereş merkezli 6 Şubat’ta iki, 20 Şubat’ta da merkez üssü Hatay'ın Samandağ ve Defne ilçeleri olan iki ayrı depremde on binlerce kişi yaşamını yitirdi. Büyük bir yıkım ve enkazın yaşandığı kentlerden biri olan Sêmsûr’da da (Adıyaman)  arama kurtarma ekipleri, AFAD ve iktidarın hiçbir şekilde çalışma yürütmemesi nedeniyle enkazlarda on binlerce depremzede hayatını kaybetti. Çok sayıda yeni mezarlığın yapıldığı kentte yine cenazeler toplu ve kefensiz bir şekilde gömüldü.
 
Kobanê’den Kurdistan’a direniş…
 
Savaş ve yıkım nedeniyle evlerini, topraklarını terk ederek zorunlu göçe maruz kalan çok sayıda yurttaşın da depremlerde evleri yıkıldı ve yaşamını yitirdi. DAİŞ’in 2014 yılında Kobanê’ye saldırması nedeniyle Kurdistan’a göç etmek zorunda kalan ve daha sonra da Sêmsûr’un merkez ilçesinde bulunan Yenimahalle’de yaşamını sürdüren Hedle Muhammed’in direnişle dolu hikayesine uzanıyoruz.
 
6 gün sınır kapısında beklediler
 
“Ben Kobanêli bir kadınım” sözleriyle konuşmasına başlayan Hedle, 5 çocuğuyla birlikte Kobanê’de mutlu bir yaşam sürdürdüklerini söylüyor. Bölgedeki kolektif yaşam ile birlikte birçok farklı kesim ile birlikte yaşayan Hedle, şunları dile getiriyor. “Öncesinde ne savaş ne de huzursuzluk vardı ama sonra 2014’te savaş oldu. O zaman evimizdeydik. Mesleğim vardı kuafördüm. Çocuklarım okula gidiyordu, eşim belediyede çalışıyordu, durumumuz çok iyiydi. Büyük savaş oldu. Sabah uyandığımızda Girê Sipî (Tel Abyad, Celabrus ve Sırıne’ye IŞİD saldırdı. Diğer köylülerin hepsi kaçtı. Sınıra geldik, kapısı açık olmadığı için çıkamadık. Evimiz yıkılmıştı, geride kalan köylerdeki insanların evleri ve ekinlerinin hepsi yandı. IŞİD camide sürekli, ‘Kürtleri öldürelim, çocuklarını alalım, kadınları satalım’ diye söylemler seslendiriyordu. Biz de korktuk, 6 gün boyunca sınır kapısında kaldık. Biz sınırdayken geriye baktığımızda Kobanê bombalanıyordu. Ben, çocuklarım ve komşularım hepimiz sınırdan çıkmaya çalışıyorduk.”
 
Mesleğini sürdürerek yaşamını yeniden ördü
 
Sınır kapısında bekledikten 5-6 gün sonra ancak Kurdistan’a gelebildiklerini söyleyen Hedle, “Suriye’de savaş devam ederken kız kardeşim Türkiye’deydi. 5-6 gün Urfa’da akrabalarımızın yanında kaldık. Daha sonra Adıyaman’da ‘gavur mahallesi’ diye adlandırılan bir mahalleye geldik. Ne komşumuz ne de bir şeyimiz vardı. Kimse bizimle konuşmuyordu. Bize ‘Siz teröristsiniz, çingenesiniz. Askerlerimizi vuruyorsunuz’ diyorlardı. Karapınar halkı Kobanê halkına yardım etti. Karapınar’da çadır açtılar, bize yardım ettiler. Bir kızım Kobanê’ye gitti, biri de burada evlendi. Şu an ben Adıyaman’da tek yaşıyorum. Bir yıl boyunca burada kuaför dükkanı açtım ama dükkan sahibi benden çok fazla kira istediği için ben de evimde kuaförlük yapmaya başladım” sözleriyle Sêmsûr’da büyük bir çabayla kurmaya çalıştığı yaşamını anlatıyor. 
 
‘HDP bize çok yardım etti’
 
Depremi, ikinci bir savaş olarak değerlendiren Hedle, “Yine sokakta kaldık. Ama HDP bize çok yardım etti” diyerek tek yardımın HDP’den geldiğini aktarıyor. İlk deprem olduğunda evde olduğunu aktaran Hedle, “Saat 04.00’ü geçtiğinde yer yerinden ayrıldı sandım. Hepimizi dışarı çıkardılar. Hem yağmur hem de kar yağıyordu. Sabaha doğru evimize girdik ve duvarlarımızın çatladığını gördük. Evim hasar gördüğü için 2 gün kızımın evinde kaldım. Daha sonra evime gittiğimde perişan bir halde olduğunu gördüm. Sonra bana çadır ve erzak verdiler. Çadırdaki insanlar birbirine yardım ediyordu ama enkazdaki insanlara hiç kimse yardım etmeye gelmedi. İnsanlar bağırıp çağırıyordu. 5-6 ev birden çökmüştü. Evlerin içindeki neredeyse tüm insanlar ölmüştü” diyor. Kaldığı çadırdan her gün hasar gören evine giderek bahçesini yıkayan ve komşuları ile elindeki malzemeleri paylaşan Hedle, evinin kapısını ise ihtiyacı olanların kullanması için kilitlemiyor.
 
‘Son nefesime kadar direneceğim!’
 
Kendi iradesi ile Kobane’den çıkmadığını dile getiren Hedle, “Çocuklarım küçüktü, eşim kalp krizi geçirip öldü. Biz sınıra gittiğimizde de ben ve kızım tektik. Savaş olmasaydı hayatta Kobanê’den çıkmazdım. Buraya geldim ve direniyorum” vurgusunu yapıyor. Hem Kürtçe hem de Arapça bilen Hedle, bugüne dek hep Kurmancî konuştuğunu aktararak, “Çocuklarıma da Kürtçeyi unutturmadım. Nefesimin sonuna kadar da bunu sürdüreceğim. Direnmeye devam edeceğim. Artık insanların ölmesini, yüreklerinin yanmasını istemiyorum. Dualarım ve dileklerimde hep bu var. Benim gördüğüm acıyı kimse görmedi. Çocuklarımı tek başıma büyüttüm, bugüne kadar hep kendi ayaklarımın üzerinde durdum. Son nefesime kadar da topraklarımdan ve çocuklarımdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim” mesajını veriyor.