Krizlere karşı tarihsel direnişiyle Afrika’nın dünü ve bugünü
- 09:07 25 Ekim 2022
- Dünya
Derya Ceylan
HABER MERKEZİ - İnsan eliyle yaratılan krizlerin bugün de devam ettiği Afrika kıtasında bulunan ülkelerde yaşanan sorunların çözümü de yine insan eliyle mümkün görünürken, aksine önlenebilir savaşların son bulması için yapılan çağrılara her gün yenileri eklenmeye devam ediyor.
Dünyanın en büyük ikinci kıtası Afrika, günümüz itibariyle içerisinde yaklaşık 1 milyar kişiyi barındırıyor. 54 ülke, 9 bölge ve 3 sınırlı olarak tanınmış ülkenin yer aldığı kıta, diğer kıtalara göre, yüzde 50’si 19 yaş altında olan en genç nüfusa sahip olma özelliğini taşıyor. Yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi Cezayir olan kıtada nüfus anlamında en büyük ülke Nijerya.
Kıta genelinde, işgal, iç savaş ve çatışmalarla beraber başta kadınların ve çocukların hedef alınması, ekolojik ve ekonomik kriz gibi sorunların bugün de devam ettiği kimi ülkelere dikkat çekmeden önce Afrika’nın tarihsel dönüşümüne bakmak gerekir.
Her iklim kuşağında bulunur
Dünya üzerinde her iklim kuşağında bulunan tek kıta olan Afrika, aynı zamanda etnik, kültürel ve dilsel olarak büyük bir çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. Ancak Afrika ülkeleri, 19’uncu yüzyılın sonlarında Avrupalı devletlerin işgal saldırılarına uğruyor ve 1881-1914 yılları arasında talan ediliyor.
Bağımsızlık ilanları
İşgale karşı ülkelerin bağımsızlık mücadelesi 2’nci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar sürer ve mücadele sonucunda ülkelerin birçoğu bağımsızlığını elde eder. Savaştan sonra büyük bir ivme kazanan kıtada ilk olarak 1951 yılında Libya, İtalya’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanır, 1956’da Tunus ve Fas, Fransa’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eder. Bu ülkelerin ardından Gana da, 1957’de Sahra altı Afrika’da bağımsızlığını kazanan ilk ülke olur. Sonraki on yılda ise diğer ülkeler de sırasıyla bağımsızlıklarını ilan eder.
Rodezya 1980’den sonra Zimbabve olarak tanınır
Portekiz’in Sahra altı Afrika’dan çekilmesi ise 19’uncu yüzyıldan 1957’ye kadar sürer. Rodezya, 1965’te tek taraflı olarak Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazanır. Ancak Rodezya, 1980’e kadar siyah milliyetçilerin gerilla savaşının, beyaz azınlık yönetimini devirmesinin ardından Zimbabve olarak tanınır. Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki apartheid rejimi ise 1994’e kadar sürer.
Kadınlar ve çocuklar hedef alınır
Günümüzde Afrika’da 54 bağımsız ülke bulunurken, bu ülkelerin çoğu özellikle istikrarsızlık, yolsuzluk, otoriter rejim ve şiddet ile mücadele ediyor. Ülkelerin birçoğu başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Ancak birçok ülkenin demokratikleşme süreçleri, askeri darbeler, cuntalar ve askeri diktatörlüklerle kesintiye uğruyor. Tüm bu yaşananlar, ülkelerde iç savaş gibi ağır bir sonucu doğururken, kadın ve çocukların hedef alınarak, tecavüz, katliam ve cinsel işkencenin yanı sıra salgın hastalıklar, kıtlık ve benzeri sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Milyonlarca ölüm
Söz konusu iç savaşların yaşandığı ülkelerden biri Etiyopya. Ülkede büyük bir açlık krizi söz konusu. Kimi uluslararası güçler, bu durumun dönemin Sovyet politikaları nedeniyle yaşandığını öne sürüyor. En yıkıcı iç savaşlardan biri de Kongo’da yaşanıyor. Ülkede, peş peşe yaşanan iki iç savaş nedeniyle 2008 itibariyle 5,4 milyon insanın yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Yine 2003’ten bu yana süren Darfur’daki savaşta sayısız insanlık suçu işlendiği vurgulanıyor. 1994’te ise Ruanda’da yaşanan soykırım sonucunda 800 bin insanın katledildiği kayıtlara geçiyor. Özellikle bu süreçte AIDS, bölgenin mücadele ettiği en büyük sorun.
