Saldırılara tepki: Ortak mücadele şart

  • 09:02 7 Aralık 2022
  • Siyaset
Gülistan Dursun
 
İSTANBUL - Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarına tepki gösteren siyasetçi, kadın örgütü temsilcileri ve aktivistler, AKP-MHP iktidarının varlığını sürdürmek için sürdürdüğü savaş politikalarına karşı birlikte ortak mücadelenin önemine vurgu yaptı. 
 
Türkiye’nin, 19 Kasım gecesi Kuzey ve Doğu Suriye ile Kobanê’ye dönük gerçekleştirdiği saldırılar kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Savaş uçakları ve obüsler ile birçok yerin bombalandığı saldırılarda, onlarca kişi katledildi. Saldırılara karşı Kurdistan’dan Avrupa’ya, Türkiye’den Ortadoğu’ya dünyanın her yerinde alanlara çıkan Kürtler ve dostları eylemler gerçekleştiriyor. Yine insan hakları savunucuları, uluslararası kurum ve kuruluşlar, siyasetçiler ve hukukçuların yanı sıra her kesimden tepkiler yükselerek saldırıların son bulması için çağrılar yapılıyor. 
 
Türkiye’nin saldırılarını siyasi parti, kadın örgütü temsilcileri ve aktivistler değerlendirdi. 
 
‘Savaş politikası ile iktidarını korumak istiyor!’
 
Taksim’deki bombalı saldırıyı bir “savaş başlatma politikası” olarak değerlendiren Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Eşsözcüsü Kezban Konukçu, “Taksim patlamasının hemen ardından Rojava’daki Kürt bölgelerine yapılan saldırı, seçim sürecine girdiğimizi çok açık bir şekilde gösteriyor” dedi. AKP-MHP iktidarının faşizmi güçlendirmek için milliyetçi söylemler ve savaş politikası ile tekrar kendi iktidarını korumak istediğini vurgulayan Kezban, “Milliyetçiliğin köpürtülmesi ile HDP ve onun yanında kenetlenen Emek ve Özgürlük İttifakı’nı dağıtma, kriminalize etme ve bunun etrafında toplanmayı engelleme çabaları var. Buna karşı çok dikkatli olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Kezban, savaş politikaları ile emekçiler, ezilen halklar, Kürt halkı ve Türkiye emekçilerinin  ortak mücadelede buluşmasının engellenmeye çalışıldığını belirtti. 
 
‘Kobanê’nin düşmemesine öfkeliler’
 
Kezban, Kobanê’nin “düşmemesinin” iktidarın en büyük öfkelerinden biri olduğunu vurguladı. Saldırılara karşı birleşik mücadele çağrısı yapan Kezban, “Kendilerince bizim sembollerimize saldırmaya çalışıyorlar. Ama biz de şunun bilincinde olmalıyız. Batıdaki mücadele dinamikleri ile Kürt halkının mücadele dinamikleri birleşmediği sürece bu faşizm yenilmeyecektir. Ve bu birliği sokakta inşa etmeliyiz. Sokakta inşa ettiğimiz o birlik ve oradaki direniş sayesinde Kobanê düşmemişti. Hala onun acısını yaşıyorlar. Çünkü onlar hala Kobanê’nin düşmemesinin sonuçları ile karşı karşıyalar. Bölgede istedikleri gibi hareket edemiyorlar, istedikleri gibi güç dengeleri kuramıyorlar. Bütün bunların bilincinde olarak hareket etmemiz gerekiyor” sözlerini kullandı.
 
‘Sokakta mücadele ağını örmeliyiz’
 
İktidarın faşizmini tahakküm etmekte en çok zorlandığı noktalardan birinin Kürt özgürlük hareketi olduğunu dile getiren Kezban, “Faşizm için çok büyük bir tehdit olan Kürt özgürlük hareketinin varlığını unutursak, onunla aramıza mesafe koyarsak gerçekten başarılı olamayız. Bu öfkenin kendisinin rasyonel temelleri var. Kürt özgürlük hareketinin çok büyük bir direnç ortaya koyması ve en büyük direngen kesimi oluşturması onlar için büyük bir tehdit. Bizim buralardan hareket etmemiz ve sağlam durmamız lazım. Birlik zeminlerimizi mutlaka korumamız ve geliştirmemiz lazım. 6’lı Masa’nın ortaya koyduğu milliyetçi yaklaşımları ifşa etmemiz lazım. Kendi ‘Üçüncü seçeneğimizi’, devrimci ve demokrasi seçeneğini örgütlemek için birlikte sokakta mücadele ağını örmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
 
‘Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yanında bulunmalıyız!’
 
