Ayşe Acar Başaran: Eşbaşkanlık sistemi dünya kadınlarına armağandır

  • 10:39 17 Ağustos 2022
  • Güncel
DİYARBAKIR - Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” panelinde konuşan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Kadınların ortak mirası aynı zamanda dünya kadınlarına bir armağandır Eşbaşkanlık sistemi. Eşit temsiliyetin yerel yönetimlerde uygulanması bir ilk oldu” dedi.
 
Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu tarafından Amed Şehir Tiyatrosu'nda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran'ın katılımıyla “Kayyımın kadın alanındaki tahribatları ve ortak mücadele hattını oluşturma” paneli düzenledi. 
 
Moderatörlüğünü Mukaddes Alataş’ın yaptığı panelde HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Amed Şehir Tiyatrosu’ndan Elvan Koçer, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM-BEL-SEN) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Nihal Yanık, Akdeniz Belediyesi önceki dönem Belediye Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, Kadının İnsan Hakları Derneği’nden Zelal Aymen, Rosa Kadın Derneği’nden Elif Ulaş Tirenç, Samer’den Yüksel Genç konuşmacı olarak katıldı.
 
‘Kadınlara armağan eşbaşkanlık sistemi’
 
Panel’in açılış konuşmasını yapan Ayşe Acar Başaran, kayyım atanan belediyelerde rant ve pervasızlığın nasıl bir şekilde ortaya çıktığını gördüklerini söyledi. Kayyımdan önce belediyelerine kadın bakış açısı kazandırdıklarını kaydeden Ayşe, “Amed’de belediyenin hizmet binasında yapılan değişiklikleri ve rantı hep beraber gördük. Belediyelerin karakola çevrildiğini gördük. Belediyeler sadece yol yapan ve su taşıyan yerler değildir. Belediyeler iktidarın en büyük bir şekilde kendilerini hissettiren alanlardan olduğunu biliyoruz. 1999’da ilk defa belediyelerde kadın perspektifiyle adımlar attık. 2014 seçimlerinde Eşbaşkanlık ile demokrasi belediyelerde oturdu. Kadınların ortak mirası aynı zamanda dünya kadınlarına bir armağandır eşbaşkanlık sistemi. Eşit temsiliyetin yerel yönetimlerde uygulanması bir ilk oldu” dedi.
 
‘Eşbaşkanlık sistemini uygulayan parti olduk’
 
Yerel yönetimler arasında ilk defa eşbaşkanlık sistemi uygulayan parti olduklarını söyleyen Ayşe, “Kadın kurumlarından alo şiddet hatlarına, kadın daire başkanlıklarından kadın sığınma evlerine. Kayyım ilk atandığı gibi kadın kurularına saldırı gerçekleştirdi. İçişleri Bakanlığı paylaşımı ile bunu net bir şekilde ortaya koydu. Biliyoruz ki nasıl ki merkezde AKP-MHP ittifakı erkek egemen bir zihniyet ile kendisini yönetiyorsa, kayyım politikası ile bu yerel de yaşatmaya çalıştı. Bizim halkçı belediyecilik anlayışımızı ters yüz etme durumu oldu. Kayyımların atandığı 2016 yılından sonra kadın kurumların hedef alınması da bu durumun bir parçası oldu” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadın kurumları hedef alınıyordu’
 
“Kadınlar daha önce şiddete uğradıklar zaman başvurdukları yerler her zaman yerelde bulunan kadın kurumlarıydı. Devlet kurumlarına pek başvurular yapılmıyordu” diyen Ayşe, “Çünkü kadınlar devlet kurumlarında farklı şiddet biçimlerine maruz kalıyorlardı. Kadınlar belediyenin bünyesinde kurulan kadın kurumlarına daha çok güveni vardı. Örneğin Rosa kadın derneği hedef alınıyor. Kayyım kurduğu evlilik okulları ile birlikte kadını daha çok eve kapatma durumu oluyor. Bu okullarda erkeklere baş eğen iktidarı eleştirmeyen bir kadın profili oluşturmaya çalışıyorlar. Kayyımlar kadınların iradesini yok etme üzerinden kendisini konumlandırmaya çalışıyor. Bizler belediyelerimizde kadınların iradeleşmesini sağlayan politikalar yaratmaya çalıştık, ancak şuan var olan duruma baktığımız zaman bunun yıkıldığını görüyoruz” diye konuştu.
 
Kadının kendini yönetme, kendi gücü ile çalışma yürütmeyi hedefledikleri kaydeden Ayşe, devamında şunları söyledi: “Kadın iradesi hedef alınmaya başlandı, bizlerde kadının iradesinin tekrardan nasıl ortaya çıkarabiliriz. Bunun üzerine çalışma ve tartışmalar yürüttük. Bizler bu çerçevede önümüzdeki süreçlerde yol haritası çıkarmayı hedefliyoruz. Bu kazanımlarımızı nasıl geliştirebiliriz, bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Belediyelere kayyım atandıktan sonra  belediyelerin borç batağına sürüklendiğini biliyoruz. Ancak bununla beraber hala çalışmalarına devam eden Silopi ve  Balveren  gibi belediyelerimiz hala çalışmalarına  devam etmektedir. Sadece kendi belediyelerimizde değil diğer belediyelerde de kadının varlığını kabul edebilecek yönetimlerin varlığına duyarlı hale getiren ve teşvik eden bir yerde duruyoruz. Bu dönüşümü nasıl sağlayabiliriz.”
 
