Sincan Cezaevi’nde tutsaklara yönelik ihlaller sürüyor

  • 14:16 5 Aralık 2022
  • Güncel
 
ANKARA - ÇHD, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde görüştüğü tutsak kadınlardan edindikleri bilgileri göre hazırladığı raporda, hak ihlalleri, baskı ve keyfi uygulamaların sürdüğüne dikkat çekti. 
 
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 16 kadın ile görüşmelerini raporlaştırarak yayınladı. Cezaevindeki sorunların tespiti ve dayanışma kapsamında 21 Kasım ve 23 Kasım arasında yapılan ziyaretleri ÇHD Ankara Şube Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Komisyonu adına Av. Kübra Ekmen, Av. Gizem Özdem, Av. Nergiz Görnaz, Av. Ümran Hakverdi, Av. Ceren Yılmaz ve Av. Bilge Topcu gerçekleştirdi.
 
Avukatlar görüşme odalarında, 16 tutsak kadından deneyim ve şikayetlerini dinledi.
 
Görüşmeler sonucuna hazırlanan raporda, tutsak kadınların, sohbet hakkının keyfi olarak kısıtlanması uygulamasının, muhalif yayınlara ilişkin yasağın ve keyfi disiplin cezalarının kaldırılmasını istediği, sağlığa erişim, beslenme, kişisel ihtiyaçların karşılanması gibi konularda ise taleplerin dikkate alınması, hasta tutsakların ise serbest bırakılmasını istediğine yer verildi. Raporda, tutsaklara yönelik keyfi uygulamaların, iyileştirilmediği gibi aksine baskının arttırılarak sürdürüldüğü ifade edildi. 
 
Kadın tutsaklar sürekli izleniyor
 
Koğuşlara siyah filtreli cam takıldığı, tutsakların dışarıdan sürekli izlendiği belirtilen raporda, ortak bölümde 360 derece görüntü alındığı, özel hayatın gizliliğini ihlal eden uygulamaların hala devam ettiği eklendi. 
 
Kitap ve kargolar yasak
 
Mektup dışında,  farklı cezaevleri arasında kitap, kargo ve koli gibi eşyaların gönderilmesinin yasak olduğu ve mektupları göndermek için gereken posta gönderim ücretini de kadınların karşılamakta zorlandığı açıklanan raporda, dışarıdan gelen kargolarla ilgili tutsaklara bilgi verilmediği ve tutsakların kargoyu kabul etmediği notlarıyla geri gönderildiği kaydedildi. Diğer yandan pandemi gerekçesi ile cezaevinde uygulanmaya başlanan kısıtlamalar yavaş yavaş kaldırılmış olsa dahi, büyük bir kısmının artık kalıcı ve keyfi uygulamalar haline geldiği ifade edilen raporda, kısıtlı olan mahpus haklarının kullanımlarının keyfi olarak engellendiği ve tecrit uygulamalarının ağırlaşarak devam ettiği vurgulandı.
 
Temel yaşam gereksinimlerine ulaşmadaki sorunlar
 
Sağlık haklarının ve beslenme haklarının ihlal edildiğine dair bilgi veren kadın tutsaklar, temel ihtiyaçlara dahi ulaşamadıklarını söyledi. Hücrede tutulan iki kadın, cezaevi idaresinin su vermemesi nedeniyle tuvalet suyu içtiklerini kaydetti. Doktor muayenelerine ise kelepçeli götürüldüklerini belirten kadın tutsaklar, yapılan doktor muayenelerini dahi askerlerin izlediğini söyledi.
 
Cezaevi kantininde konsinye satış sistemi uygulanması nedeniyle, kantin ürünlerinin fiyatlarının oldukça yüksek olduğu kadın tutsaklar tarafından ifade edilen raporda, ürünlerin kalitesinin düşük olduğu, tutsakların birçok ihtiyacını karşılayamadığı belirtildi. 
 
Raporun detayları şu şekilde sıralandı: 
 
Aramalar sırasında yaşanan sorunlar
 
“*Hapishaneye girişte çıplak arama usulünün devam ettiğine yönelik beyanlar tarafımıza iletilmiştir. Yakın zamanda tutuklanan üç mahpus, hapishaneye getirildikleri gün çıplak aramaya maruz kaldıklarını belirtmişlerdir. Çıplak aramalara ilişkin yapılan suç duyurusunda henüz bir gelişme kaydedilmediğini, mahpusların dilekçe ile yapmış oldukları tüm başvuru ve taleplerin ya cevaplanmadığı ya da çok geç cevaplandığı ifade edilmiştir.
 