Rojava’da kadınlar öncülüğünde yürütülen mücadeleyi örnek alarak saldırılara karşı mücadele yürütülmesi gerektiğine işaret eden Kezban şöyle dedi: “Orada savaşan kadınlar ve erkeklerin mücadelesi ile kurulmuş, kurulmaya çalışılan alternatif bir yaşam modelinin filizlenmiş, fidelenmiş haline sahip çıkmamız gerekiyor. Bütün dünyanın ve özellikle sosyalist, devrimci güçlerin sahip çıkması gerekiyor. İşte bu seçeneğin bir modeli de şu anda Rojava’da hayata geçirilmeye çalışılıyor. Buna sonuna kadar sahip çıkarak kendi geleceğimize sahip çıkabiliriz.” 
 
‘Kürt halkını yalnız bırakırsak geleceğimizi kaybederiz’
 
AKP-MHP iktidarının  yürüttüğü savaş siyasetinde yenileceğinin altını çizen Kezban, “Bizlerin görevi de bu savaşın iç yüzünü ifşa etmek, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yanında bulunmak ve birlikte mücadeleyi örmek için inadımızdan ve irademizden vazgeçmemek. Çünkü biz eğer Kürt halkını bu noktada yalnız bırakırsak kendi geleceğimizi kaybetmiş ve geleceğimizi faşizme teslim etmiş oluruz. Bunun bilincinde olmalıyız ve mutlaka bu savaşa karşı, halkların kendi iradesine sahip çıktığı seçenek ile halklar  olarak birlikte geleceğimizi kurabiliriz. Yaşanacak bir ülkeyi kendimiz kurabiliriz” ifadelerini kullandı.  
 
‘Sonuna kadar savaşın karşısında olacağız!’
 
Rojava'da yaşanan savaşın nelere mal olduğunu 2014-2015 sürecinde deneyimlenildiğini ifade eden Kadınlar Birlikte Güçlü’den (KBG) Feride Eralp ise DAİŞ’e karşı savaşın kazanıldığını vurguladı. Saldırıların zeminin İstiklal Caddesi’ndeki patlama ile hazırlandığına dikkat çeken Feride, “Gerçekler tam olarak açığa çıkarılmadan böylesi bir savaşa zemin hazırlanıyor. Biz bu oyunların hepsini daha önce gördük ve yaşadık. Bizi inandırmaya çalışanlar bilsin ki biz inanmıyoruz. Rojava’ya gerçekleşen hava saldırısının bizim de hayatlarımıza, yaşamlarımıza ve sokakların güvenliğine dönük olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınlar olarak bu hava saldırılarının ve savaşın sonuna kadar karşısında duracağız” şeklinde konuştu.
 
‘Her yerde sesimizi yükselteceğiz’
 
Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Tülay Korkutan da, saldırıları tamamen AKP-MHP’nin iktidarını korumaya dönük bir hamle olduğu şeklinde yorumladı.  Savaşın kadınlar için yoksulluk, taciz ve tecavüz anlamına geldiğini dile getiren Tülay, “Bulunduğumuz her yerden savaşa karşı sesimizi yükselteceğiz. Türkiye’de, Rojava’da, Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde yükseltilen savaş çığırtkanlığına karşı mücadele ve barışta ısrar edeceğiz” diye vurguladı.
 
‘İşgal politikalarına karşı mücadele sürecek!’
 
Erkek-devletin şiddet, savaş ve işgal politikalarına karşı mücadelenin devamlılığına vurgu yapan Yeni Demokrat Kadın aktivisti Sinem Özkan ise, “Savaş ve işgal politikalarına karşı barışı, bu anlamıyla mücadele yürüten ve barışı savunan kadınların da taleplerini savunmaya devam edeceğiz” dedi.