İç savaş ve uluslararası güçlerin etkisi
21’inci yüzyıla girerken, bu çatışmalarda büyük bir azalma yaşandığı belirtiliyor. Angola’daki iç savaş 30 yıl sürdükten sonra 2002’de sona eriyor. Bu azalmayla beraber ekonomi uluslararası güçlerin etkisi altına giriyor.
Çölleşme büyüyor
İç savaşın etkili olduğu kıtada, iklim açısından da bölgeden bölgeye değişiklikler son yıllarda çokça yaşanıyor. Diğer yandan kıtanın kuzeyinin büyük bir bölümü çöl ve kuraklık mevcut. Orta ve güney bölgeleri ise savanlar ve yağmur ormanlarını barındırıyor. Geçiş bölgelerinde bitki örtüsü sahel ve bozkır gibi değişik şekillerdedir. Dünyanın en sıcak kıtası olan Afrika’da kurak alanlar ve çöller, kıta yüzeyinin yüzde 60’ını kaplıyor.
Her yıl 4 milyon hektar orman yok oluyor
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre (UNEP) Afrika, ormanların zarar görmesinde en çok etkilenen ikinci kıta. Pensilvanya Üniversitesi Afrika Çalışmaları Merkezi’ne göre, Afrika’nın çayır alanlarının yüzde 31’i ve ormanlık alanlarının yüzde 19’u bozulmuş olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca Afrika’da her yıl yaklaşık 4 milyon hektar orman insan eliyle yok ediliyor. Bu oran, dünyanın geri kalanı ile karşılaştırıldığında, ortalama ormansızlaştırma oranının 2 kat üzerindedir. Kimi kaynaklar Batı Afrika’daki ormanların yüzde 90’ının yok edildiğini belirtiyor. Diğer yandan Afrika’nın tarım topraklarının yüzde 65’i erozyona maruz kalıyor.
Biyoçeşitlilik tehdit altında
Kıtanın en önemli özelliklerinden biri de biyoçeşitlilik açısından zengin olması. Kıtada 3 binden fazla koruma alanının yanı sıra 198 deniz koruma alanı, 50 biyosfer rezerv ve 80 sulak rezerv var. Nüfusun artışı ve kaçak avcılık da biyoçeşitlilikte azalmaya yol açarken, toplumsal olaylar ve yerel olmayan türlerin kıtaya getirilmesi, biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Bu durum karşısında ise ne bir önlem ne de bir müdahale söz konusu.
Önlenebilir iç savaşlara engel olunmaz
Afrika kıtasındaki ülkelerde yaşanan iç savaşların nedenlerinden biri de yer altı zenginlikleri. 2018 yılında kanıtlanmış petrol rezervi, dünyadaki diğer tüm ülkelere oranla yüzde 7,2’dir. 2018 yılında Afrika’nın kanıtlanmış doğal gaz rezervi, dünyaya oranla yüzde 7,3 olarak kayıtlara geçiyor.
Afrika Birliği’nin kıta üzerinde etkisi
Özellikle 21’inci yüzyılda artan istikrarla birlikte birbirleri arasında daha sağlam ve önemli politik bağlar kuran Afrika ülkelerinde bu bağlar çeşitli işbirliği ve uluslararası örgütler vasıtasıyla, ülkelerin hem bölgesel hem de uluslararası bağlantılarını güçlendiriyor. Bu örgütlerin en önemlisi Afrika Birliği’dir. Afrika Birliği, kıtanın kendi içinde ve dışında uygulamak ve sürdürmek istediği istikrarı ve ekonomik işbirliğini geliştirmeyi amaçlıyor. Özellikle hala Afrika’nın çeşitli bölgelerinde görülen insan hakları ihlallerine karşı da önlemler alıyor. Özellikle Kongo, Sierra Leone, Liberya, Sudan, Zimbabve ve Fildişi Sahili’nde rapor edilen birçok insan hakkı ihlali, birlik bünyesinde çözülmeye çalışılıyor.
