8 Mart’a doğru: Özgür eş yaşamın bilimi ‘Jineolojî’
- 09:01 3 Mart 2023
- Dosya
Medya Üren
AMED - İlk ortaya çıktığı günden bu yana üzerinde çalışılan, dünya kadınlarının da gündemine giren Jineolojîyi ‘yaşam bilimi olarak nitelendiren Jineolojî Merkezi üyesi Rozîf Ehmed, Jineolojînin özgür eş yaşamın ve demokratik modernite sisteminin bilimi olduğunu söyledi. Rozîf, “Jineolojî sadece kadınları ilgilendiren bir bilim değil ancak kadın aklı ve bilinci ile gelişen bir bilim” dedi.
Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma ekseninde yeni bir bilim olarak tanımlanan ve formüle edilen Jineolojî, tüm dünya kadınlarının ilgisini çekiyor. Jineolojî çalışmalarını önemli bir aşamaya getiren Kürt kadınlar Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni yaşamı inşa ve kadın devrimini geliştirmede günden güne ilerletiyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne doğru giderken, dosyamızın üçüncü bölümünde Kuzey ve Doğu Suriye’de Merkezi üyesi Rozîf Ehmed’in, Jineolojînin amacı, yapılan çalışmalar ve dünya kadınlarının ilgisine dair değerlendirmelerine yer veriyoruz.
Jineolojîyi ‘yaşam bilimi’ olarak nitelendiren Rozîf, “Önder Apo tecrit ve İmralı Adası’nın ağır koşullarına rağmen, Özgürlük Sosyolojisi ile Jineolojîyi geliştirdi. Bu dünyadaki tüm sorunların çözümüdür. yaşamın yolu ve devamlılığıdır. Jineolojîyi kavram olarak ele aldığımızda kadın bilimi aklımıza geliyor. Ancak bununla da sınırlı değil. Kavram olarak iki dilden Kürtçe ve Latinceden oluşuyor. ‘Jin’ Kürtçe, ‘loji’ ise Latince. Jin (kadın) kökeni ise ‘Jin’den yani yaşamdan geliyor. Bu da Jineolojînin yaşam bilimi olduğunu gösteriyor. Yaşam tüm canlıları, cinsleri içinde barındırıyor. İki cinsin birlikte uyum içindeki yaşamının ifadesi. Jineolojî, bir cinsi inkar etmiyor ve evrenseldir. Cinslerin bilimidir. Çünkü ilk çelişki cinsler arasında başladı. İşgalcilerle, egemenler ve kapitalizm gibi sistemlerle bu çelişkiler derinleşti. Bunlara karşı Jineolojî çelişkilerin çözümü için toplumsal inşayı doğru temelde ele almayı ifade ediyor. Jineolojî özgür bir yaşamı amaçlıyor bu anlamıyla. Bu da ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunları ortadan kaldırır” dedi.
‘Jineolojî büyük bir iddia ile ortaya çıktı’
Jineolojînin büyük bir iddia ile ortaya çıktığını söyleyen Rozîf, şöyle devam etti: “Jineolojî demokratik modernite uygarlığının bilimidir. Tarihten bu güne iki nehir birlikte akıyor. Bunlardan biri iktidar, diğeri de demokratik uygarlıktır. Jineolojî de demokratik uygarlık bilimidir ve bu iddia ile 21’inci yüzyıl kadın devriminin bilimi oluyor. İçinde bulunduğumuz çağda kadına yönelik saldırı ve baskı en üst düzeyde yürütülüyor. Buna karşı kadınların kendilerini korumaları ve kendileri kabul ettirmeleri için bir kadın devrimi başlatılmış durumda. Kısaca Jineolojî, yaşam bilimi, özgür yaşam bilimi, demokratik modernite bilimidir.”
