Çiğli Kadın Meclisi: Cemaat ve yargı ortaklığı açığa çıktı

  • 15:42 15 Aralık 2022
  • Güncel
 
İZMİR - Çiğli Kent Konseyi Kadın Meclisi, Hiranur Vakfı kurucusunun, kızını 6 yaşında evlendirerek tecavüze uğramasına neden olmasına tepki gösterdi. Meclis, kamuoyu baskısı sonucunda faillerin tutuklandığını ifade ederek, davanın takipçisi olacaklarını duyurdu. 
 
İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşında iken evlendirdiği müridi Kadir İstekli tarafından tecavüze uğramasına neden olmasının açığa çıkması ardından kadınlar tepki göstermeye devam ediyor.  Konuya ilişkin İzmir’de Çiğli Kent Konseyi Kadın Meclisi, eski belediye binası önünde bulunan tören alanında basın açıklaması gerçekleştirdi. “Emeğimi, bedenimiz bizimdir”, “Kadın yaşam özgürlük”, “Yetki ve karar mekanizmalarında eşitlik istiyoruz” yazılı dövizler taşıyan kadınlar, “Kadın yaşam özgürlük, “Jin jiyan azadî” ve “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganlarını attı. Açıklamayı kadın meclisi adına Kısbes Aydın okudu. 
 
‘Cemaat ve yargı ortaklığı açığa çıktı’
 
Çocuğa yönelik tecavüzün, cemaat ve yargı arasındaki suç ortaklığını ortaya koyduğunu ifade eden Kısbes, yaşanan tecavüzün münferit bir olay olmadığını kaydetti. Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli’nin kamuoyu baskısıyla tutuklandığını dile getiren Kısbes, “Türkiye’nin hemen her yerinde kadın örgütleri, sendikalar, meslek odaları, siyasi partiler, barolar ve diğer STK’lar ile spor kulüplerinin protesto ve baskıları sonucunda, iki yıldır H.K.G’nin devlet korumasında olduğunu beyan eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı davaya müdahil olduğunu açıklayabilmiştir. Kamuoyundaki infiali bastırmak için duruşma günü 30 Ocak 2023 tarihine alınmıştır. Kızı H. K. G.’yi 6 yaşındayken, müridiyle "evlendiren" ve çocuğa yönelik tecavüze “rıza” gösteren Yusuf Ziya Gümüşel ile tecavüz faili Kadir İstekli hakkında tutuklama talep edildi. Aynı dava kapsamında suçlanan anne Hatice Kübra Gümüşel'in ise ruh sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin tıbbi muayene ve rapor aldırılması kararı verilmiştir” dedi.
 
‘İktidar istismarın üzerini örtme çabasında’
 
2012-2015 yılları arasında Karaman’da Ensar Vakfı’nda 9-10 yaşlarındaki çocukların tecavüze uğramasının ortaya çıktığını hatırlatan Kızbes, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın olayın büyütülemeyeceği şeklindeki açıklamasına değindi. Kızbes, “Ocak 2022’de gördüğü baskıya dayanamayarak yaşamına son veren Enes Kara’yı intihara sürükleyen cemaatleri, İstanbul’da, Erzurum’da, Dikili’de, Çivril’de, Muş’ta, Fatsa’da, Gerger’de cemaat- tarikat yurtlarında, okullarında cinsel istismara maruz kalan çocukları unutmayalım. Açığa çıkan her çocuk istismarı vakasında iktidar toplumun aşina olduğu farklı bir gündem yaratma, faili değil mağduru suçlama, normalleştirme, münferit bir olay gibi yansıtma vb politikalarla istismarın üzerini örtmeye çalışmaktadır” diye belirtti.
 