 ‘Büyük bir kazanım elde ettik’
 
Kadın mücadelesi önünde saygı ile eğildiğini ifade eden önceki dönem Mersin Akdeniz Belediye Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, yerel yönetimlerin toplumda sadece belediye olarak kavrandığını ancak yerel yönetim orada bulunan halkın demokratik bir şekilde yönetilmesi anlamına geldiğini kaydetti. Yüksel, “Kürt kadın belediyeciliğinin çok güçlü bir hikayesi var. Bu hikayemiz HEP’in kurulmasıyla başladı. Bizler önceki tüm siyasal hareketlerin içerisinde kurumlaşma ile başlayan bir hikayemiz var. Kürt siyasal hareketi kadınların siyasette yer almasının başlangıcını oluşturdu.Eşit temsiliyet daha sonra fermuar sistemi ile devam etti ve Eşbaşkanlık sistemi ile taçlandırılarak büyük bir kazanım elde edildi” dedi.
 
‘Kadınlar mücadele alanında her zaman var’
 
Kadınların mücadele alanlarında her zaman var olduğunun altını çizen Yüksel, “Sistemimizi Ortadoğu’yu sarsacak bir güçle, Eşbaşkanlıkla taçlandırdık. 2014’te BDP döneminde Eşbaşkanlık sistemine geçildi. Siyasal partide demokratikleşme paketinde kabul edilmişti. Fakat yerel yönetim alanına geldiğimizde, özgürlük idealimizle seçildik. Yüksek oylarla mücadeleye başladık, halka hizmet etmeye başladık. Belediye Eşbaşkanlarımız örnek olacak birçok çalışma yürüttü. Kadına, halka sorarak çalışmalar yürüttük. Yerel yönetimler nasıl bir çalışma yürütüyorsa, kadına sorarak yürüttü. Seçimlerde kadınlara sorarak projeler hazırladık. Kadınlar toplumsal olanı istiyordu. Klasik belediyecilik değil, sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetlerle tarihe geçtik. Kürt kadınlar için gurur meselesidir” diye konuştu.   
 
‘Doğayı savunuyoruz’
 
Kadın özgürlükçü, ekolojik ve demokratik paradigmayla yola çıktıklarını ve bu minvalde çalışma yürüttüklerini kaydeden Yüksel, “Biz doğayı savunuyoruz, tahrip edemeyiz. Sistemin tahribatlarını ortadan kaldıracak bir mücadeleyi esas aldık. Kadının özgürlük mücadelesini büyüten, şiddetle mücadele eden bir anlayışla çalışmalar yürüttük. Belediyelerde toplumsal cinsiyete duyarlı hizmetler başlattık. Kadın müdürlükleri oluşturduk. Kürt kadın belediyeciliği güçlü bir örnek oldu” ifadelerini kullandı. 
 
 ‘Esaslı bir yola ihtiyaç var’
 
 Kadınların aynı zamanda demokratikleşme mücadelesi de yürüttüğünü ve gelecek kadınlara miras bıraktıklarını kaydeden Yüksel, ancak sistemin buna da müdahale ettiğini söyledi. Yüksel, “Sistem, ideolojik bir saldırı gerçekleştirdi. Bırakacağımız güçlü mirasa, halka, kadın mücadelesine müdahale etti. Bizim de ideolojik olarak güçlü bir direnişimiz oldu. Türkiye feminist hareketi, kayyımlar geldiğinde bize ne kadar sahip çıktı? Birbirimize soralım. Kuşkusuz mücadelemiz, yolumuz devam edecek ancak bundan sonra yol alırken, bu ortaklıklarımızı birlikte nasıl yürüteceğimizi tartışmak gerekiyor. Yatay, iktidarsız mücadele esaslı bir yola ihtiyaç var” diye ekledi.
 
‘Belediye Eşbaşkanlığı dünyada tek örnek’
 
Eşbaşkanlık sisteminin iktidar tarafından suç olarak gösterildiğini sözlerine ekleyen Yüksel, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Belediye Eşbaşkanlığı dünyada tek örnek. Avrupa’ya gittiğimizde, ilk olduğunu gördüler. Bunun çok önemli, değerli, güçlendirilmesi gerektiği söylendi. 3 kişi ile başlayan hikayemiz, eşitlikle devam ediyor. Kadın-erkek eşit komisyonlar kuruldu. Erkekler gördü; kadınlar olmadan bu iş yürümez. Sistem bu siyasal ideolojiye müdahale etti. Bu müdahale devam ediyor. Kadınlar bu saldırıları püskürtebilir. Ortaklaşmamız gerekiyor.”
 
Panel konuşmalar ile devam ediyor.