Abdullah Öcalan AKP zihniyeti ve tarikatlar için ne demişti?

  • 09:01 16 Aralık 2022
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Hiranur Vakfı ile iktidarın tarikat ve cemaatlerle kurduğu ilişki tartışılırken, PKK Lideri Abdullah Öcalan yıllar önce avukatları ile yaptığı görüşmede, Medine Memî’nin diri diri toprağa gömülerek katledilmesi iktidarın zihniyeti, kadınlar için nasıl bir tehlike olduğu tarikatları ele almıştı. 
 
İstanbul’da İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşında evlendirdiği ve o günden bu yana da sistematik şekilde tecavüze uğradığı, H.K.G.’nin şikayeti ile ortaya çıkması ile tarikat ve cemaatlerdeki taciz ve tecavüz olayları da bir kez daha gündeme geldi. AKP-MHP ittifakının cemaat ve tarikatlarla kurduğu ilişki tartışılırken, 2010 yılı başında Adıyaman’da Medine Memi isimli çocuğun diri diri toprağa gömülerek katledilmesinin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın AKP iktidarının zihniyeti, tarikatlarla bağına ilişkin kadınların ve çocukların nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduklarına ilişkin yaptığı değerlendirmeler de bir kez daha tartışılıyor.  
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Şubat 2010 tarihinde avukatları ile yaptığı görüşmede,  ‘’Adıyaman’da 16 yaşındaki bir kızı diri diri gömdüler” diyerek Adıyaman’ın Menzil tarikatının yoğun çalışma yürüttüğünün altını çizdi. 
 
‘Kadına saygı temelinde yaklaşıyorum’
 
Kadın ve erkek arasındaki ilişkiye dikkat çeken Abdullah Öcalan, “Kadın ile erkek ilişkisinde bir yazar da belirtiyor, 'kadın mı erkeğe teslim oluyor yoksa erkek mi kadına teslim oluyor?' diye. Burası tartışılabilir, bence günümüzde ikisi de birbirine teslim olmuştur. Kadın erkek ilişkisi doğru anlaşılmalıdır. Bir kadınla hangi temelde yan yana gelineceği önemli. Bu yaşıma geldim hala bir kadınla hangi temelde bir araya gelinebilir, bir kadınla bir araya gelirsek ne konuşacağız, hangi konuları konuşuruz kendisiyle diye düşünüyorum. Slovaj Zizek ‘beni en çok heyecanlandıran şey benden daha zeki bir kadınla felsefe konuşmaktır’ diyor. Kadınla belli bir temelde diyalog ve ilişki kurulmalıdır. Doğru yaklaşımla yani kadınla erkeğin bir araya gelme konusunda, ben buna evrenin oluşum dili diyorum. Yani evrenin oluş tarzıdır diyorum. Ben kadın erkek ilişkisine böyle bakıyorum. Bu ilişki tarzı bu özgürlük temelinde yakalanırsa Nirvana’ya o zaman ulaşılabilir. Ben kadına saygı temelinde yaklaşıyorum. Kadınlar beni bu kadar takip ettiklerine göre demek ki bende bazı yönleri keşfetmişler. Ben kadına çok değer veriyorum. Kadın, özgürlüğünü savunmalıdır. Ben buna değer veriyorum. Kadın her türlü özgürlüğünü geliştirebilmelidir, kendini bu konuda yetkin hale getirmelidir. Ben buna örnek vermek istiyorum. İskenderiyeli Hypatia isimli bir kadın M.S. 415’te dönemin ilk Hıristiyanları tarafından fikirlerinden dolayı ölüme mahkum ediliyor. Kadına diyorlar ki, “sen bizim yasalarımıza karşı geldin”. Onların şiddetine karşı kadın felsefeyle cevap veriyor. Onlar saldırdıkça kadın felsefeye sarılıyor, felsefeyle kendini savunuyor, kendi felsefesini ortaya koyuyor. Etrafını saran gençlere de ‘siz bana faydacı, kaba cinsellik temelinde yaklaşıyorsunuz, ben bunu kabul edemem’ diyor. Sonra kadını taşlarla linç ederek öldürüyorlar. İşte kadın özgürlüğü için kendini böyle savunmalıdır”
 