‘İktidar hak ihlallerinin önünü açıyor’
 
İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede feshettiğini, çocuğu koruyan diğer ulusal ve uluslararası sözleşmeleri etkin olarak uygulamadığını belirten Kızbes, şiddet ve istismar faillerini cezasızlık politikalarıyla aklayarak çocuk yaşta evliliklerin ve istismarın suç ortağı olduğunu ifade etti. Kızbes, “Son olay ve benzeri istismarlar çocuğa yönelik şiddet ve istismar vakalarının faillerini cesaretlendiren yasal düzenlemeler ve çocuk evliliklerinin önünün açılması gibi politikalarla birlikte ele alınmalı, değerlendirilmelidir. Zorla evlendirme hukuki, sosyal, toplumsal yönden mücadele edilmesi gereken bir insan hakkı ihlalidir. On sekiz yaş altı evlilikler zincirleme olarak katılım, eğitim, sağlık gibi bir dizi çocuk hakkı ihlalini doğurmakta ve bu çocuklar yaşamları boyunca da ekonomik, fiziksel, psikolojik şiddete ve istismara maruz kalmaya devam etmektedir. Milyonlarca kız çocuğu bu ülkede eğitim hakkından ve sosyal haklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimden uzak kalan kız çocukları ya ev içi emek sömürüsüne ya da erken yaşta evlendirilerek cinsel saldırıya ve şiddete açık hale getirilmektedir” sözlerini kullandı.
 
‘Çocuk hakları sözleşmelerine uyulmalı’
 
Dosyanın özenle incelenmesi ve sorumluların cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Kısbes, eşitlik ve laiklik ilkelerine savaş açanların, İstanbul Sözleşmesi’ne saldıranların, tecavüze yol açtığını söyledi. Aynı çevrelerin çocukları, tecavüz ve sömürüden korumayı amaçlayan Lanzorete Sözleşmesi’ni de hedef aldığına dikkat çeken Kısbes, “Dokuz yaşında kız çocukları ile evlenilebilir fetvası verenler, küçüğün rızası vardır, bir kereden bir şey olmaz diyen bakanlar, birkaç oy uğruna cemaat ve tarikatlara ses çıkarmayanlara sözümüz var. Bizler yaratmaya çalıştığınız karanlığa inat tüm kadınlar ve çocuklar için aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Çocuklara yönelik istismar insanlık suçudur. Çocuğun cinsel istismarının evlilik adı altında meşrulaştırma çabalarına son verilmelidir. Çocukların üstün yararı ve hukukun evrensel ilkeleri ile taraf olduğumuz BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmelere uygun iç hukuk düzenlemeleri ivedilikle yapılmalıdır” diye belirtti. 
 
‘İran’da yaşanan acıları kendi acınız gibi hissedin ve sesimiz olun’
 
Ardından söz alan İranlı bir feminist aktivist şöyle konuştu: “Benim ülkemde kadın ve çocuk istismarı her gün devam ediyor. Gençler asılıyor, çocuklar öldürülüyor, çünkü karşı çıkıyorlar. İtiraz etmeyeceksek neden yaşayalım ki? Ben normal bir hayat istiyorum, özgürlük istiyorum. İran hükümeti siyasi, dini, sosyal ve entellektüellerimizi hapse atıyor, tecavüz ve cinsel istismarla karşılaştırıyor. Beni etkiliyor ve dünyayı etkilemesi lazım. İran’da gerçek medya yok, Beni ve İran’daki acıyı kendi acınız gibi hissedin ve sesimiz olun.” 
 
‘Tutuklamalar yetmez, davanın takipçisiyiz’
 
Feminist avukat Şenay Tavuz ise kamuoyunun baskısı sonucunda faillerin yakalandığını kaydetti. Şenay, “Biz biliyoruz ki bu tür davalar, toplumun baskısıyla tutuklama kararı verilse de neredeyse üstü soğutularak kamuoyundan gizleniyor, her şey normalmiş, bütün yargılamalar, kanuna uygunmuş gibi yansıtılıyor. Aslında biz bunun böyle olmadığını, davayı takipsiz bırakmayacağımızı dile getiriyoruz. Bu dosyada da barolar, siyasi partiler, İzmir İstanbul, Ankara baroları müdahil olmak için dilekçe verdi. Sadece tutuklamalarla bu iş bitmiyor. Takipçisiyiz” şeklinde konuştu.
 
Açıklama, sloganlarla sona erdi.
 
Öte yandan yapılması beklenen panel ise, katılımcıların mazeret bildirmeleri nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi.