‘Kadın sağlığı çadırları’ ihtiyaç

  • 09:03 28 Şubat 2023
  • Güncel
Zelal Tunç 
 
WAN - Semsûr’da gönüllü sağlık hizmeti veren KHK’li Fatma Arslan, dayanışmanın uzun süre devam etmesinin altını çizerek, “kadın sağlığı çadırlarının” oluşturulması gerektiğini söyledi. 
 
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde iktidarın geç müdahalesi sonucu bilanço giderek ağırlaştı. Resmi rakamlara göre can kayıplarının 45 bine yaklaştığı depremin yaralarını halk dayanışma ile sarmaya çalışıyor. İktidarın, devletin ulaşmadığı depremzedelere Kurdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından kadınlar, gönüllüler sivil toplum örgütleri (STÖ) ulaşarak dayanışmayı sürdürüyor. 
 
Deprem bölgesine gönüllü sağlık hizmeti vermek için giden Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilmiş Fatma Arslan, izlenimlerini, deprem bölgesinde yaşanan sorunları ve ihtiyaçları döndüğü Wan’da JINNEWS’e anlattı.  
 
Barınma, su, tuvalet…
 
Yaşanan felaketin televizyonlarda, dijital medyada görüldüğünden çok daha ağır olduğunu belirten Fatma, alanda daha çok sağlık hizmeti odaklı çalıştıklarını kaydetti. Semsûr’a bağlı köylerde sağlık taramaları ve hijyen koşullarının sağlanması ile ilgili çalıştıklarını söyleyen Fatma, “Bölgede gördüğümüz tablo çok korkunçtu. Suya, tuvalete, erişim yoktu. İnsanların barınma sorunu çok fazlaydı, bununla bağlantılı olarak çok ciddi sağlık sorunları da yaşanıyordu” ifadelerini kullandı. 
 
Kadın ve çocukların mağduriyeti daha çok
 
Deprem bölgesinde uyuz, ishal gibi salgın hastalıkların görülmeye başladığına dikkat çeken Fatma, özellikle kadın ve çocukların yaşadığı travmaların çok daha ağır olduğunu söyledi. Fatma, şöyle devam etti: “Çocuklarda gelecek kaygısı, önünü görememe, küçük çocukların annelerinin yanından ayrılmamasıyla karşılaştık. Daha çok çadırlardan, hasarlı evlerden çıkmadıklarını gözlemledik. Yine üniversite sınavı, lise giriş sınavına hazırlanan çocuklarda belirsizlik duygusu ağır basıyordu. Hali hazırda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine maruz kalan kadınların depremde mağduriyetlerinin kat be kat arttığını gördük. Kadınların özel ihtiyaçlarına erişmesi imkansız gibi bir şeydi.” 
 
Daha çok kadın gitmeli
 
Fatma, gözlemlerine dayanarak kadınların yaşadığı mağduriyetin nedenlerinden birinin deprem bölgesine giden gönüllülerin genelde erkeklerden oluşmasından kaynaklı olduğuna vurgu yaptı.  Kadınların özgün, kişisel ihtiyaçlarının genelde erkekler üzerinden yapılmasından dolayı ihtiyaçlarını anlatmakta çekince yaşadıklarına değinen Fatma, “Özellikle şunun altını çizmek istiyorum; giden gönüllü ağlarında kadınların sayıca fazla olması gerekiyor. Kadın kadına değdikten sonra kadınların yaşadığı sorun görülebiliyor. Kadınların idrar yolu enfeksiyonun sık yaşandığını gözlemledik. Mantar enfeksiyonu başlamıştı. Çünkü hijyen koşullarına kadınların erişmesi daha zor. Ortak kullanım alanlarına dönüştürüldüğü için tuvaleti kullanamıyorlar. İç çamaşırları yok veya değiştiremiyorlar, banyo olmadığı için yıkanamıyorlar. Gelen yardımlar arasında genellikle büyük beden iç çamaşırı yer almıyordu. Bölgenin kültürel giyiminden dolayı giydikleri elbiseler yoktu” şeklinde konuştu.  
 
Mor TIR vurgusu
 
Kadınların özgün ihtiyaçlarına ilişkin dijital medya hesaplarından yaptıkları öneriler ile birçok alanda “Mor TIR’ların” harekete geçtiğini dile getiren Fatma, “İhtiyaçlar bir nebze de olsa giderilmeye çalışılıyor. Ancak dayanışmanın uzun bir süre devam etmesi gerekir. Geride kalanların tamamı mutlaka bir yakınını kaybetmiş, hala yakının cenazesine ulaşamayanlar var. Dolayısıyla bu önümüzdeki süreçte ‘yasın’ da uzun bir süre devam edeceği anlamına geliyor” diye belirtti. 
 
‘Kadın sağlığı çadırı’  oluşturulmalı
 
Öte yandan yaşanan travmadan dolayı birçok kadının adet kanamasının başladığı, düşük yapan kadın sayısının arttığını da söyleyen Fatma, “Stresle bağlantılı olarak kanaması başlayan birçok kadın vardı. Sağlık hizmeti verdiğimiz sırada bir kadın yanıma gelerek; ‘Ben çocuk doğurmak istiyorum, acaba çocuğum olur mu?‘ şeklinde bir soru sormuştu. Kadın yeni evliydi ve bu soruyu sormasının nedenini önünü görememeden kaynaklı her şeyi kısa bir sürede yaşamak istiyordu. Aile planlaması açısından bence sağlık ekiplerinin ciddi bir destek vermesi gerekiyor. Çünkü o koşullarda kadınların hamile kalması o koşullarda bu hamileliği sürdürmesi ciddi bir sorun olacak. Bunun yanı sıra hamile kadınlara ulaşılması ve özel gereksinimlerin saptanması gerekir. Onların takiplerinin yapılması gerekir. Kadınlara özel olarak ulaşılması gerekir. Kadınlara özel sağlık hizmeti çadırlarının kurulması gerektiği önerisini yaptık. Önerimiz olumlu bulundu ve birçok çadır kentte ‘kadın sağlığı çadırı’ hazırlıkları başlamıştı. Hayata geçirildiği taktirde kadınlara ulaşmak ve onların sorunlarını gidermek daha kolay olacak” diye konuştu.