*Hapishane içi koğuş ve oda aramalarının çok sıklaştığını belirten mahpuslar, bu aramalar sırasında hijyen kurallarına dikkat edilmediğini, arama yapılırken tüm eşyalarının özellikle dağıtıldığını belirtmişlerdir. Aramaların baskın yapar şekilde ani ve gürültülü olarak gerçekleştirilmesi nedeniyle mahpuslar bir telaş ve panik ortamı yaratıldığını ifade etmişlerdir.
 
*Yine arama grubu adı verilen bir grup gardiyanın bu aramalar sırasında mahpuslara karşı çok sert ve yıkıcı tutumda bulunarak kötü muamelede bulundukları ifade edilmiştir. Görüşülen bir mahpus, koğuşunda arama yapılırken eşyalarının koridora atılmak suretiyle arandığını dolayısıyla arama işlemini göremediğini belirtmiştir.
 
*Mahpuslara avukat görüşlerine çıkarılırken dahi arama yapılmakta olup, bu aramalarda ayakkabı ve çorapların dahi çıkartılmasının dayatıldığı, görüş sonrası koğuşlarına dönüşte aynı şekilde ikinci bir arama daha yapıldığı belirtilmiştir. Bu arama yöntemini kabul etmeyen mahpuslara aramayı kabul etmedikleri takdirde avukat görüşüne çıkartılmayacaklarının söylendiği beyan edilmiştir. Komisyonu[1]muzda yapılan görüşmeler öncesi de aynı şekilde bir aramadan geçtikleri her mahpus tarafından beyan edilmiştir.
 
Keyfi uygulamalar
 
*Mahpuslar, keyfi uygulamaların giderek arttığını belirterek bu keyfi uygulamalara karşı yapılan itirazlar sonucu İnfaz Hakimliği tarafından verilen mahpus lehine kararların ısrarla uygulanmadığını belirtmişlerdir.
 
*Nitekim kısıtlı olarak imkân tanınan spor, sohbet ve kültürel etkinliklere sadece aynı koğuşta kalan mahpusların katılmasına izin verilmesi nedeniyle mahpusların diğer koğuşlarla iletişim kurmasının engellendiğini, bunun da yaşadıkları tecridi ağırlaştırdığını beyan etmişlerdir.
 
*Mahpuslar, Halk TV ve Tele 1 gibi muhalif medya yayınlarının açılması için defalarca talepte bulunmalarına karşın bu kanallar gerekçesiz olarak açılmadığını, gündemi muhalif medya organlarından takip etmelerine izin verilmediğini beyan etmişlerdir.
 
*Yeni Yaşam ve Evrensel gazetesi ‘ilan yayınlama’ yasağı bulunduğu gerekçesiyle çok uzun süredir mahpuslara verilmemektedir. Gazeteyi alamadıkları için bazı mahpuslarca başvurular yapılmıştır. Bu başvuruların bir kısmı kabul edilmiş ancak bir kısmı gerekçesiz bir biçimde reddedilmiş ve Evrensel Gazetesi verilmemiştir. Bununla birlikte diğer gazete ve dergileri almakta da sorun yaşadıklarını, özellikle politik hiçbir yayının alınmasına müsaade edilmediğini, muhalif yayım organlarından yalnızca Birgün Gazetesi’ne ulaşabildiklerini iletmişlerdir.
 
*Koğuş ve hücre değişikliği şeklindeki yer değiştirme taleplerinde mahpusların isteklerinin dikkate alınmadığı, bununla birlikte talep edilenden tamamen farklı bir yere taşıma şeklinde bir uygulama yapıldığı belirtilmiştir.
 
*Mahpusların yanlarında bulundurabilecekleri kıyafet sayılarında büyük oranda kısıtlama vardır. Yeni bir kıyafet alınabilmesi için eldeki kıyafetlerden birinin verilmesi gerekmektedir. Gerekçesi açıklanmamakla birlikte şişme mont ve kapüşonlu kıyafetlerin kullanılması da yasaklandığı belirtilmiştir
 
*Görüşülen bir mahpus hapishaneye getirildikten sonra bir süre idare tarafından birtakım yetkililerin kendisine dini inancının ve siyasi görüşünün ne dolduğu gibi kişisel pek çok konuda ısrarlı sorular sorduklarını ve bu durumun bir süre devam ettikten sonra sonlandığını ifade etmiştir.
 
