'Kayyımlarla beraber kentlerde suç oranı arttı'
- 15:20 17 Ağustos 2022
- Güncel
DİYARBAKIR – “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” konulu panelde konuşan kadınlar, kayyım uygulamalarını “sömürge valiliği” olarak gördüklerini söyledi. Kadınlar, ayrıca kayyımların gelmesiyle beraber kendilerini güvende hissetmediklerini vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’nun Diyarbakır’da bulunan Amed Şehir Tiyatrosu'nda “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü Mukaddes Alataş’ın yaptığı panelde HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Amed Şehir Tiyatrosu’ndan Elvan Koçer, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM-BEL-SEN) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Nihal Yanık, Akdeniz Belediyesi eski Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, Kadının İnsan Hakları Derneği’nden Zelal Aymen, Rosa Kadın Derneği’nden Elif Ulaş Tirenç, SAMER’den Yüksel Genç konuşmacı olarak katıldı.
Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Rosa Kadın Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) Genel Başkanı Ayşe Yetmen, Diyarbakır Sanayi Ticaret Odası, Kadın Sanat Derneği, Rosa Kadın Derneği, Deva Partisi Kadın Kolları, gazeteci Ayşe Düzkan, ve çok sayıda kadının katıldığı panel verilen aranın ardından SAMER’den Yüksel Genç ve Amed Şehri Tiyatrosu’ndan Elvan Koçer’in konuşmasıyla devam etti.
Kayyım uygulamasını ‘sömürge valiliği’ benzetmesi
Kayyım uygulamasını ‘sömürge valiliği’ olarak değerlendiren Yüksel, kayyımların tarihte ilk olmadığının altını çizdi. Yüksel, “Osmanlı’nın son dönemlerinde her eyalette seçilen isimler olurdu. Vergilendirme yasalarındaki değişimlerle birlikte dışarıdan mutasarruf vali atama uygulaması başladı. Cumhuriyet sonrası tercihen tek ulus ya da ulus devlet formunun içerisinde oturtulan bir mekanizma olarak karşımıza çıkıyor. Yaşlarımızın el vereceği başka uygulamalar da oldu. Bunlar kayyımın önceki evreleri olarak karşımıza çıkıyor. Burada hiç bitmez OHAL. İkili hukuk sistemi, İstiklal Mahkemeleri uygulamalarıdır. Özel vali uygulamaları, süper vali uygulamalarına tanığız” diye konuştu.
‘Türkiye’de tek adam rejimi var’
Kayyım atamalarının bölgenin özel kimliğinden kaynaklı olduğunu söyleyen Yüksel, “Kayyım atamalarının bize farklı gelmesinin nedeni, 80’ler sonrası elde edilen kazanımların hedeflenmiş olmasıdır. 1800’lü yıllarda aşiret ve bölge eyalet sistemlerindeki hakimiyette, kısmen o zamana benziyor. Toplumsal, siyasal, ekonomik ve bölgesel olarak mücadele sonucu elde edilen haklar hedefleniyor. Kayyım uygulaması cumhuriyet tarihi boyunca bölgeye yönelik idari uygulamaların devamıdır. Türkiye’de tek adam rejimi var. Kayyım uygulamaları genelde iki nedeni oluyor. Biri otoriter rejimlerin olağan olarak başvurduğu bir pozisyon. Tasarrufunun rızayı tercih etmeksizin bir uygulamadır. İkincisi ise tüm sömürge kolonyal yapılarda, dahil oldukları yapılarda uyguladığından farklı bir şey değil. İki neden burası için işlevli” ifadelerini kullandı.
’43 kadın kurumu kapatıldı’
Kayyımlar döneminde kadınların kendilerini yalnız hissetmeye başladığını belirten Yüksel şunları söyledi: “Kayyım öncesi o kadar çok kadın kurumu vardı ki kendimizi hiç yalnız hissetmedik. Dışarıdaki kadınlar, evinde oturan kadınlar sıkıntı yaşadığında başvuracağı yerler vardı. Kayyımdan sonra en az 43 kadın kurumu kapatıldı. Bu oldukça mühim. 43 kadın kurumu, kadınların durduğu yerde, sokakta, evde kendisini güvende hissedebileceği bir yer olarak görülüyordu. Sahada çalışırken, son 7 yılda nelerin yıkıldığını görüyoruz. Kadınların yıkım sürecine girdiğini gördüm. Bu kez geçmişten farklı olarak daha mutsuz etmesinin nedeni, kadının birlikte var olma sürecini tanımasından kaynaklanıyordu. Kadınlar evlerinde o kadar mutsuz değildi, çünkü bir mücadele ağı yoktu. Ama şimdi çok mutsuzlar.”
‘Kayyımlar döneminde fuhuş arttı’
Kayyımlarla beraber toplumların çözülmeye çalışıldığını söyleyen Yüksel, “Buralarda toplumu çözmek, ilgili kurumsal çatıların yokluğunu yaratarak oluşturuluyor. Yalnızlaştırmanın yanında fuhuş ve uyuşturucu trafiğinin yayılmasına neden oldular. Şırnak’ta kentin dörtte biri ‘uyuşturucu kullanıyorum’ diyor. Bu açığa çıkan, açığa çıkmayan üzerinden bir şey söyleyemeyiz. Kayyımlı kentlerde uyuşturucu kullanımı bu kadar artarken, hukuki süreç de işlemiyor. Üstelik birçok yerde idari güvenlikçi personelin, ‘Bizim alanımıza girmiyor’ deniliyor. Eğitim kurumlarında ‘Biz karakollara giriyoruz ancak baştan salıyorlar’ deniliyor. Asayiş yapılarıyla destekli bir şekilde yürüyor. Fuhuş da keza o kadar arttı” dedi.
