Toplumsal Hukuk ‘polis şiddeti’ raporunu açıkladı
- 18:45 14 Aralık 2022
- Güncel
ANKARA- Toplumsal Hukuk, kadınlara ve LGBTİ+’lilere yönelik “polis şiddeti” raporunu açıkladı. Açıklamada, Türkiye’de toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahalelerin sistematik olarak artarak devam ettiği kaydedildi.
Toplumsal Hukuk, Ankara'da bulunan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkez binasında kadınlara ve LGBTİ+'lilere yönelik polis şiddetine dair hazırladıkları 23 sayfalık raporu, basın toplantısında paylaştı.
Basın toplantısına Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) ve KAOSGL de katıldı. 1 Temmuz 2021 ve 25 Kasım 2022 aralığını kapsayan raporu, Toplumsal Hukuk avukatlarından Irmak Bakır okudu.
Irmak, kapalı basın toplantıları dışında kadın örgütlerinin dijital medya hesaplarından çağrısını yaptığı eylemlerin dörtte üçüne çeşitli şekillerde polis tarafından müdahale edildiğini belirtti. Irmak, “Ulaştığımız verilere göre polisin çeşitli biçimlerde müdahale ettiği 25 eylemden 9’unda gözaltı oldu, toplam 143 kişi gözaltına alındı. Polis müdahalesi; toplanmaya izin vermeme, toplanma alanından fiziki müdahaleyle uzaklaştırarak kapalı alanda toplantı yapmaya zorlama, konuşmaya afişe müdahale şeklinde polis tacizi, miting alanının değiştirilmesi, dövizlerin alana alınmaması, yakın mesafeden fotoğraf ve video çekimi yapılması gibi biçimlerde de gerçekleşmeye devam etti” dedi.
‘Aile aramaları, polis tacizi, tehdit ve cezasızlık’
Irmak, açıklamanın devamında şunları kaydetti: “İstanbul Sözleşmesi eylemlerinde olduğu gibi bu dönemde de, eylemlere katılan kadınların aileleri Ankara Emniyeti tarafından telefonla aranmaya devam edilmiştir. Raporumuz kapsamındaki son eylem olan 25 Kasım 2022 eyleminden hemen sonra da aile aramaları yine devam etmiştir. Eyleme katılanların ve ailelerinin polis tarafından aranması ile ilgili olarak yapılan suç duyuruları sonucunda telefon aramalarının Emniyet Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapıldığı öğrenilmiştir. İki suç duyurusuyla ilgili olarak verilen takipsizlik kararının gerekçesinde ‘şahıslar ve ailelerinin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilen hattan aranarak görüşme yapılmak üzere Müdürlüğe davet edilmesi, telefonla bilgilendirme yapılması, ikametlerinde ve işyerlerinde ziyaret edilerek uzman personellerce kendileriyle görüşme yapılması hususuna yönelik bahse konu olayın gerçekleştirildiğinin belirtildiği’ bilgisine yer verilmiştir. Polisin, Kadın Hareketi içerisinde yer alan ve kadın eylemlerine katılan kadınlara yönelik kaçırma, arama, tehdit, kriminalizasyon çabalarının tamamının suç duyurusuna konu olmamaktadır. Aile aramaları, polis tacizi, kaçırma, ajanlaştırma girişimlerinin Ankara özelinde yaygın kullanıldığı bilinmektedir.”
'Basına yönelik müdahaleler'
Halkın haber alma özgürlüğüne ve gazetecilere yönelik şiddete de dikkat çeken Irmak, en az 6 eylemde basının da polis müdahalesine maruz kaldığını ve basın çalışanlarının polisler tarafından haber yapmasının engellendiğini belirtti. Irmak, “19 Şubat 2022 tarihinde gerçekleştirilen eylemde Sendika.Org muhabiri de gözaltına alınmıştır. Ankara’da ve Türkiye’de kadınların sesi olan Jin News muhabirlerinin tutuklanması da kadınların sesinin kısılmasına yönelik bir çabanın ürünü olmuştur. 25 Ekim 2022’de JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, Mezopotamya Ajansı muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli, Emrullah Acar, Zemo Ağgöz ile bir dönem Mezopotamya Ajansında staj yapan Mehmet Günhan gözaltına alınmıştır. Zemo Ağgöz ev hapsi ile Mehmet Günhan ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken JINNEWS muhabirleri ve diğer gazeteciler tutuklanmıştır” ifadelerine yer verdi.