‘Kadın zihniyeti ile gelişiyor’
Jineolojînin kadın zihniyeti ile geliştiğini dile getiren Rozîf, “Jineolojî kadının gözlemleri, düşünce ve felsefesi ile gelişiyor ve her alanla ilgileniyor. Ancak sadece kadını ele aldığını ve kadın sorunu ile uğraştığını söylersek bu yanlış olur. Ondan daha çok sosyoloji içerisinde var olan sosyolojiyi doğru temele oturtuyor. Çünkü bu güne kadar var olan sosyoloji erkek bilinci ile gelişmiş ve sosyoloji kadın sorununu ele almadığı gibi sorunlara çözüm de bulmuş değil. Bu yüzden Jineolojî kadın sorununu ele alarak yaşamda bunların çözümünü esas alıyor. Jineolojî sosyolojik araştırmalar ile toplumda yaşanan hukuki, yönetim, toplumsal ve siyasi sorunların çözülerek her iki cins arasında çelişkileri kadın bakış açısı ile tahlil ederek bunun sonucunda da çözüm yöntemleri geliştiriyor. Bunun için Jineolojî sadece kadınları ilgilendiren bir bilim değil ancak kadın aklı ve bilinci ile gelişen bir bilim” değerlendirmesi yaptı.
‘Jineolojînin tarihsel bir temeli var’
Jineolojînin tarihsel bir temeli olduğunu dile getiren Rozîf, şunları belirtti: “Jineolojînin temeli 2008 yılında atılmış olabilir ancak tarihsel bir temeli var. Kökleri kadın mücadelesine, dünya kadın mücadelesine, neolitik dönemdeki kadınların mücadelesine, devrimci kadınların mücadelesine dayanıyor. Ancak 2008 yılında bu mücadele bilimsel bir temele kavuştu ve bununla kadınların kazanımları daha çok korunuyor. Bu yüzden Jineolojî temellerini esas alarak kadın kazanımlarını koruyor. Bu yüzden de 2008’den bu yana uzun bir yol aldı. Toplum içinde kabul gördü ve dünyaya da kendini ispatladı. İlk kez sistematik olarak 2008 yılında gelişti. 2009-2010-2011 de Mexmûr Kampı’nda tartışılmaya başladı. Seminer ve eğitimlerle toplum içerisinde gelişti. Bu bilim nedir? Neden bu bilime ihtiyaç var? Bu çerçevede birçok tartışma yürütüldü. Bu hepimiz için önemli bir kapı ve yol oldu. 2012 yılından sonra da Güney’de ve batılı ülkelerde Jinelojî tartışmaları ve seminerleri başladı. Jineolojî üzerine ilk kitap Kuzey Kurdistan’da çıkarıldı. Daha sonra Kurdistan dağlarında ve başka yerlerde konferanslar yapıldı. 2015’te de ilk Jineolojî Akademisi açıldı.”
Akademiler çoğalıyor
Jineolojî akademilerinin giderek yaygınlaşmasına değinen Rozîf, “Bu akademilerin sadece bir bölgede olduğunu söyleyemeyiz. Bu akademiler her yerde var ve kadın rengini hisseden herkes bu akademilere gelebiliyor. Buna bağlı olarak da Rojava’da Jineolojî çalışmaları başlıyor. Artık kadın devriminin filizlendiği yerde Jineolojî konferansı yapılması kararı alınarak Jineolojînin her yerde gelişmesi ve yaşamsallaşması sağlanıyor. İlk Jineolojî merkezi Efrîn bölgesinde kurumsallaşmasını geliştirdi, eğitimlere başladı. Daha sonra Fırat bölgesindeki tüm kantonlarına yayıldı. En son Şehba’da yaşamdaki sorunlara ilişkin araştırma merkezleri açılıyor ve buralarda yaşanan sorunlar kadın biliminin etik, estetik, özgür eş yaşam ölçüleri eksenin de çözülmeye çalışılıyor. Buralarda demokratik aile üzerine araştırmalar yapılıyor. Bu merkezler dışında Rojava Üniversitesi’nde de fakültede Jineolojî bölümü açıldı. Özellikle kadın öğrenciler yer alıyor ve Jineolojî sayesinde kadın bilimi üzerine tartışmalar uluslararası düzeyde yürütülüyor. Burada ilişkilerde kadının durumu, kadın sorunu, çözüm yolları tartışılıyor” ifadelerini kullandı.
