Kızının infazı yakıldı eşi hasta tutsak: Boyun eğmeyeceğiz
- 09:02 13 Aralık 2022
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - İnfazı yakılan kızı ve hasta tutsak eşi için adalet talep eden Remziye Kurt, cezaevlerindeki uygulamaların dünyanın hiçbir yerinde olmadığını belirterek amacın boyun eğdirmek olduğunu ancak hiçbir şekilde boyun eğmeyeceklerini söyledi.
Cezaevlerinde “cezaları” tamamlanan tutsaklara ilişkin infaz yakmalar devam ediyor. Son zamanlarda birçok tutsağın çeşitli gerekçelerle “disiplin cezası var” denilerek infazı yakıldı. İnfazı yakılan tutsaklardan biri de Rozerin Kurt.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Rozerin Kurt’un 28 Kasım’da tahliye olması gerekirken infazı, “disiplin cezası” gerekçesi ile yakıldı. 2016 yılında tutuklanan ve 8 yıl 9 ay hapis cezası verilen Rozerin’in 1 Kasım’da ziyaretçi görüşü engellendi, 1 Aralık’ta ise yeni “disiplin cezasının” verildiği bildirilmişti. “Disiplin cezası” 1 Mart 2023 tarihinde sona erecek.
Eşi Diyarbakır Cezaevi’nde hasta tutsak, kızı Rozerin ise Sincan Cezaevi’nde tutulan Remziye Kurt, cezaevlerinin durumu ve infaz yakmalara ilişkin konuştu.
‘Yaşadığımız memlekette hukuk yok’
Kızı Rozerin’in cezasının 28 Kasım’da bittiğini ama bırakılmadığını söyleyen Remziye, dilekçelere rağmen Diyarbakır’a dahi getirilmediğini kaydetti. Remziye, “Kızım 2015’te Bitlis’te üniversite okuyordu ve hayalleri vardı. Üniversitenin 3’üncü yılında tutuklandı ve 9 yıl ceza verdiler. Ankara’ya yollayarak sürgün ettiler resmen kızımı. Defalarca dilekçe yazdık, kızım, ailesinin ve babasının Diyarbakır’da olduğunu belirtti. Biz de maddi durumdan dolayı gelip göremiyoruz. Kesinlikle hiçbir dilekçesine cevap verilmedi. Kızım 7 yıldır Ankara’da tutuluyor, 28 Kasım’da cezası bitti ama bırakmadılar. Gerekçeleri ise disiplin cezasının verilmesi. İnfazı yakılmış, haksız hukuksuz yere kızım şu anda içeride çünkü cezası bitti ve bırakılmıyor. Onun gibi onlarca kadının cezası bitmiş olmasına rağmen bırakılmıyor. Bu nedir, bu haksızlık değilse nedir? Yaşadığımız memlekette hak, hukuk yok. Bunun bir açıklamasını yapsınlar. Ne zamana kadar biz bu haksızlığa boyun eğeceğiz? Elbette kadınlar olarak boyun eğmeyeceğiz. Ben bir anneyim kızım orada ve benim içim yanıyor. Ben bir kadın olarak hiçbir zaman boyun eğemeyeceğim” diye konuştu.
‘Çocuklarımızı görmemizi istemiyorlar’
Rozerin ve diğer kadın tutsakların kaldığı Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nin koşullarının iyi olmadığını söyleyen Remziye şöyle konuştu: “Aramalarda zorlanıyoruz, ulaşımda zorlanıyoruz, özellikle telefon aramalarında zorlanıyoruz. Koğuşlarında bir telefon kabini yapılmış, bu kabinden konuşuyor ve sesi kesinlikle bana gelmiyor. Hiç anlamıyorum, o telefonun diğer ucundan ‘anne anne’ diyor ben bu taraftan ‘Rozerin Rozerin’ diyorum ama hiç birbirimizin ne dediğini anlamıyoruz. Bu da bir işkence. 10 dakika konuşuyoruz ama bu 10 dakikanın 9 dakikası ‘anne anne’ demekle geçiyor. Bu bir hak ihlali, haksızlık. Diğerleri görüntülü konuşurken biz kabinden konuşuyoruz ve tek bir kelimesini anlayamıyorum. Biz bu haksızlığı kabul etmiyoruz. Ne zamana kadar biz bu zulmün altında kalacağız? En uzak yere gönderiyorlar ki biz çocuklarımızı görmeyelim. Amed’de de cezaevi var. Bu psikolojik şiddettir. Ben kızımı 1 yıl sonra bugün görebildim, bu kesinlikle psikolojik şiddet. Hani şiddet yok diyorlar ya bu şiddetin en büyüğü. Ben bir anne olarak kızımı senede bir kez görüyorum. Bu haksızlığı kabul etmiyoruz.”