Açıklamanın devamında raporda yer alan ifadeler şu şekilde:
İzleme faaliyetlerimiz sırasında gerçekleşen 10 Haziran ODTÜ Onur Yürüyüşü, 2 Ekim Ankara Mahsa Amini eylemleri ve 25 Kasım İstanbul Gece Yürüyüşünde gözaltına alınan yabancılara yönelik sınır dışı tehdidi; yabancıların toplanma hakkına ilişkin sistematik bir çalışma yapma ihtiyacını görünür kılmıştır. Yakın zamanlarda yaşanan bu eylemlerde görüldüğü üzere farklı statülerdeki yabancıların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının engellendiği, haksız tutma dediğimiz ve hukukta doğrudan karşılığı olmayan, gözaltı veya idari gözetim olarak da nitelendirilmeyen işlem ile kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlal edildiği; haklarında 2911 Sayılı Kanuna muhalefet suçlamasıyla dava açılsa muhtemelen beraat kararı alacak kişiler için sınır dışı gibi çok daha ağır sonuçları olabilecek kararlar alınabildiği görülmektedir. Bu karar alınırken geri gönderme yasağının ne kadar değerlendirildiği ise şüphelidir.
Farklı statülerdeki yabancıların “geri gönderme” tehdidi altında oldukları bir ortamda toplanma haklarını kullanamayacakları açıktır. Farklı statülerdeki yabancı kadın ve LGBTİ+’ların Türkiye’de de şiddete, ayrımcılığa maruz kaldıkları, kadın ve LGBTİ+’ların güvencesiz biçimlerde çalıştırıldıkları değerlendirildiğinde, yabancıların toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin güvencelerinin sağlanması gerekmektedir.
Kadın ve LGBTİ+’lara yönelik yargısal taciz
Müdahale edilen en az 2 eylemle ilgili olarak 3 dava açıldığı tespit edilebilmiştir. Kampüs Cadıları’nın 18 Ocak 2022’de Meclis önünde ‘Regl ürünleri ücretsiz olsun’ talebiyle yaptıkları eylemle ilgili olarak açılan dava devam etmektedir. 3 Ağustos 2021 tarihinde yapılan eylemde iki farklı noktadan gözaltına alınan kadınlarla ilgili olarak, 2 dava açılmış olup davalar devam etmektedir. Eylemlere katılan kadın ve LGBTİ+’ların burs kesintileri bu dönemde de devam etmiştir. 2022 Ankara Onur Yürüyüşüne katılan öğrencilerin bursları kesilmiş, öğrenciler hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır. Hareketin öznelerine yönelik diğer tehdit ve saçlandırma örneklerine raporumuzda yer verilmiştir.
Soruşturma yok terfi var
‘İstanbul Sözleşmesi Eylemlerinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Cezasızlık Raporu’ başlıklı raporumuzda yer verdiğimiz polis müdahalelerine ilişkin Toplumsal Hukuk Kadın olarak yaptığımız suç duyuruları ile ilgili rapor tarihimizden sonra verilen kararlar; yaralama, görevi kötüye kullanma, tehdit, taciz, ayrımcılık gibi pek çok suç işleyen, müdahale talimatı veren faillerin cezasızlık politikası ile korunmaya devam ettiğini göstermektedir. Raporumuzda yapılan suç duyurularının tamamının takipsizlikle sonuçlandığı ve kararlara yapılan itirazların ise reddedildiği görülmektedir. İstanbul Sözleşmesi Ankara Kampanya Grubu’nun pek çok kadın eyleminde müdahale talimatı veren, müdahale sırasında yakın mesafeden kimyasal gaz kullanan, kadınları darp ve tehdit eden Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mukadder Kardiyen hakkında disiplin soruşturması başlatılması ve tedbiren görevden uzaklaştırılması talebiyle Valiliğe yaptığı başvurudan henüz bir sonuç alınmamıştır. Geçtiğimiz günlerde Mukadder Kardiyen’in, ikinci sınıf emniyet müdürlüğünden birinci sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettiği haberi basında yer almıştır.
Devlet şiddetinin ve şiddetin faillerinin teşhiri; devlet şiddetiyle mücadelenin en önemli araçlarından. Devletin yargı, polis, idare bütün kurumlarının her türlü hukuka aykırı yolu kullandığını görüyoruz, biliyoruz. Yaygın, sistematik, çok yönlü devlet şiddetinin hareketi kuşatma, hareketin öznelerini kriminalize etme, cezalandırma çabasına karşı kadınlar ve LGBTİ+'lar sokaklarda ve yaşamın her alanında bu kuşatmayı kırıyor. Erkek devlet şiddetine karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz.“