Kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ konvoyunda buluştu
- 13:55 24 Kasım 2022
- Güncel
COLEMÊRG/WAN - Colemêrgli kadınlar, yaptıkları açıklama ile 25 Kasım’da alanlarda olacaklarını duyururken, Wan’da ise etkinlikler kapsamında kadınlar “Jin jiyan azadî” konvoyunda buluştu.
Colemêrg Kadın Platformu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Colemêg’de yaptığı açıklamada “kadın katliamlarına, savaşlara, yoksulluğa, militarizme, homofobiye, doğa ve yaşam alanlarımızın talanına karşı direnişlerde en önde yer alacağız” dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Wan, Colemerg ve daha birçok kentte, kadınlar farklı etkinliklerle erkek devlet şiddetine karşı seslerini duyurmaya devam ediyor.
Colemêrg Kadın Platformu, Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde 25 Kasım etkinlikleri kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Colemêrg Şubeler Platformu binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Colemêrg Kadın Meclisi, Barış Anneleri Meclisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Colemêrg Şube üyelerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.
Açıklamaya katılan kadınlar, "Uyan diren özgürleş", “Lı Dıjî Faşîzme û Qırkırrına Jınan Dem Dema Azadiya Jinan ê” pankartı ve "İstanbul Sözleşmesi uygulansın", "Emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz bizimdir", "Yaşasın kadın mücadelemiz" ve "Saçlarımızın teline, haklarımız özgürlüğümüze sahip çıkıyor ve mücadelemizi büyütüyoruz" yazılı dövizlerini taşıdı. Açıklamayı Colemêrg Kadın Platformu adına Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İl Eşbaşkanı Sipan Turan okudu.
‘İktidar kadınlara savaş ilan etmiş durumda’
Geçtiğimiz 25 Kasım’dan bu yana erkek şiddetinin hız kesmeden devam ettiğini, son 10 ay içerisinde ise 337 kadının katledildiğini, 190 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini söyleyen Sipan, “Katliam boyutuna varan kadın cinayetleri iktidarın politikalarından bağımsız değil. AKP- MHP iktidar bloku tekçi, gerici, militarist, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını hedefe alan düzenlemelere hız vererek erkek devlet şiddetini her gün yeniden üreten politikaları hızla hayata geçiriyor. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla iptal edilmesi şiddet faillerini cesaretlendirirken, mücadeleyle elde edilen tüm kazanımları ortadan kaldırmak için iktidar adeta biz kadınlara savaş ilan etmiş durumda” dedi.
‘Ekonomik şiddeti biz kadınlar yaşıyoruz’
Toplumu kutuplaştırıcı söylemlerle savaş politikalarına hız veren AKP’nin ırkçılıktan beslendiğini ifade eden Sipan, “Kuzey Irak ve Rojava'ya dönük saldırıları bu politikalarının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. İşsizliğin, yoksulluğun bu kadar arttığı, ekonomik krizin derinleştiği koşullarda ülke kaynakları ve bütçe, güvenlikçi politikalara, savaşa aktarılıyor. Artan işsizlik, yoksulluk, güvencesiz, kayıt dışı çalışma ile birlikte krizin yarattığı ekonomik şiddeti de en ağır biçimde biz kadınlar yaşıyoruz. Temel tüketim maddelerine, elektrik, doğal gaz, akaryakıta ard arda yapılan zamlardan ve ücretlerin giderek erimesinden en fazla etkilenen kesim yine güvencesiz, esnek, enformel işgücü piyasası içerisinde, örgütlenme hakkından yoksun, emek sömürüsüne daha yoğun maruz kalan, biz kadınlar oluyoruz” sözlerine yer verdi.
‘Örgütleniyor ve mücadeleye devam ediyoruz’
Saldırılara rağmen dünden bugüne dayanışmanın gücüyle çoğalarak güçlenerek örgütlülüğe dönüştüğünü kaydeden Sipan, iktidarı sarsan kadın mücadelesinin ise gün be gün büyüttüklerini ekledi. Sipan şöyle devam etti: “İran'da ‘Bizi zorla kendi cennetinize götüremezsiniz’ diyerek sokakları isyan alanlarına çeviren, Rojava'da DAİŞ karanlığına direnen, Arjantin’de ‘bir kişi daha eksilmeyeceğiz’ diyerek adliye binasını ateşe verenleriz. Kürtaj yasaklarına karşı Polonya’da, ABD’de ‘benim bedenim benim kararım’ diyen milyonlarız. "İstanbul Sözleşmesi bizimdir!’ diyerek Türkiye'nin tüm kentlerinde sokakları terk etmeyenleriz. ‘İtaat et, rahat et!’ diyenlere inat, isyan ediyoruz, örgütleniyoruz ve mücadele ediyoruz. Baskılara boyun eğmiyor, kadın katliamlarına, savaşlara, yoksulluğa, militarizme, homofobiye, doğa ve yaşam alanlarımızın talanına karşı direnişlerde en önde yer alacağız.”
Sipan son olarak, yarın Gever’de Oslo Otelin önünde saat 13.00’de 25 Kasım dolayısıyla yapılacak yürüyüşe tüm kadınları davet etti.
