Depremzede çocuklar için güvenli ortam sağlanmalı

  • 09:01 18 Şubat 2023
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Depremden dolayı çocukların sağlığı için güvenli yaşam koşullarının oluşturulmasının önemini vurgulayan Psikolog Pınar Akdemir, toplumsal travmanın STÖ ve meslek örgütlerinin de içinde olduğu uzun süreli ve organize bir psiko-sosyal çalışma ile sağlanabileceğini söyledi.
 
Mereş merkezli iki depremin ardından 10 kentte yaşanan yıkımdan dolayı enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden ise en fazla zararı kadınlar ve çocuklar görüyor. 
 
Depremin psikolojik etkilerinin azaltılması için ne yapılması gerektiğini Türk Psikolojik Danışmanlar Derneği üyesi çocuk ve genç danışmanlığı yapan Psikolog Pınar Akdemir ile konuştuk. 
 
‘Çok koordinasyonlu çalışılması gerekiyor’
 
Hem çocukların hem yetişkinlerin şu an şok aşamasında olduğunu belirten Pınar, çocuklar için yapılması gereken en önemli şeyin temel fizyolojik ihtiyaçlarının ve güvenli bir ortamın sağlanması olduğunu vurguladı. Bazı çocukların başka şehirlere gitmek istemediğini duyduğunu söyleyen Pınar, “Gittikleri şehre de güvenmiyorlar. Okul, sosyal çevre, ebeveyn kaybı, yetişkinler için ev kaybı iş kaybı söz konusu. Geldikleri bölgede de ait hissetme, uyumlanma sürecinde bizleri çok görev bekliyor. Bu anlamda çok koordinasyonlu çalışılması gerekiyor. Çocukların eğitim, sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi, aileleriyle kendilerini güvende hissedebilecekleri yerlerin oluşturulması ve yaşanan bu felaketin etkileriyle ilgili müdahale etmek için çok koordinasyonlu, uzun soluklu bir psiko-sosyal çalışmalar olmalı” dedi. 
 
‘Dayanışma ağı genişletilmeli’
 
Afet bölgesinde olan ve depremden etkilenip farklı illere giden çocuklarla farklı psiko-sosyal çalışmaların yapılması gerektiğini dile getiren Pınar,  daha önce yaşanan toplumsal travmatik durumlarda İstanbul, Ankara İzmir ve Diyarbakır’da dayanışma ağları kurduklarını sözlerini kullandı. Bu ağın içinde Türk Tabipler Birliği (TTB), Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği’nin bulunduğunu söyleyen Pınar, “Bu ağın kapsamı böyle bir süreç için büyütülmeli. Örneğin barolar yok, Psikolojik Danışmanlar Derneği olmalı ama yok. Çocuk hakları ile ilgili sivil toplum kuruluşları (STK), psikologlar ve psikolojik danışmanlarla ilgili başka örgütlenmeler de katılmalı, hepsinin kaynağı kullanılmalı. Çünkü çok uzun soluklu süreç. Çok fazla meslek elemanına ihtiyacımız var. Tüm bu eğitim, sağlık, psiko-sosyal destek güvenlik, barınma gibi alanları sağlayacak örgütlere, STK’lere ihtiyaç var. Dayanışma ağının genişletilmesi gerekiyor” çağrısı yaptı. 
 
‘Meslek örgütleri ve STK’ler protokol hazırlamalı’
 
Pınar, dayanışma ağının ölçeği genişletilir ve bileşenleri artırılırken bu ağın resmi protokollerinin de sağlanması gerektiğinin altını çizerek, “Hem saha hem saha dışındaki çalışmalara da herhangi bir izin olmadan giriş sağlayamıyoruz. AFAD, Kızılay’la da protokolün olması gerekiyor. İzmir Depremi’nde de yaşadık. O yüzden bu ağın kapsamının genişletilmesi gerekli, protokol neyse meslek örgütleri ve STK’ler tarafından sağlanmalı” diye konuştu.