En gelişmemiş ve yoksul kıtalardan biri
Doğal kaynaklar açısından dünyanın en zengin coğrafyalarından biri olmasına rağmen Afrika, dünyanın en gelişmemiş ve yoksul kıtalarından biri. Bunun bir diğer nedeni ise bölgede çok çeşitli hastalıkların ortaya çıkması, insan hakları ihlalleri, yönetimde yaşanan sorunlar, dış hükümetlerin çıkarcı yaklaşımları ve sık sık yaşanan askeri ve iç çatışmalardır. BM insan hakları raporlarına göre, tüm bu sorunların yaşandığı son 25 ülkenin tamamı Afrika kıtasından.
Küresel kıtlık
Kıtlık, eğitimsizlik, yetersiz beslenme, yetersiz su kaynaklarının yanı sıra sağlık koşulları, bölgede yaşayan insanları derin şekilde etkiliyor. 2008 yılının Ağustos ayında Dünya Bankası’nın yayınladığı rapora göre, küresel kıtlık sınırı olan günlük 1, 25 doların yüzde 80,5’i Sahra Altı Afrika’da görülüyor ve bölgenin çoğu günlük 2,50 doların altında kazanç sağlıyor.
380 milyon insan kıtlık riskiyle karşı karşıya
BM’nin 2005 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, kıtada yaklaşık 380 milyon insan kıtlık riskiyle karşı karşıya. 1973’ten 2003’e kadar geçen zamanda Sahra Altı Afrika’da yaşayan insanların ortalama günlük kazancı 70 centtir. Bu konudaki kimi raporlar, dış yatırımlardaki başarısızlıkların arttığını belirtse de bazı kaynaklar, bunların yerel idarede yaşanan başarısızlıklardan kaynaklandığını söylüyor.
2008 krizi
Ancak 1995’ten 2005’e kadar Afrika’nın ekonomik büyümesi ortalama yüzde 5’tir. Özellikle Angola, Sudan ve Ekvador gibi petrol kaynakları açısından zengin olan ülkeler hala daha yüksek büyüme oranları gösteriyor. Ayrıca kıta, dünya kobalt ve platin rezervlerinin yüzde 90’ına, altın rezervlerinin yüzde 50’sine, krom rezervlerinin yüzde 98’ine, tantelit rezervlerinin yüzde 70’ine, manganez rezervlerinin yüzde 64’üne ve uranyum rezervlerinin 3’te 2’sine sahip. Kongo ise cep telefonlarının yapımında kullanılan koltan mineralinin yüzde 70’ine ve ayrıca dünyanın elmas rezervlerinin yüzde 30’una sahip. Gine, dünyanın en büyük boksit ihracatçısıdır. Ancak bu kaynaklara rağmen Afrika’nın tarım ve üretimde olan niteliği ileriye doğru beklenen hızda büyümüyor. Ayrıca 2008’de yaşanan küresel ekonomik kriz de bölgenin gelişmesini engelliyor. Bu kriz sonrasında yaklaşık 100 milyon insan, açlıktan etkileniyor.
Afrika ülkeleri için çağrılar
Sonuç olarak bugün hala Sudan, Yemen, Etiyopya ve diğer birçok Afrika ülkesinde iç çatışmaların yanı sıra mevcut sorunlar devam ederken, BM ve benzeri uluslararası örgütler de, açlık, salgın, kıtlık ve kuraklık gibi sorunlara dair yaptıkları çağrılarla söz konusu krizlere karşı adım atılmasını istiyor.