Wan’da ‘Jin jiyan azadî’ konvoyuna yoğun ilgi
TJA öncülüğünde Wan’da kadınlar “Jin jiyan azadî” konvoyu ile kent genelinde tur attı. Kentin en işlek caddelerinde çalan siren seslerinin eşlik ettiği “Jin jiyan azadî” konvoyunda, TJA, HDP Kadın Meclisi, DBP Kadın Meclisi, Wan Kadın Platformu ve STAR Kadın Derneği üyelerinin yanı sıra birçok kadın araçlarıyla katıldı. Konvoy, kentin Sebze Hali mevkiinde “Jin jiyan azadî” yazılı flamalar ve mor kurdeleler ile süslendi.
Çevredeki yurttaşlardan yoğun ilgi
Kadınlar burada halaya dururken, çevredekilerin de yoğun ilgisiyle karşılaştı. Kadınlar siren sesleri eşliğinde HDP il binasına kadar araçlarıyla gelirken, bu esnada çalan şarkılar eşliğinde “Jin jiyan azadî” sloganları atıldı.
Kadınlar HDP il binasına ulaştıktan sonra burada çektikleri halayla etkinliği sonlandırdı.
Kadınlar 'Ekonomik Kriz ve Kadın Emeği' panelinde buluştu
Wan Kadın Platformu ise “Ekonomik Kriz ve Kadın Emeği” paneli düzenledi. Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda gerçekleşen panele katılımcı olarak KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden akademisyen Doçent Dr. Selda Tuncer ve avukat Fatma Ülgen katıldı. Wan Kadın Platformu’nun pankartının yer aldığı panel, avukat Fatma Ülgen’in 25 Kasım tarihçesini anlatmasıyla başladı.
Ardından söz alan Şükran Kablan Yeşil, konuşmasına erkekler tarafından katledilen kadınları anarak başladı. Şükran, “Sözlerime başlarken içeride yerine kayyım atanarak tutuklanan tüm kadın siyasetçileri selamlayarak başlamak istiyorum, Yine Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılmasını talep ettiği için tutuklanan Şebnem Korur Fincan’cıya selam göndermek istiyorum” dedi.
‘Hiçbir zaman kadın odaklı bir bütçe yapılmadı’
Kadın yoksulluğunun birçok aşamadan oluştuğunu belirten Şükran, “Bir bütçe görüşmesi var bugün Meclis’te. AKP 20 yıllık iktidarı boyunca yoksulluğa, ranta ve talana dayalı bir iktidar kurdu. Bu sistemin en ağır şeklini biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınların çalışma hayatına girmesi konusunda çok ciddi engellemeler ve sorunlar var. Kadınlar iş hayatına girince de taciz ve mobbinge maruz kalıyoruz. Bunun temel nedeni kapitalist patriarkal sistemdir. Hiçbir zaman kadın odaklı bir bütçe yapılmadı ama önümüzde bir savaş bütçesi var. Daha bir savaş ve seçimin ön plana çıktığı bir bütçe görüşmesiyle karşı karşıyayız” diyerek Meclis’te bütçe görüşmelerine ilişkin bilgi verdi.
‘Bölgede özel savaş politikaları yürütülüyor’
Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesinin artırılmasına değinen Şükran, “Bizim cebimizden alınan para buraya aktarılıyor. Bu daha fazla savaş, daha fazla yoksulluk ve gözyaşı anlamına geliyor. Savaş sadece tank ve tüfekle yapılmıyor. Yıllardır Kürt sorunun inkar eden AKP, kadın bedeni üzerindeki özel savaş politikalarıyla karşımıza başka bir şekilde çıkıyor. Devletin mafyatik ilişkisi bugün teşhir edilmiş durumda. Fuhuşun, uyuşturucunun devlet eliyle yapıldığı ortaya çıkıyor. Sırtını devlete dayamış üniformalarının bölgedeki kadınlara ve çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve fuhuşa zorlaması gün yüzüne çıktı. Buna karşı mücadeleyi öncelemek lazım” diye konuştu.
Kadınların iş hayatına katılmasına ilişkin konuşan Şükran, “Bu ülkede 14 milyon kadın ev sorumlulukları nedeniyle iş hayatına dahil olamıyor. Mülteci kadınlar başta olmak üzere kadınlar en ağır şekilde, güvencesiz bir şekilde çalışıyor. Bu durum, daha fazla taciz, mobbing olarak bize dönüyor” dedi.
‘Kadın mücadelesinden korkuyorlar’
Birçok kentte 25 Kasım’dan önce etkinlik ve eylem yasağının getirildiğine değinen Şükran, “Bu durum kadın mücadelesinden korktuklarını gösteriyor. Bugüne kadar yıkılan korkunç iktidarların yıkılmasında kadınlar rol aldı. Bunu Ortadoğu’dan görüyoruz. Kadına yönelik birçok kötü muamele var ama bunların karşısında korkmak yerine mücadeleyi büyüterek, örgütleyerek umudu öreceğiz diye düşünüyorum” diye konuştu. Baskılara karşı 25 Kasım’da alanlarda olacaklarını vurgulayan Şükran, konuşmasını kadınların iş hayatında yaşadığı ayrımcılığa değinerek bitirdi.
Şükran’ın ardından konuşan Doçent Dr. SeldaTuncer, yoksulluk ve şiddete dayalı sunum yaptı.
Panel, sunumların ardından soru-cevap kısmıyla sona erdi.