Hastaneler yıkıldı sağlık sistemi işlemiyor!
- 09:44 12 Şubat 2023
- Güncel
Gülistan Dursun
HATAY- Kaç kişinin yaşamını yitirdiğinin bilinmediği Hatay’a ilk gönüllü sağlık ekibiyle gelen SES Aksaray Şube Eşbaşkanı Yasemin Bakır, afet durumlarında ayakta kalması gereken yerlerin başında sağlık kurumları gelmesi gerekirken hastanelerin yıkıldığını, sağlık sisteminin işlemediğini söyledi.
6 Şubat günü merkez üssü Mereş Bazarcix (Pazarcık) ve Elbistan ilçeleri olan ve 10 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde yıkımın en ağır olduğu illerden biri de Hatay. Halen birçok mahallede ve ilçede arama kurtarma çalışması yapılmış değil. Enkaz altında binlerce insanın olduğu kentte kaç kişinin yaşamını yitirdiğine dair halen resmi bir açıklama gerçekleşmedi. Genel olarak hayatını kaybedenlerin sayısı 24 bin 617'e yükseldiği açıklandı. Hatay’da günlerdir gönüllü olarak mücadele gösteren onlarca sağlıkçıdan biri olan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şube Eşbaşkanı Yaseminin Bakır, Hatay'daki sağlık sorunları ve sağlık sistemini değerlendirdi.
'Cesetler kokmaya başladı'
Depremle birlikte kente ilk ulaşan ekiplerden biri olduklarını aktaran Yasemin, "Gelen yaralıların sayısından, gelişen iki depremin ardından da şehrin ne durumda olduğunu açıkçası biraz öngörebiliyorduk. Sonrasında enkazdan çıkan yaralıların sayısının azalması ile birlikte bu defa da periferdik yaralılara ulaşabilmek için bir çalışma yürüttük. Çadırlardan oluşturulan sağlık tesislerinde yaralılara da sağlık hizmeti olmayan yerlerde sağlık hizmeti sunmaya çalışıyoruz" dedi. Yasemin, kurulan sağlık tesislerinin şehirden 20 kilometre uzakta olduğunu ve şehirde ulaşımın olmamasından kaynaklı yurttaşların hastanelere ulaşamadığını hatta haberdar dahi olmadığı aktardı. Bir sahra hastanesi yapılmaya çalışıldığı ve halen faaliyete geçmediği faaliyete geçmesinin de en az 2-3 günü bulacağını aktaran Yasemin, "Hatay'ın yüzde biri bile ayakta değil. Ve var olan enkazların da neredeyse maksimum yüzde onuna girilmiş durumda. Birçok insanın da enkazların içinde öldüğünü görebiliyoruz. Aynı zamanda artık enkazlarda ölen insanların kokularını da alabiliyoruz. Yaşananlar çok kötü, bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyoruz" sözleri ile yaşananları özetledi.
Hatay'da hastanelerde yıkıldı
Kentte birçok hastanenin yıkıldığını da aktaran Yasemin, altı yıl önce faaliyete geçen Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin de kullanılamaz durumda olduğunu aktardı. Bu koşullarda hastanenin bir müddet kullanıldığını ifade eden Yasemin, "Sağlık personelleri buraya intikal ettiğinde hastanenin içerisinde yoğun bakım hastalarının çıkarılamadığı bilgisi vardı. Ve üçüncü günün sonunda vefatları, hatta katlardaki vefatları çıkaramadık. Çünkü güvenli değildi. Ve maalesef hastanenin içerisinde mahsur kalan hasta yakınlarının birçoğu da enkaz altındaydı. Bir afet durumunda ayakta kalması gereken binaların başında sağlık kurumları geliyor. Burada kamu kurumlarının birçoğu yıkılmış ve hasar görmüş durumda. Dolayısıyla afete müdahale etmek için de belirli ve çok nadir durumlar var. Şuan da AFAD bile şehir hastanesinin dibinde olan spor salonunda kurduğu merkez ile çalışma yürütmeye çalışıyor. Bu da başlı başına bir sorun. Çünkü şehrin dışında ve aracı olmayan birçok insan buraya 1 buçuk saatte ulaşabiliyor" dedi.
