'Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın demek mi suç?'

  • 16:41 29 Kasım 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunma yapan DBB eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasına mahkeme sürekli müdahale etti. Gültan mahkeme heyetine, “Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın demek mi suç?” diye sordu. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 19’uncu duruşması 6’ncı oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı.
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken,  farklı cezaevlerinde tutulanlar ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
 
Verilen aranın ardından duruşmada Sebahat Tuncel söz aldı. 
 
Para karşılığı dijital belgeler veriliyor 
 
Daha önce belgelerin fiziki olarak verildiğini ama 30’ncu celseden sonra belgelerin dijital olarak gönderildiğini ve para talep edildiğini belirten Sebahat, bu konuda mahkeme heyetinin belgeleri fiziki şekilde verilmesini talep etti. 
 
Sebahat’ın ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak savunmasına devam etti. Kaldığı cezaevi koşullarını yeniden dile getiren Gültan, mahkeme heyetinin savunma da ısrar etmesine tepki gösterdi. 
 
Mahkeme heyetine göre AİHM kararı kesin değil
 
Gültan’ın tepki göstermesinin ardından Avukat Cihan Aydın söz aldı. Gültan’ın koşullarını sürekli dile getirdiğini, savunma yapacak ortamın olmadığını ısrarla dile getirmesine rağmen mahkeme heyetinin ısrarını anlamadıklarını söyleyen Cihan, “AİHM kararlarının size ne anlam verdiğini bilmiyoruz, ısrarla bu karardan kaçmanızı anlamıyoruz. Bu tavrınızla kimsenin savunmasına doğru bir şekilde yapılmasına da müsade etmiyorsunuz. Bu tavrınızı gözden geçirin” sözlerine karşılık araya giren mahkeme heyeti, AİHM kararının kesinleşmediğine dair kararın olmadığını bundan kaynaklı savunmada ısrar ettiğini öne sürdü. 
 
Mahkeme heyeti avukatların tüm taleplerini göz ardı ederek, Gültan’ın savunma yapmasında bir kez daha ısrar etti.  
 
Yeniden söz alan Gültan mahkeme heyetine, “Zaten savunmamı yapacağımı defalarca dile getirdim, ihtar yapmanızın anlamı yok, savunmamın kısıtlanmamasına riayet edilsin istiyorum bu benim en doğal hakkım en büyük ağır cezalarla karşı karşıya kalan biziz. 3 gündür önemli ölçüde konularda savunma yaptım, avukatlarımın da söylediklerimin üzerinde bir değerlendirme yapma ihtiyacı var” diye belirtti.  
 
Torba KHK’lar 
 
Farklı bir savunma yapmayacağını, demokratik siyasete yaptığı faaliyetlerinden kaynaklı burada yargılandığını dile getiren Gültan, hakikati anlatmaya çalıştığını kaydetti. Gültan, “Vicdani kanaatle vereceğiniz kararda iktidarın araya gireceğine izin verirsiniz vermezsiniz bu sizin bileceğiniz bir şey. Ben burada savunma hakkımı kullanıyorum. 2016 yılında bir siyasi darbe yapıldı, önceden hazırlıkları yapılan bir darbeydi. Benim tutuklanmam vesile olan dosya gerekçe gösterilerek, DBB’ye el konuldu. 2016’da yapılan kumpasın benim şahsımda yapılmadı, tüm toplumun iradesine yapıldı. Hiçbir darbede halkın seçtiği iradesine altı-sekiz yıl el konulmamıştır. Velev ki; ben suçluyum, bir siyasi partinin 102 belediyesinin tamamı mı suçlu. Bunun sistematik bir şekilde bir partiye uygulandığı çok beli. Belediyelerin tamamına kayyım atamak için bir torba KHK çıkardılar” ifadelerini kullandı.  
 
Heyetten Gültan’ın savunmasına müdahale 
 
“Biz darbe diyoruz neden darbe diyorsunuz diyorlar” diyen Gültan, “Biri çıkıp Allah’ın lütuflarını kullanıp çıkardığı KHK’larla anayasayı askıya aldı. Bunun da adı darbedir. Belediyeler kanunda belediye başkanı görevden alınabilir, uzaklaştırılabilir, ölebilir. Belediye başkanı görevini yerine getiremeyince belediye meclisi kendi içinde bir temsilcisini başkan vekili olarak seçer ve yoluna devam eder. Çünkü Anayasa böyle diyor. Yargının verdiği kesinleşmiş bir karar yokken, hiçbir tutanak, fezleke suç olarak kabul edilemez. Asılsız bir suç, itham üzerinden, soruşturma yapılmamış bir iddia üzerinden belediyeye el konulabilir yeter ki bunun siyasi ayağı oluşturulsun” sözlerini kullandı. Mahkeme heyeti bir kez daha müdahale etti. 
 
Gültan’ın savunmasına bir kez daha müdahale edildi 
 
İddianameyi hazırlayan savcının PKK tarihinin uzun uzun anlattığını ama kendisinin nasıl siyasi bir kumpas sonucu tutuklandığını söylemesine mahkeme heyetinin tahammül edemediğini dile getiren Gültan, “Üst üste koyduğunuz belgelerden bana dair doğru düzgün bir şey bulamazsınız” sözlerine mahkeme heyeti yeniden müdahale etti. Tutsak siyasetçi kadınlar, mahkeme heyetine, “Bırakın da sözlerini bitirsin” diyerek tepki gösterdi. 
 