Hasta tutsağa ATK raporu verilmiyor
4 yıldır eşinin de cezaevinde hasta olarak tutulduğunu belirten Remziye, eşinin sağlık durumunun iyi olmadığını aktardı. Remziye, eşinin 3 defa anjiyo olduğunu sonra kalp yetmezliği teşhisi konularak kalp pili takıldığını belirterek adli tıbbın cezaevinde kalamaz raporunu ısrarla vermediğini söyledi. Remziye, şöyle devam etti: “Eşime anjiyo yapıldıktan sonra eşimde kalp yetmezliği çıktı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdiler. Çünkü durumu çok kötüydü. Biz gidip gördüğümüzde nefes bile alamıyordu, eli sürekli kalbindeydi. Nefes alamıyordu. Diyordu ki, ‘Lavaboya gidebilmek için bir merdiven bile çıkamıyorum. ’Adli tıbba gitti ama oradan da ret geldi. Kendi ihtiyacını kendisi görebilir denildi. Biz ısrarla cezaevine belirttik. Sonra ameliyat ettiler ve kalp pili taktılar. Hastaneye görmek için gittiğimizde hiçbir şekilde eşimi bize göstermediler. Refakatçi olarak bile almadılar. Bir gece hastanede tutulduktan sonra o ameliyatlı hali ile apar topar cezaevine geri gönderildi.”
‘Kadın katilleri serbest ifade özgürlüğünü kullananlar tutsak’
Hasta eşinin tutulduğu Diyarbakır Cezaevi koşullarının da hasta tutsaklar için yaşanılmaz bir halde, soğuk ve havasız olduğunu dile getiren Remziye, “Eşimin durumu ve koşulları hiç iyi değil. Soğuk ve havasız bir ortamda kalıyor. Doktor eşime, kesinlikle cezaevinde kalamazsın diyor ama raporda bu durum reddediliyor. Onun gibi binlerce hasta tutsak var. Eli olmayan, kolu olmayan var ama bırakılmıyorlar. Bu haksızlığa bir dur denilsin. Cezası 1 yılın altına düştü ve normalde denetimli serbestlik ile tahliye olması gerekiyor ama denetimli serbestlik uygulanmıyor. En azından hasta tutsaklara bunu uygulasınlar. Görüyoruz, tecavüzcülere, suçlulara, kadın katillerine uygulanıyor ve bırakılıyorlar. Hepsi elini kolunu sallayarak sokakta geziyor. Bizimkilere gelince ifade özgürlüğünden dolayı içeride tutuyorlar. Bizimkileri salmıyorlar, cezaları bitiyor ama bırakmıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Cezaevi koşulları yaşanılmaz halde’
Tutsakların ilaçlara erişiminin de zor olduğunu belirten Remziye, ilaçların geç geldiğini ve yemeklerin de yenilmez olduğunu dile getirdi. Remziye, “Hastaların ilaçları geç geliyor. Cezaevlerine sırayla ilaçlar geliyor. İlaç sırası ne zaman gelirse o zaman ilaçları veriyorlar ve eşim ilaçların çok geç verildiğini söyledi. Keyfi olarak dağıtıyorlar, ne zaman hesaplarına gelirse o zaman ilaçları getiriyorlar. Her hafta gittiğimizde eşimi bize, ‘doktor kontrolüne götürecekler’ diyor ama bir daha gidiyoruz ki götürmemiş oluyorlar. Haftalarca hastaneye götürmeleri için de uğraşıyoruz. Bize ‘bu hafta götüreceğiz’ diyerek 3 hafta sonra götürüyorlar. Yemekleri zaten kesinlikle yenilecek gibi değil, eşim ‘hasta olmama rağmen sanki suyun içine bamya fasulye atıp veriyorlar, hiçbir yemek yenilmiyor’ dedi” şeklinde konuştu.
‘Bu zulme dur denilsin’
Eşi ve kızı dahil tüm hasta tutsaklara ve ailelerine yapılan zulmün artık son bulması için çağrı yapan Remziye, “Bu sadece Türkiye’de var başka yerde yok. Tüm Avrupa ülkelerine her yere sesleniyorum; bunlara artık bir dur denilsin bir şeyler yapılsın. Bu haksızlık ve zulümdür bu zulme artık dur desinler. Benim gibi binlerce anne aynı durumda” dedi.