‘Uyuz vakası tespit edilmiş'
Yasemin, depremin ardından geçen 7'nci güne rağmen hala hayati önem taşıyan birçok sorunun çözülmediğinde dikkat çekerek, "Bu kentte su, elektrik ve iletişim hala yok. Mahallelerde çalışma yürütürken bir uyuz vakası ile karşılaştık. Eğer bir an önce bu şehirde hijyen ihtiyaçlarının karşılanması için çözümler üretilmezse salgın hastalıkların baş göstermesi en büyük olasılıklardan birisi. Bir an önce bakanlık düzeyinde Hatay'da yapılacak durumlar ile ilgili bir bilgilendirmenin ya da açık planlamanın kamuoyuyla paylaşması gerektiğini Sadece Hatay'ın değil etkilenen 10 ilde de buna dair planlamasını kamuoyuyla paylaşması gerektiği bu tedirginliği yaşayan halkın da önüne bir fikir çıkarması gerekir" ifadelerini kullandı.
Kayıp insan ve çocuklar
Yasemin, şehirde sağlık faaliyetlerinin çok kısıtlı olduğunu ve kronik ve ileri derece birçok hastanın olduğunu ve bunlara dair bir planlamanın yapılmadığını aktardı. Gönüllüler üzerinden yürütülen bir faaliyetin varlığına dikkat çeken Yasemin, "Bu faaliyetin de çok organize edilememesinden kaynaklı ne kadar sonuç getirdiğini bilmiyoruz. Enkazda kurtarılan birçok çocuk ailelerinin siper olmasından kaynaklı kurtuldu. Ve şuanda ebeveynlerini kaybetmiş kayıtları tutulmayan birçok çocuk var. Üçüncü günün sonunda da kurtarılan ve yaralanan birçok kişinin kaydı tutulmadı. Dolayısıyla sürekli bize yakınlarını kaybedenler, kayıpları ile ilgili birçok soru soruyorlar. Ve biz hala yakınlarının hangi şehirde olduğunu, nereye gönderildiklerini açık bir şekilde söyleyemiyoruz" diye konuştu.
Kadınların yaşadığı problemler
Depremzedelerin psikolojik açıdan da çok zorluk çektiğini ifade eden Yasemin, "Bir an önce bu halkın psiko-destek ve yardımlaşma konusunda bir organizasyona maruz kalması gerekiyor" diye ekledi. Yasemin, kadınların yaşadığı zorlukları da şu ifadeler ile anlattı: "Tespit ettiğimiz erken doğumlar söz konusu, kadınların sütü çekilmiş durumda, çocuk maması, çocuk bezi, kadın pedi evet gönderildi ama üzgünüm ki kadınlar ped isterken rahat değiller. Ama kadın pedi alsa bile bunu değiştirecek bir kabini dahi yok. Kendini temizleyecek bir suyu dahi yok. O yüzden bir an önce en insanı temel ihtiyaçların bu şehirde kalanların için inşa edilmesi gerekiyor” dedi.
Hesap sorulmalı
Türkiye'de son 20 yılda birçok depremin gerçekleştiğini anımsatan Yasemin, yaşanan depremlerde çok büyük kayıpların ve aksaklıkların yaşadığını ifade etti. Yasemin, “Deprem kuşağında yaşayan herkes tehlike altındayken, hepimiz birçoğuna tanık olmuşken hala bu konuda ilgili önlemlerin alınmaması, denetimlerin yapılmaması en büyük sıkıntılardan birisi" ifadelerini kullandı. İlk günden beri halk arasında gelişen dayanışmaya da dikkat çeken Yasemin, "100 binlere varan insanın ölmesi kabul edilebilir bir durum değil. O yüzden ısrarla buna sebep olanların hepsinden hesabın sorulması gerekiyor" dedi.
İhmalkarlık var
Deprem bölgelerine yardımların, kurtarma ekiplerinin geç gittiğine de işaret eden Yasemin, "7'nci gündeyiz hala şehirde tuvalet olmaması, hala bu şehre suyun girmemesi kabul edilebilir bir durum değil. Erken müdahale olsaydı biz daha çok insanın kurtulmasına sebebiyet verilebilirdi" şeklinde konuştu. Yasemin, yıkılan binaların yapımında yerel yönetimlerin en üst mertebeden sorumlu olduğunu vurguladı. Yaseminin, son olarak sahadaki izlenimlerini şu ifadelere ile anlattı: “Herkesin en büyük sitemi, bizi göndermediler, bir an önce alana intikal etmemize izin vermediler, şeklinde oldu. Eğer kişiler kendi ağızdan bu tespit yapıyorlarsa ve bir şehre önce halkın yardımı giriyorsa burada aynı zamanda çok büyük bir ihmalkarlık vardır. Ve bu ihmalkarlığın da hesabının sorulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.