Gültan, mahkeme heyetine, “PKK’nin Ankara’da hangi barajda toplanmasına dair belgeleri kabul ediyorsunuz da neden benim savunmamın bunlarla alakası olmadığını düşünüyorsunuz. İddianamede, PKK’nin Ankara’da bulunan barajdaki durumun ne alakası var o zaman.  Hakkımda bir tane iddianame düzenlendi, kaçmadım gittim ifademi verdim, yargılandım.  DTK iddiaları da var, fezleke konuları da var önünüzde. Savcı bunlara baktı, içinde tutuklanmama değer bir şey bulamadığı için bizi tutuklama kararı olmadan yargı süreci devam etti. AİHM’in kaç tane kararı var bu yargılamalarla ilgili. Bunların siyasi saiklerle açıldığını anlatıyorum. Davadan uzak bir şey anlatmıyorum. Davanın evveliyatını anlatıyorum, bunları dinlemeniz lazım” dedi.  
 
Yalan belgelerle tutuklandım 
 
Gültan sözlerine şunları ekledi: “Ben hakkımdaki tutuklanma kararını adliyede bulunan televizyon kanalında öğrendim. Bir siyasi amaç uğruna tertiplenmiş bu dosyalar. 2015’te örgüt üyeliğine dair dosyalar duruyordu, buna tutuklanmaya dair bir şey olmadığı için 2 buçuk yıl boyunca dışarıda belediye başkanlığına devam ettim. Yalan belgelerle tutuklanmam için kumpas tertiplediler. Dünya alem biliyor benim DTK Eşbaşkanı olmadığımı. Zincirleme bir kumpas ile karşı karşıyayız. Bana kurulan, arkadaşlarıma kurulan kumpas bir değil iki kumpas kuruldu. Minareyi çalmışlar kılıfına uymuyor biz onu diyoruz. Yasin Börü’nün öldürülme davası Diyarbakır’da görüldü, peki müştekisi neden benim hakkımda orda ‘azmettirici’ olarak söylememiş. Bana torpil mi geçilmiş, böyle bir şeyin olmadığını dünya alemde, iktidar da bunun bir kumpas olduğunu biliyor. Ben neden Yasin Börü davasında ‘azmettirici’ değilim de bu davada ‘Azmettirici’yim. Bunun bir kumpas olduğu apaçık ortada. Barış ihtimalini dahi ortadan kaldırmaya yönelik büyük bir kumpas var, onu yargılamak istiyorsunuz. Barış ümidi yeşermesin diye kurulmuş bir tuzak var. 
 
Bize gelince neden kumpasçı olmasınlar 
 
Diyarbakır’daki 6-8 Ekim olay tutanaklarını okudum,  tutanaklarda ‘bunlarla ilgisi yok bilgisayar kayıtlarında okuduk’ denilmiş, bunun kumpas olmadığının garantisini verebiliyor musunuz. Bunun adı; ‘Ey Kürtler siz benim elimde kölesiniz, isterseniz sizi vurdururum, isterseniz vurdururum’ diyor. Kendilerine gelince darbeciler ama bize gelince neden kumpasçı olmasınlar. Buna niye inanmıyorsunuz, bu iddianamenin içeriğini yazanlara tek tek cevap verip ispatlayacağım merak etmesinler. Yaptığını yutacak bir insan değilim, olsaydım bu siyaseti yapmazdım yaptıklarımı da savunuyorum. Bir tek kişinin burnunun kanamasına vesile olsaydım burada bu kadar rahat konuşmazdım. Bir kadın olarak, Şengal’de kadınlara yapılanların başka yerde yapılmasını istemediğim için hükümete çağrı yaptım. ANF’de yer alan beyanlarımın neresinde suç var, Şengal’de yaşanılanlar Kobanê’de yaşanılmasın demek mi suç? Müşteki beyanların hepsi ısmarlama yazılmış, polis 20 Eylül 2014 yılında tutanağını tutmuş oraya bırakmış, 21 Eylül’de Diyarbakır’da herkesin katıldığı bir yürüyüş yapılmış olay çıkmadan dağılmış herkes haberini yaptı. Onun için bir soruşturma yok, dokunulmazlığım o zaman yoktu, dışarıdaydım, her gün polislerle yüz yüzeydim. O zamanlar onlar akıl etmemişken, şimdi önümüze getirmenizin aklını saray mı verdi. Oda döne döne çöplüğü karıştırıp o zamanki konuşmamı getirmiş.” 
 
Gültan’ın ardından söz alan Avukat Cihan Aydın, 20 Eylül 2014 yılında DBB’nin önünde Gültan Kışanak’ın yaptığı konuşmanın hakkında herhangi bir tutanak tutulmamasına rağmen, mahkeme heyetinin o sürece dair Gültan’a soru sormasına tepki gösterdi.  
 
‘Tarihe konuşuyorum’
 
Savunmasına yeniden devam eden Gültan, iktidarın DBB’nin yapmak istediği projelere karşı nasıl engeller çıkardığını anlattı. “Bu dosyanın bunlarla ilgisi yoktur diyemezsiniz. Bunlar anlatmazsak hakikate ve tarihe ayıp olur. Ben tarihe konuşuyorum, tarihin tanıklarına konuşuyorum. Bize özel bir KHK çıkarıldı” diyen Gültan, Cumhurbaşkanı’na  ‘Kaç belediye başkanı bu KHK’den görevden alındı’ sorusunun sorularak soruşturulmasını talep etti. 
 
Duruşmaya bir günlük ara verildi. 
 

Etiketler:

kobanê dava