‘Toprağa gömülen kadınlıktır, insanlıktır’
 
Bu değerlendirmemin devamında Abdullah Öcalan, şunları belirtiyor: “Adıyaman’da kız çocuğunu diri diri toprağa gömmüşler, diri diri! Üzerine atılan toprak boğazına, iç organlarına kadar dolmuş, diriyken. Aslında toprağa gömülen kadındır, kadınlıktır, bütün insanlıktır. Bir kişinin toprağa gömülmesiyle bir milyon kişinin toprağa gömülmesi arasında fark yoktur. Dinsel dogma o dönemde de bu dönemde de tehlikelidir.”
 
‘AKP’nin zihniyeti çok tehlikelidir’ 
 
Aynı görüşmede AKP’nin zihniyetinin çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Abdullah Öcalan, “AKP’nin zihniyeti çok tehlikelidir. Tehlike sadece Kürtler için değildir. AKP kadınlar için de büyük bir tehlikedir. Kadınlar şimdi buldukları özgürlük kırıntılarını bile arar hale gelebilirler. Adıyaman’da Menzil tarikatı etkilidir, burada bir kız çocuğu diri diri gömülüyor, bu recmden de daha tehlikelidir. İşte AKP’nin zihniyeti budur. Diri diri gömülmede yavaş yavaş toprağı yutar ölürsün, oysa recm’de en azından nefes alabiliyorsun. Yine gazetelerde hergün kadınlara yönelik şiddet haberleri var. İşte adam sokak ortasında kadını sözde ‘beni sevmedin’ diye öldürmüş, başka bir yerde kulak kesmiş, burun kesmiş, bunların hepsi bu zihniyetin tezahürüdür. Bunun için diyorum ki felsefe temelinde yaklaşılmalı, felsefik çalışmalar yapılmalı, tartışılmalı, örgütlenilmeli. Bunları, bu zihniyeti ancak bu şekilde durdurabiliriz. Yoksa varılacak son budur, şimdiki sınırlı özgürlükler bile kaybedilir” değerlendirmesi yapıyor. 
 
‘Kadınlar örgütlülüklerini yaratmalı’
 
Kadınla kurduğu ilişkilenmenin altını çizen Abdullah Öcalan, “Aslında benim 61 yıllık yaşamım kadına dayatılan sahte namus anlayışıyla mücadele ile geçti. Köyden çıkışım da bununla bağlantılıydı. Ben bu konuda çok yoğunlaştım. Kadının kendi özgürlük bilincini ortaya çıkardığıma inanıyorum. Benim 61 yıllık yaşamımın bir başka özeti de budur. Adıyaman’daki kadının diri diri gömülmesi, yine küçük kız çocuklarına yapılanlar ortadadır. Kadınlar kendi örgütlülüklerini yaratmak kadar, küçük kızlar dahil, bütün kadınların eğitimleriyle de ilgilenmelidirler” tespiti yapıyor. 
 
Çözüm için akademiler
 
Kadınların bilinçlenmesinin hangi yollarla olacağına da işaret eden Abdullah Öcalan, akademilerin önemine vurgu yapıyor. Abdullah Öcalan kadınların her konuda kendisini eğitmesi ve bilinç kazanmasının, akademilerde yapılması gerekenleri de şu şekilde özetliyor: “Özgür Kadın Akademilerinden bahsetmiştim. Bu basite alınmamalıdır. Sanattan spora, sağlıktan kültüre hatta modaya kadar her alanda yoğun bir eğitim olmalıdır. Geçenlerde Batman’da açılan bir mağaza için Ukrayna’dan getirilen bir kadın modele ilişkin haber okumuştum. Bu bana çok gülünç geldi. Oysa ki modanın doğduğu yer, Batman’ın da içinde olduğu Mezopotamya’dır. Önemli olan bunu ortaya çıkarmaktır. Sanattan spora, sağlıktan kültüre hatta modaya kadar her alanda yoğun bir eğitim olmalıdır, bunu kıyafetlerine de yansıtmalıdır. Ben kadında bireyselliğin önemini yadsımıyorum, bireysellik tabii ki önemlidir. Ama toplumsallık olmadan bireysellik tek başına bir anlam ifade etmez.