Kadın siyasetçiler: Hasta tutsaklara ses olmalıyız

  • 09:02 6 Aralık 2022
  • Güncel
 
Sema Çağlak-Medya Üren
 
ŞİRNEX - Cezaevlerinde sistematik bir şekilde sürdürülen ağırlaştırılmış tecrit koşullarından en çok etkilenenlerin hasta tutsaklar olduğunu vurgulayan kadın siyasetçiler, "Mevcut sistem cezaevlerinde adeta bir savaş gibi siyaset yürütüyor. Siyasetçiler hukuksuz bir şekilde tutuklanıyor ve mevcut zihniyet onları cezaevlerinde nefessiz bırakmaya çalışıyor. Özellikle hasta tutsaklar için ses olmalıyız" diyerek çağrıda bulundu.
 
Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine her geçen gün yenileri ekleniyor.  Söz konusu ihlallerden en çok etkilenen ise hasta tutsaklar. Sistematik bir şekilde sürdürülen tecridin giderek derinleştiği cezaevlerinde ağırlaşan şartlar altında durumu giderek ağırlaşan hasta tutsaklar için ise birçok farklı kesimden tepkiler yükselmeye devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunuyor. Şimdiye kadar birçok hasta tutsak şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti ve diğer tüm tutsaklar bu tehlikeyle karşı karşıya. Buna karşılık tutsak yakınları, başta Amed olmak üzere birçok kentte "Adalet Nöbeti" başlatarak çeşitli eylemler düzenledi. Ancak iktidar çözüm geliştirmediği gibi sessizliğini korumayı sürdürüyor.
 
Kadın siyasetçiler Hamdiye Gür, Zarife Delek ve Leyla Onuk konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, tutsakların sesi olunması gerektiğini belirtti.
 
‘Tutsaklar haklarına erişemiyor’
 
İktidarın politikalarına karşı tepkisini dile getiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Tîl (Korkut) İlçe Eşbaşkanı Hamdiye Gür, "Kürt düşmanlığı apaçık olan Türk devleti, cezaevlerini işkence yeri olarak seçmiştir. Mevcut sisteme karşı çıkanlar ve onun düşmanca politikalarını kabul etmeyerek mücadele edenler tutuklanıyor ve cezaevlerinde nefessiz bırakılmaya çalışılıyor. Her yaştan her alandan Kürt tutuklanıyor. En riskli grupta bulunanlar yaşlı ve hasta tutsaklardır. Çoğu cezaevi de bu işkenceden etkileniyor. Cezaevinde kalmaması gereken tutsaklar ne tedavi ediliyor, ne de tahliye ediliyor. Tüm sağlık ve yaşam haklarından mahrum bırakılıyorlar. Geçenlerde Adalet Bakanı ‘tutsaklara bir çare bulacağız’ dedi. Ancak her zaman olduğu gibi bu çözümün Kürtler için geçerli olmayacağını çok iyi biliyoruz. Bu kanunlardan faydalanamayacaklar ve her zamankinden daha fazla işkence görecekler. Bunun örneklerini gördük. Tutsakların tabutları cezaevinden çıkıyor. Ya da durumları ölüm derecesindeyse tahliye ediyorlar. Onlar da dışarda yaşamını yitiriyor” dedi.
 
‘Onların cesaretinden güç alıyoruz’
 
Hasta tutsaklar için annelerin verdiği mücadelenin tutsaklara da güç verdiğini söyleyen Hamdiye şöyle devam etti: "Durumu tehlikede olan Aysel Tuğluk tahliye edilmedi. Buna karşı halkın protesto ve tepkileri büyüdü ve dijital medyadaki tepkiler de arttı. Aysel bu tepkilerin ardından serbest bırakıldı. Bu mücadeleyi tüm hasta tutsaklar için yapabiliriz. Hastalar serbest bırakılana kadar tepkimizi daha çok göstermemiz gerekiyor. Mehmet Emin Özkan, Maşala Burhan gibi pek çok tutsak ve adını sayamadığımız daha birçok tutsağın durumu oldukça kritik. Bunlar zorlu koşullarda olağanüstü bir direniş sergiliyor. Bir tutsağın daha hayatını kaybetmemesi için tüm Türkiye halkı onların sesine kulak vermeli. Bu bizim insanlık görevimizdir. Görevimizi yerine getirmeliyiz. Bu sesler karşısında iktidarın engelleyici bir pozisyonda olduğunu biliyoruz. HDP bu konuda çok önemli adımlar atıyor ama herkesin ses çıkarması gerekiyor. Bu konuda tutsaklara en çok güç veren annelerin direnişidir. Adalet Nöbetleri’ndeki mücadelelerini görüyoruz. Bizlere büyük bir umut oluyorlar. Onların cesaretinden güç alıyoruz ve mutlaka kazanacağız.”
 
‘İşkenceyi birlikte engelleyelim’
 
HDP Şemrex (Mazıdağı) İlçe Eşbaşkanı Zarife Delek de, tutsakların durumuyla ilgili endişelerini paylaşarak, "Hasta siyasi tutsakların durumu uzun süredir gündemde. Tutsaklar tüm haklarından mahrum bırakılıyor ve onlara şiddet uygulanıyor. Bundan en çok hasta tutsaklar etkileniyor. Onlara karşı tutum vicdansızca ve kabul edilemez. Buna karşı ses olmalıyız. Bilhassa bir yıldır annelerimiz adaletsizliğe karşı Adalet Nöbeti düzenliyor. Bu nöbet hepimizin vicdanı içindir. Onlara destek olmalı ve tutsakların sesi olmalıyız. Bu bizim görevimiz ve hasta tutsaklara işkence yapılmasını kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı.
 
‘Ancak biz çare olabiliriz’
 
Çözümü kendi öz güçleriyle gerçekleştirebileceklerini belirten HDP Hezo (Kozluk) Belediye Meclis üyesi Leyla Onuk da, başta Kürtler olmak üzere birçok kesimin hak ihlaline maruz bırakıldığına dikkat çekerek, “İhlallerin en çok yaşandığı yerlerden biri de kesinlikle cezaevleri. Ne de olsa tutuklamanın amaçlarından biri de insanları nefessiz bırakmak. Bu onların adaletsizliğinin bir işaretidir. Bunun için birçok kadını örnek verebiliriz. Aysel Tuğluk’u da durumu kritik bir aşamaya varmayana kadar bırakmadılar. Tutsakların yaşamlarını daha da kötüleştiriyor. Cezaevlerinde hastalıkları artıyor. Cezaevindeki kötü koşullar, sağlık haklarına erişememeleri hayatlarını tehlikeye atıyor. Cezaevleri katliamların merkezi haline geldi. Cezaevlerinin bu durumu hepimizi etkiliyor. Ayrıca zihinsel ve fiziksel özel bir saldırı var. Cezaevlerinde savaş var. Son zamanlarda birçok kadın siyasetçi tutuklandı. Tutuklanmaları da hukuka aykırıdır ve bu durum cezaevine girdiklerinde dahi devam etmektedir. Bu haksızlıklara karşı kalkan olmalıyız. Mümkün olan en güçlü şekilde direnmeliyiz. Yapmamız gerekeni yapmalıyız. Çağrım özellikle Kürdistan halkınadır. O zaman bir çözüm bulabiliriz" şeklinde konuştu.