İHD Barış Nöbeti’ni depremzedeler için tuttu

  • 15:01 3 Mart 2023
  • Güncel
 
ANKARA - Barış Nöbeti’ni bu ay depremzedeler için tutan İHD,  “Yardım kurumlarının ticarileştirilmesi, rant uğruna kaçak yapılara izin verilmesi, oy uğruna hukuksuz imar planlarının onaylanması, emek ve demokrasi güçlerinin taleplerinin yok sayılıp şiddetle bastırılmaya çalışılması yaşadığımız vahşeti kaçınılmaz kılmıştır” dedi.  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD), her ayın ilk Cuma günü tuttuğu Barış Nöbeti’ni bu ay Mereş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen deprem felaketi için tuttu. İHD Ankara Şube’de tutulan nöbete birçok kişi katılırken İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut açıklamayı okudu. 
 
‘İhmalden nedeniyle binlerce insan öldü’
 
Sevil, yaşanan depremin iktidar hariç herkesi derin ve kolektif bir üzüntüye boğduğunu söyleyerek, “6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilde meydana gelen Maraş merkezli deprem, yönetenler hariç tüm toplumu kolektif bir travmaya ve derin üzüntüye boğmuştur. Milyonlarca insanın hayatını alt üst eden ve on binlerce insanı enkaz altında bırakan bu depremin üzerinden haftalar geçmesine rağmen acımız ilk günkü gibi tazedir. Yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Depremin ilk günleri yetkililer arama-kurtarma çalışmalarında aciz kalmış ve binlerce insanımız bu ihmalden dolayı hayatını kaybetmiştir. Arama kurtarma çalışmalarının tüm olanaksızlıklarına rağmen bölgedeki en büyük çabayı sivil toplum örgütleri ve muhalif partiler göstermiştir” diye konuştu. 
 
‘Halk kaderine terk edildi’
 
Halkın kendi kaderine terk edilmesinin yanında yapılan yardımların da engellendiğini belirten Sevil, bir taraftan da işkencenin normalleştirildiğini söyledi. Sevil, “Halk kendi kaderine terk edilmiş, karda, yağmurda aç, açıkta kalmıştır. Giden yardımlar engellenmiş, kurulamayan kriz merkezleri ihtiyaç sahiplerini daha da zor durumda bırakmıştır. Bölgede yağma var söylemiyle onlarca kişiye işkence yapılmış, işkenceyi normalleştirip alkışlatmışlardır. Ayrıca mülteciler ve LGBTİ + lar ayrımcılığa uğramış barınma ve gıda sorunları çözülmemiştir. Haftalar sonra dahi her gün ayrı bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Görevini yapması gerekenler görevlerini yapmadıkları gibi, sivil toplum kuruluşlarına dayanışma alanlarında şiddet göstermekte ve tehditlerde bulunmaktadır. Bütün bunlar birbirimize dört elle sarılmamızı daha elzem hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.
 
‘İktidarın politikaları bu vahşeti kaçınılmaz kıldı’
 
Depreme uygun politika üretemeyen iktidarın her faciayı dış güçlerle ilişkilendirdiğini kaydeden Sevil, “Deprem ülkesi olduğunu unutan, bu gerçeğe uygun politika üretmeyen, liyakatsiz, eğitimsiz, donanımsız, iktidara itaat eden, bilimi dışlayan yöneticilerle birlikte yaşanan depremin etkileri büyüdükçe büyümüştür. Her faciayı dış güçlere, kader planına, fıtrata bağlayanlar istifa etmeyi hiç düşünmemişlerdir. Bunun yanında bilimin, planlamanın, hukukun üstünlüğünün ve kamu yararının önceliğini savunanları da ‘terörist, vatan haini’ ilan etmişlerdir. Yardım kurumlarının ticarileştirilmesi, rant uğruna kaçak yapılara izin verilmesi, oy uğruna hukuksuz imar planlarının onaylanması, emek ve demokrasi güçlerinin taleplerinin yok sayılıp şiddetle bastırılmaya çalışılması yaşadığımız bu vahşeti kaçınılmaz kılmıştır” sözlerini kullandı.
 
Sorumlulara istifa çağrısı
 
Sadece birkaç müteahhidin yargılanmasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Sevil, sorumluları istifaya çağırarak şöyle dedi: “Sorumluluğun birkaç müteahhide yıkılmasını kabul etmiyoruz. Deprem faciasında sorumluluğu olan herkesi istifaya çağırıyor ve bunların yargılanmasını, cezalandırılmasını talep ediyoruz. Tüm halkımızı el ele dayanışmayı büyütmeye ve yaralarımızı birlikte sarmaya davet ediyoruz. Dayanışma yaşatır!”