Tutsak gazeteciler için açıklama: 6 aydır iddianame hazır değil!
- 11:11 16 Aralık 2022
- Güncel
AMED - MKGP ve DFG, 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesinin hazırlanmamasına tepki göstererek, gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istedi. Açıklamada, “Özgür basın kökleriyle hakikate bağlı, hakikatten beslenen ve susmayacak, bitmeyecek bir gelenek” diye vurgulandı.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin iddianamesinin hazırlanmamasına ilişkin Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER) ile çok sayıda gazeteci katıldı. Açıklamada, “Özgür Basın Baş Eğmez” pankartı açılırken, tutuklanan 16 gazetecinin fotoğrafları yer aldı.
Açıklamanın Kürtçesini JINNEWS muhabiri ve MKGP üyesi Medya Üren, Türkçesini ise DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu okudu.
‘Değişmeyen tek şey özgür basın geleneğini hedef almak’
İktidarın yargı ortaklığıyla tüm muhaliflere dönük saldırıların hız kesmeden devam ettiğine dikkat çeken Dicle, “Türkiye koşullarında, bu saldırıları gören, yazan özgür basın, aynı ortaklık tarafından hedef alınıyor. İktidara gelerek sadece isimleri değişen partiler için değişmeyen tek şey ise özgür basın geleneğini hedef almak” dedi. 2022 yılının AKP-MHP rejiminin bir kez daha Kürt’e ve Kürt basınına düşmanlığını açık şekilde ortaya koyduğu bir yıl olduğunu söyleyen Dicle, özgür basına yönelik sayısız hak ihlalinin devam ettiğini ve yargının da özgür basın karşısında bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığını belirtti. Dicle, “8 Haziran günü bir kez daha bu gelenek hedef alındı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 20’si gazeteci olmak üzere 22 kişi ev baskınları ile gözaltına alındı. Meslektaşlarımız hakkında gösterilebilecek bir tek suç delili dahi olmadığı bilindiği için, arkadaşlarımız 8 gün boyunca gözaltında tutuldu, mesleklerini yapmaları engellendi. Emniyetin, baskın yaptığı kurumlardan el koyduğu ve ‘suç delili’ gibi paylaştığı fotoğraf da zaten hedef alınanın sadece gazetecilik olduğunu açıkça gösterdi” diye kaydetti.
‘Yargı gazeteciliğimizde ‘talimat’ aradı’
Hukuki olmayan gözaltı sürecinin ardından 16 Haziran günü 16 gazetecinin tutuklanmasına tanıklık ettiklerini vurgulayan Dicle, sözlerine şöyle devam etti: “Yarattığı korku ikliminde yine de cesurca gerçekleri yazdığı için ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla arkadaşlarımızı tutuklayan yargı, gazeteciliğimizde ‘talimat’ aradı. Ancak talimatla, desturla haber yapanlar aranıyorsa, gündemleri sarayda belirlenen yandaş medyaya bakmak yeterli olacaktır. Böylelikle özgür basının talimatla haber yaptığı için değil, iktidarın talimatlarına uymadığı için, itiraz ettiği için hedef alındığı görülecektir.”
‘Özgür basın bitmeyen bir gelenek’
Yargının 16 Haziran’da olduğu gibi 25 Ekim’de bir kez daha özgür basın çalışanlarına yönelik gözaltı ve tutuklama yöntemine başvurduğunu ifade eden Dicle, bu kez de talimatın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verildiğine dikkat çekti. Dicle, 9’u Ankara soruşturması kapsamında olmak üzere 10 gazetecinin daha tutuklandığını hatırlatarak, “Gazetecilik faaliyetleri gerekçe yapılarak, adeta sonucu başından belirlenmiş bir operasyonla gazetecilere yönelim, biz özgür basın emekçilerine geri adım attırmak bir yana, daha fazla hakikat mücadelesini büyütmemizin gerekliliğini bizlere yeniden hatırlattı. Daha önce belirttik, bir kez daha belirtiyoruz. Özgür basın katletmelerle, tutuklamalarla, gözaltılarla, sansürle bitirilecek bir gelenek değil. Özgür basın kökleriyle hakikate bağlı, hakikatten beslenen ve susmayacak, bitmeyecek bir gelenek” dedi.
‘6 aydır iddianame hazrılanmadı’
16 gazetecinin tutuklanmasının üzerinden 6 ay geçtiğini dile getiren Dicle son olarak, “Arkadaşlarımız 6 aydır tutsak ve 6 aydır hala kendilerine ilişkin bir iddianame hazırlanmış değil. Çünkü ortada, arkadaşlarımıza yöneltilebilecek bir suç, suçlama yok! Çünkü biliyoruz ki gazetecilik suç değildir! Ancak yargının arkadaşlarımızı bir gerekçesi olmadan mesleklerinden uzak tutması suçtur. Gazeteciliği hedef almak suçtur. Düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne saldırı suçtur. Bizler, buradan yeniden belirtiyoruz. Musa Anter’lerden, Gurbetelli Ersöz’lerden devraldığımız bu gelenek sürecek. Gazetecileri, basın özgürlüğünü hedef almaktan vazgeçin. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı ve haklarındaki yargılama durdurulmalı. Gazetecilere özgürlük" diye konuştu.
Açıklama, “Özgür basın susturulamaz” sloganıyla son buldu.