Eren Keskin: İnsanlar öldürülerek tahliye ediliyor!

  • 15:14 11 Aralık 2022
  • Güncel
 
WAN - Wan’da düzenlenen insan hakları panelinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çekildi. Panelde tutsakların durumuna dair konuşan Eren Keskin, “İnsanlar öldürülerek tahliye ediliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
 
Wan’da İnsan Hakları Haftası nedeniyle “İnsan ve hakları” paneli düzenlendi. Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen panelin moderatörlüğünü İHD MYK üyesi Hamdi Bayhan yaparken, konuşmacı olarak ise İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Araştırmacı-Yazar Prof. Dr. Fatma Gök ve Avukat Ümit Dede katıldı. 
 
‘Sorunların temelinde soykırım var’
 
İlk olarak konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, bir soykırım coğrafyasında yaşadıklarını belirterek, “Yaşanan tüm sorunların temelinde soykırım var. Burada katliam yapıp resmi bir ideoloji yarattılar. Bu coğrafyada bu kadar kimlik olmasına rağmen Türk-Sünni bir cumhuriyetten söz ediyoruz. Kürdistan’ın dört parçasında mücadele eden Kürt hareketinin sayesinde bugün farklı bir mücadele ortaya çıktı. İktidar ve muhalefetin aynı şeyden beslendiği, anti demokratik laiklik ve birçok konuda anlaştıkları bir coğrafyada yaşıyoruz. Biz, Kemalistler ve İslamcılar arasına sıkışmış yüzde 15’iz” dedi.
 
‘AKP 90’ların politikasını yürütüyor’
 
İnsan hakları mücadelesinin yüzyıllardır verilen bir mücadele olduğunu söyleyen Eren, “Bizler, insan hakları savunucuları olarak hep 90’lar kıyaslamaları yaparız. Kürdistan’da savaş vardı, köyler yakılıyor, insanlar katlediliyordu ve bizler her yere ulaşmaya çalışıyorduk. Biz o dönem çok yalnızdık. O dönem tüm kararları militaristler ve askerler tarafından veriliyordu. Şuan farklı olan şey; bir dönem kendilerine düşman gördükleri AKP’yi devlet yaptılar ve devlet oldu. AKP, kendisini kapatmak isteyen anlayışla yani derin devletle anlaştı.  AKP, bu sayede 90’lardaki politikaların aynısını yapıyor. 90’larda bile ifade özgürlüğü konusunda bu kadar sıkıntı yoktu. İfade özgürlüğünün bu kadar ihlal edildiği bir dönemi yaşamadık” diye konuştu.
 
Cezaevlerinin durumu
 
Cezaevlerinde korkunç bir izolasyonun olduğunu belirten Eren, “Garibe Gezer buna itiraz ettiği için her seferinde süngerli odaya konuldu ve öldürülmek istendi. Bin 900 civarında hasta tutsak var ve bu insanlar cezaevinde her türlü hak ihlaline uğruyorlar. Yani bu insanlar öldürülerek tahliye ediliyorlar. Adli Tıp tam bir devlet kuruluşu ve siyasi iradeye hizmet eden raporlar veriliyor. İnsanlar artık cezaevinden ölerek çıkıyor. Daha dün bir hasta tutsak hayatını kaybetti”  diye konuştu. 
 
Anadilde eğitim vurgusu
 
Eren’in ardından Akademisyen Prof. Dr. Fatma Gök, eğitim hakkı ve akademik özerklik konusunu anlattı. Eğitimde fırsat eşitliğinin yanlış bir kavram olduğunu belirten Fatma, “Eğitimi hakkı temel bir haktır ve kaynağını insan olmaktan alır. Herkes ve her insanın eğitim görme hakkı vardır. Eğitimi kim hakkediyor sorusu bir soru değildir. ‘Kim daha çok insandır?’ diye bir soru sorulamayacağına göre, eğitimi kim hak ediyor? sorusunu da soramayız. Devletin, eğitimi; herkese, ayrımcı olmayan ve parasız olarak sunması gerekiyor. Eğitimin içeriğinin özgürlükçü olması gerekiyor. Anadilinde eğitim hakkı bu coğrafya için çok önemlidir. Bu ayrımcılıkların mutlaka giderilmesi gerekiyor. Hakim dil egemenliğinin ortadan kaldırılarak herkesin anadilinde eğitim görmesi gerekiyor” diye konuştu. 
 
İmralı tecridi
 
Ardından “Türkiye cezaevleri ve tecrit” başlığında ise Avukat Ümit Dede konuştu.  Tecrit denince akla ilk olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın içerisinde tutulduğu koşulların geldiğini belirten Ümit, “Sayın Öcalan üzerinde yürütülen tecridin ideolojik, hukuksal ve psikolojik boyutları var. İmralı yarı açık cezaeviydi ama sonradan ismi değiştirilerek F tipi cezaevine dönüştürüldü. Türkiye’deki ilk F tipi cezaevi Sayın Öcalan için hayata geçirildi. Şuan S tipi cezaevleri devreye sokularak, tüm tutukluların koşulları Sayın Öcalan’ın koşullarına yaklaştırılıyor. Sayın Öcalan’ın tüm hakları kısıtlandı, avukat ve aile görüşü yasaklandı. Tüm bunlar yasaya aykırı bir şekilde yapıldı. Buna karşı güçlü bir muhalefet gelişmediği için maalesef koşullar daha da ağırlaştırılıyor. Orada hiçbir mevzuat, hiçbir kural ve yasa işlemiyor. İmralı’da ne kadar hukuksuzluk yaratılmışsa bu hukuksuzluk tüm cezaevlerine uygulandı” dedi. 
 
Panel, konuşmaların ardından soru-cevap bölümüyle sona erdi.