‘Diyarbakır uyuşturucu kullanımında yüzde 10’da’
Yüksel konuşmasına şu şekilde devam etti: “İnsanların kendi başının çaresine bakması daha derin hissedildiği ağların derinleştirildiğini gözlemiyoruz. Örgütsüzleştirerek, bir apolitik kuşağın önü açılıyor. Ne yazık ki kadın da çok fazla etkileniyor. Kadın intiharlarında, Diyarbakır’da son yıllarda artış gösteren ilk 3 kent arasında. Bir başka araştırmaya göre, Türkiye genelinde uyuşturucu kullanımında Diyarbakır’da yüzde 10. Kadınların uyuşturucuya nasıl eriştiğine dair, total yanıt tanıştıkları erkek vasıtasıyla yanıtı geliyor. Kadınların önemli bir kısmı ailesine söyleyemiyor. Üniformalı şiddetle karşı karşıya geliyoruz.
‘Kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor’
Kadınlar kendini Türkiye’de güvende hissetmiyor. Kısmen güvende hissedenler yüzde 3,8, güvende hissedenler yüzde 2,5. Bu sadece Türkiye ile ilgili değil. Kayyım kentinde yaşıyor kadınlar, dayanışma ağına erişemiyor. Diyarbakır’da kadınların yüzde 87’si kendini güvende hissetmiyor. Bu önemli. Kamu kurumlarında da kadınlar kendini güvende hissetmiyor. ‘Kendinizi en çok nerede hissediyorsunuz’ diye sorduk; yüzde 71’e yakını evde, aile içinde cevabı verdi. Aile içinde ne kadar güvende hissediyor kadınlar? Yüzde 22,5 evde kendini güvende hissediyor. Evdeki güvenlik pozisyonu da bu. Kadınlar evinde de güvende değil. Yalnızlaşma süreci hızlı gelişti. Kayyım atamaları Kürdistan’a 2016’dan sonra geldi. Kayyım atamalarından sonra OHAL ile ihraçlar oldu. İhraçlardan en çok nasibini alan yerlerin başında, kayyım belediyeleri oldu. İşten çıkarmalarda çok sayıda kadın işsizleştirildi. Kadınlar bu durumu aştı mı? Kadınlar çok ciddi travmalar yaşadı.”
‘Eşbaşkanlık bir ilktir’
Amed Şehir Tiyatrosu’ndan Elvan Koçer, kayyım atamalarının kültür sanat çalışmalarına etkilerine değindi. Elvan, kayyım atamalarıyla kadın kurumlarında olduğu gibi kültür sanat kurumlarının da kapatıldığını hatırlattı. Elvan, “Yerel yönetimlerde yasalarla belirlenen sorumlulukları vardır. Yaşadığımız süreçlere baktığımızda, Kürt siyaseti dilin, kültürün olduğu bir dönemde yönetime geldi. Asli görevi olan yol ve kaldırım çalışmalarından tutalım, şebeke suyuna ulaşmasına kadar varan sorunlar vardı. Daha elzem olan, bastırılmış coğrafya sorunu vardı. Eşbaşkanlık sistemi yerel yönetimlerde bir ilktir. Bu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde de bir ilke imza atmasına vesile oldu. DBB’de Eş Genel Sanat Yönetmenliği sistemi getirildi. Tiyatro programları da böyle yürütülüyordu” şeklinde konuştu.
‘Toplumsal sanatçı kimliğine dönüştü’
Kayyımların kültür sanat kurumlarını kapattığını ve asimilasyon politikalarına başvurduğunu kaydeden Elvan, devamında şunları söyledi: “O kurumlarda rant dışında bir şey yok. Çalışmaları yürüten sanatçılar kendi alternatifini kısa bir sürede oluşturdu ve kurumsallaştı. Amed Şehir Tiyatrosu bunun örneklerinden biridir. Aram Tigran Kent Konservatuarı Ma Music ile alternatifini oluşturdu. Şimdi neden kadınlar direnen, ısrar edendir. Yıllarca kadın özgürlük mücadelesi verdik, birçok kazanım elde ettik, bununla birlikte birçok bedel ödedik. Toplumsal kimlik mücadelesi verdik. Sanatçı kimlik mücadelesi, yerel yönetimlerle toplumsal bir sanatçı kimliğine dönüştü. Özellikle son 40 yılda kadın mücadelesi erkekliği yola getirirken, dünyaya da örnek oldu. Bu potansiyel yerel yönetimler olsa da iradenin asıl sahibi Kürt kadınıdır. Direniş kültürünün temsilcileri biz kadınların, güncel siyasetin çok ötesinde toplumsal gerçekliğimiz var. Bizi geleceğe taşıyacak olan kadınların kararlı duruşudur. Bu potansiyel Kürt kadınında yeteri kadar vardır.”
Konuşmaların ardından söz alan katılımcıların, öneri ve eleştirilerinin ardından panel son buldu.