Özsavunma paneli: Rojhilat’tan Kürdistan’a kadınlar mücadeleden vazgeçmiyor
- 23:09 27 Kasım 2022
- Güncel
İSTANBUL - Kürt Araştırmaları Derneği’nin düzenlediği “Özsavunma” panelinde, devletin yaratmaya çalıştığı “makbul” kadın profiline karşısında kadınların erkek-devlet şiddetine karşı Rojhilat’tan Kürdistan’a mücadeleden vazgeçmediğinin vurgusu yapıldı.
Komeleya Lêkolînên Kurdî - Kürt Araştırmaları Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinlikleri kapsamında Beyoğlu’nda bulunan Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) “Özsavunma” başlıklı panel düzenledi. Moderatörlüğünü Jiyan Ay’ın yaptığı Kürtçe olarak gerçekleştirilen panelde, psikolog Münevver Aslan ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Elif Taşdöğen’in panelist olduğu etkinliğe çok sayıda kişinin katıldı. Gün boyu süren panelde, “Devletin gözünde kadınlar” ve “Özsavunma Mekanizması” başlıkları tartışıldı.
‘Jîna ile Nagihan’ı katleden zihniyet aynı’
Açılış konuşmasını yapan Jiyan Ay, Mirabal Kardeşler’in özgürlük mücadelesini vurgulayarak, kadına yönelik şiddetin adeta katmerlenerek devam ettiğini dile getirdi. Erkek-devlet şiddetinin bir sistem sorunu olduğunu belirten Jiyan, Silêmanî’de katledilen Jineoloji Akademi Merkezi üyesi Nagihan Akarsel ile İran’da “ahlak polisleri”tarafından katledilen Jîna Emînî’nin aynı sistemin zihniyeti sonucu katledildiğini sözlerine ekledi.
Şiddet ve türevleri
Ardından söz alan psikolog Münevver Aslan ise özsavunmanın anlaşılması için ilk önce şiddet kavramının anlaşılması gerektiğini ifade etti. Münevver, şiddetin psikolojik, fiziki, sözlü, ekonomik ve daha birçok çeşidinin olduğunu söyleyerek, şiddetin kadın üzerindeki etkilerine değindi. “Şiddete maruz kalan kadınlar, özellikle de psikolojik şiddet karşısında kendisini çaresiz görürken aynı zamanda değersiz biriymiş hissine kapılmaya başlıyor” diyen Münevver, ekonomik şiddetin de kadın üzerinde çok sık uygulandığını aktardı. Münevver, “Maddi olarak iyi durumda olan kadın, evli olduğu erkeğin şiddetine maruz kalabiliyor. Çünkü ekonomik olarak kendisini onun altında görmeyi kabullenemiyor” dedi. Kadınların maruz kaldığı şiddet türlerini kavraması gerektiğini dile getiren Münevver, “Tüm bunların farkında olan kadın güçlü kadın olur” dedi.
‘Devletin derdi ‘makbul’ kadın’
ÖHD üyesi avukat Elif Taşdöğen de, kadınların devletin gözünde nasıl göründüğünü ve nasıl olması gerektiği yönündeki politikaları yorumladı. Devletin kendi kimliğini tanımayan, evinde oturan ve çizilen sınırların dışına çıkmayan kadınlar için “makbul” kadın tanımlaması getirdiğini söyleyen Elif, kadınlara birçok anlamda baskı uygulandığını ifade etti. Devlet politikaları sonucunda kadınlar üzerinde çok büyük bir baskı olduğunu ifade eden Elif, “Bu derin devlet politikalarıyla beraber kadınlar kendisini tanımaktan uzaklaşmaya başlarken aynı zamanda kendisine inanmaktan da vazgeçmeye başlıyor” şeklinde konuştu. Kadınlara yönelik baskı politikalarının nedenlerini ele alan Elif, “Evinde oturup çocuklarına bakan, mutfağından çıkmayan kadını istiyorlar. Çünkü kadının uyanması ve o çizdikleri sınırlardan çıkması durumunda birçok şeyi inşa edip o sistemlerini yıkacağını biliyorlar” cümlelerini kullandı.
‘Rojhilat’tan Kürdistan’a kadınlar mücadelede’
Kürdistan’daki kentlere kayyım atanması sonrasında da yine kadınların hedef alındığına işaret eden dikkat çeken Elif, “Kayyım geldiğinde kadınlara dair tüm kazanımları yok ettiler. Kadın atölyeleri, kadın dernekleri, çalışma yerleri, siyasi oluşumları ve daha birçok şeyi kapattılar” dedi. Rojava Devrimi’nin bir kadın devrimi olduğunu ve Rojhilat’ta yürütülen eylemlerin de kadınlar öncülüğünde gerçekleştiğine dikkat çeken Elif, kadınların erkek-devlet şiddetine karşı mücadeleden vazgeçmediğini paylaştı.
Konuşmalardan sonra yapılan soru-cevap bölümünün ardından panel son buldu.