Jineolojînin amacı üzerine eğitim
“Bilimsel alan dışında Rojava’da Jinwar Köyü inşa edildi” diyen Rozîf devamında, “Jinwar kadınların kendi hayallerini iradeleri ile ayakları üzerinde kalıp yaşayabilecekleri bir yer oldu. Jinwar’da şehit eşleri, erkek şiddeti altında yaşamak istemeyen kadınlar, tek başına yaşamak isteyen ve çocuklarını büyütmek isteyen kadınlar eğitim görerek yaşıyor. Aynı zamanda Andrea Wolf Enstitüsü’nde Kurdistan dışındaki merak eden enternasyonal kadınlar gelip eğitim görüyor, araştırma yapıyor, tartışmalar yürütüyor ve döndükleri yerlerde tartışmalar başlatarak yaygınlaşıyorlar. Yine her yerde genç kadınlarla ilgilenen ‘Xwebûn Kampları’ açıldı. Avrupa, Latin Amerika, Rojava ve Güney Kurdistan’da açıldı ve genç kadınlarla çalışmalarını sürdürüyorlar” bilgilerini paylaştı.
‘Kazanımlar toplumda yaygınlaştırılıyor’
Jineolojînin kazanımlarının tüm toplumda yaygınlaştırıldığını ifade eden Rozîf, Belçika’nın başkenti Brüksel’de resmi Jineolojî Merkezi, Güney Kurdistan’da da dernek, kütüphane adıyla merkezlerinin olduğunu söyledi. Ortadoğu’da da çalışmalarının yaygınlaştığını kaydeden Rozîf, “Tanıtım ve çalışmaları geliştirmek için merkezlerimiz var. Aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye’de yazımsal çalışmalar için araştırmalar yürütülüyor. Arap kadınlarının yaşadıkları sorunlar, bunların çözümü için araştırmalarımız devam ediyor. Jineolojînin elde ettiği kazanımlar ortaya çıkardıkları, araştırmaları dijital medya, dergi, program vb’leri ile toplumda yaygınlaştırılıyor” şeklinde konuştu.
Farklı dillerde çalışmalar
Jineolojînin kadın mücadelesi sayesinde yaygınlaştığını vurgulayan Rozîf, “Jineolojînin diğer kadın hareketleri, feminist hareketler, kadın özgürlüğü içen mücadele eden hareketlerle ilişkileri var. Jineolojî kadınların kendini içerisinde görüp hissedebilecekleri herkesin bilimi. Yani sadece Kürt kadınları için değil dünyadaki tüm kadınlar için. Jineolojînin dünyadaki kadınlarla ilişkileri var, çalışmalarda enternasyonalist kadınlar da yer alıyor. Avrupa ve Latin Amerika’da da merkezler açmak ve Jineolojî komitelerini buralarda da oluşturmak için çabalar var. Farklı birçok dilde çalışmalarımız var. Almanca. İspanyolca ve diğer dillerde var. Bu kendisini Jineolojî çalışmaları içerisinde yer alan dünyadaki kadın hareketleri sayesinde oluyor. Araştırma, kitap ve Jineolojînin ortaya çıkardığı verileri çevirip kendi toplumlarına yaygınlaştırıyor. Bu da bizim dünyadaki kadınlarla ilişkilerimizin gelişmesine ve birlikte mücadele etmemize neden oluyor” sözlerini kullandı.
‘Herkes kendini içinde görebilir’
Son olarak Jineolojî ile Rojhilat ve İran’da kadın öncülüğünde gelişen isyana değinen Rozîf şöyle dedi: “Rojhilat’taki jin jiyan azadî isyanı tüm dünyaya yayıldı. Bu slogan kendiliğinde dile getirilmiyor. Önder bu bunun tüm kadınlar için bir sır olsun dedi. Bu slogan da tüm kadınların kendini içinde gördüğü bir formüle dönüştü. Jineolojî kadın ve yaşamın ilişkili olduğu iddiasında ve bu ilişki özgür temelde yaşanmalı ve herkes kendini içinde görebilir diyor. Rojava’da birçok panel, konferans ve çalışma yürütülüyor, bunlarda da sorun ve çözüm ele alınıyor, tartışılıyor. Kadın zihniyeti, bilinci ve bakış açısı ile kadının xwebûn olma yaklaşımı ile kendini geliştirerek toplumun da gelişmesini sağlıyor.”
Yarın: Wan’dan Ordu’ya şiddet sarmalına karşı bir mücadele