*Çok sayıda ve keyfi olarak tutulan tutanaklar ve açılan soruşturmalar sonucunda mahpusların çoğunun disiplin cezası, hükmünü aşmış durumdadır. Bu sebeple kişilerin infazları yakılmaktadır. Mahpuslar her arama sırasında türlü bahanelerle haklarında soruşturma açıldığını belirtmiştir. Koğuş dışından arkadaşları ile koridorda karşılaştıklarında selam vermeleri, sarılmaları, açık görüş sırasında diğer aileler ile selamlaşmaları dahi mahpuslar hakkında soruşturma açılmasına neden olabilmektedir. Keyfi soruşturmalara bir örnek olarak, bir mahpus şarkı söylediği gerekçesi ile hakkında soruşturma açıldığını belirtmiştir.
 
*Hükümlü olan kişilere tanınan vasi ile görüşme hakkı, vasilik kararlarının kesinleşme şerhi getirilmediği gerekçesiyle engellenmiştir. Genelge kapsamında uygulanan sohbet hakkı eksik kullandırılmaktadır. Sohbete yalnızca aynı hücrede ya da koğuşta kalan kişiler birlikte çıkarılmaktadır. Arkadaş görüşçülüğü talebinde bulunan kişilerin talepleri gerekçesiz biçimde keyfi olarak reddedilmektedir.
 
*Cezaevi İzleme Kurulu tarafından, şartlı tahliyeden faydalanmak isteyen mahpuslara pişmanlıklarını ifade etmeleri hususu dayatıldığı geçtiğimiz yıllardaki raporlarımızda da belirtilmiştir. Bu uygulama da devam etmektedir. Bu şekilde beyanda bulunmayı reddeden mahpusların iyi halli olmadığı gerekçesiyle şartlı tahliyeden faydalanmaları engellenmektedir. Tahliye olmayı bekleyen çok sayıda siyasi mahpusun yakın zamanda bu gerekçelerle tahliyeleri engellenmiştir. Mahpuslar idarenin bu keyfi uygulamasından dolayı kaygılarını belirtmekle birlikte cezaevi idaresinin bu yöntemi mahpuslar üzerinde psikolojik baskı kurmak ve ‘ıslah’ etmek amacıyla dayattığını ifade etmişlerdir
 
*Son zamanlarda cezaevlerinde uygulanmakta olan ‘görüntülü görüşme hakkı’ pek çok mahpusun belge zorunluluğu olmadan kullanabildiği bir haktır. Görüşülen mahpuslardan Z.Y., yurtdışında yaşayan ve ileri derece kanser hastası olan annesi ile görüntülü görüşme yapabilmek için talepte bulunmuştur. Her an hayatını kaybetmek üzere olduğu idareye bildirilmiş olmasına rağmen idare tarafından talebinin karşılanabilmesi için annesinin sağlık belgelerinin cezaevine sunulması gerektiği bildirilmiştir. Sağlık belgeleri Almanya’dan cezaevine çevirisi yapılarak gönderildiğinde ise görüşme talebi ‘mahpusun ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü’ olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir. Bu durum uygulamaların keyfiliğinin ne noktaya geldiği açısından çarpıcı olmuştur. 04.12.2022 tarihinde ise mahpus Z.Y.’nin annesinin hayatını kaybettiği öğrenilmiştir.
 
Kısıtlamalar ve keyfi uygulamalar baskı aracı haline geldi
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi ziyaretleri neticesinde önceki dönemlerde hazırlamış olduğumuz raporların da ışığında, keyfi ve ayrımcı uygulamaların iyileştirilmediği görülmektedir. Şartlı tahliye koşulları oluşmasına rağmen infazların yakılması, keyfi soruşturmaların açılması, sağlık, beslenme, iletişim gibi temel haklara ulaşmada yaşanan zorluklar, ağır şekilde hissedilen tecrit koşulları varlığını korumaktadır. Mahpuslar tarafından yazılı ve sözlü olarak dile getirilen taleplerinin dikkate alınmadığı, yasak ve kısıtlamaların gerekçesiz olarak arttırılarak bir baskı aracı olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.”