Afganistanlı Wahida Amiri: Hükümetler umurumuzda değil halklar sesimizi duysun
- 09:05 15 Ağustos 2022
- Dünya
Öznur Değer
HABER MERKEZİ - Taliban’ın Afganistan’ı yeniden ele geçirmesi üzerine kadınların yaşadıklarını anlatan Afgan aktivist Wahida Amiri, “Biz Afgan kadınları Taliban hükümetini tanımıyoruz ve ondan bir şey istemiyoruz. Artık hükümetlerin bizi duyması umurumuzda değil. Aksine, dünya insanlarının sesimizi duymasını istiyoruz” diyor.
ABD ile Taliban arasında 29 Şubat 2020'de Katar'ın başkenti Doha'da imzalanan “Barış Anlaşması”nın ardından geçtiğimiz yıl ABD’nin askerlerini Afganistan’dan çekmesi sonucunda Taliban 20 yılın ardından Afganistan’ı yeniden ele geçirdi. 15 Ağustos’ta Taliban’ın başkent Kabil’e girmesinin ardından ülke resmi olarak Taliban tarafından yeniden yönetilmeye başlandı.
20 yıl önceki hukuksuzluk ve insanlık dışı işkence yöntemlerini aratmayan Taliban, ilk olarak kadınları hedef aldı. Kadınların tüm kazanımlarını ellerinden alan Taliban, burka giymeyi zorunlu kıldı ve kadınların yanlarında bir erkek akrabaları olmadan tek başına dışarı çıkmalarını yasakladı. Yanı sıra kadınları istihdamdan da uzaklaştıran Taliban, kendisine karşı çıkan kadınlara işkence uyguladı, tutukladı, gözaltına aldı ve katletti. Taliban’ın ilk olarak kadın kazanımlarını hedef almasına ilişkin tepkilerini sokakta dile getiren kadınlar bir yıldır mücadelelerini sürdürüyor.
Afganistanlı kadınların bir yıllık mücadelelerini aktivist Wahida Amiri ile konuştuk.
“Afganistan halkı bir yıldır Taliban tarafından acı çekiyor. Bu bir yılda birçok insan yoksulluk, sefalet ve açlığa düştü. Birçoğu topraklarından zorla göç ettirildi. Şu anda, otoriter ve totaliter bir hükümet Afganistan'ı yönetiyor.”
*Taliban’ın 20 yılın ardından Afganistan’ı yeniden ele geçirmesinin ardından bir yıl geçti. Öncelikle bu bir yıllık süre zarfında neler yaşandı?
Afganistan'da Taliban'ın kara ve kirli hükümetinin iktidara gelmesinden bu yana bir yıl geçti. Afganistan halkı bir yıldır Taliban tarafından acı çekiyor. Bu bir yılda birçok insan yoksulluk, sefalet ve açlığa düştü. Birçoğu topraklarından zorla göç ettirildi. Günümüz Afganistan'ında hak, hukuk diye bir şey yok. Afganistan halkının kafası bu bir yılda karıştı. Birçok kişi Taliban'ın baskısına boyun eğdi. Özellikle önceki hükümet döneminde devlet memuru olan insanlar işlerini kaybetti. Ayrıca, Taliban tarafından gözaltına alınmakta ve işkence görmektedirler. Özellikle eski hükümet döneminde Afganistan Savunma Bakanlığı'nda çalışanlar veya İçişleri Bakanlığı'nda güvenlik güçlerinde görev yapanlar şiddete maruz kalıyor. Taliban onları tutuklayıp hapishanelerde sorguya çekiyor ve işkence yapıyor. Milyonlarca Afgan'ın topraklarından sürülerek başka ülkelere gittiğine tanık oluyoruz. Şu anda, otoriter ve totaliter bir hükümet Afganistan'ı yönetiyor. 21’nci yüzyılda değil, 12’nci yüzyılda ya da 15’nci yüzyıldaymışız gibi uygulamalarla karşı karşıyayız. Bu hükümetin yapısında eğitimden söz edilmiyor.
“Taliban'ın gelişinin üzerinden iki gün bile geçmeden Afgan kadınları Taliban'ı protesto etmeye ve adalet talep etmeye başladılar. Razia Barakzai, Taliban hükümetini protesto eden ilk kadının adı. Taliban kadınları dağıtmak için havadan ateş ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Kadınları dövdüler. Ancak Afganistan 20 yıl önceki haline dönmesin diye kadınlar yine de sokaklara döküldü ve protesto etti.”
*Taliban ilk olarak kadınları hedef aldı. Bunun karşısında kadınlar ne yaptı? Geçen bir yılda kadınlar açısından neler değişti?
Afganistan'da Taliban'a karşı seslerini yükselten kadınlar oldu. Taliban'ın gelişinin üzerinden iki gün bile geçmeden Afgan kadınları kendiliğinden hareketlerle Taliban'ı protesto etmeye ve adalet talep etmeye başladılar. Razia Barakzai, Taliban hükümetini protesto eden ilk kadının adı. Ardından diğer kadınlar da sokaklara dökülerek protesto seslerini yükseltti. Bu kadınlar seslerini dünyaya duyurmak istediler. Belki uluslararası toplumun baskısı, Taliban'ın totaliter hükümetinin kadınlara ve Afganistan halkına yönelik baskısını azaltacak ve kız çocuklarının okumasına izin verilecekti. Protestoların ilk günlerinde çok sayıda kadın grubu sokakta Taliban'ı protesto etti. Taliban kadınları dağıtmak için havadan ateş ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Kadınları dövdüler. Ancak Afganistan 20 yıl önceki haline dönmesin diye kadınlar yine de sokaklara döküldü ve protesto etti. Ama ne yazık ki, zaman geçtikçe Taliban baskılarını artırdı ve sokaklara çıkıp protesto edemedik. Son sekiz ayda baskılar çok arttı ve sosyal ve protesto faaliyetlerimize büyük güçlükle devam edebiliyoruz. Çünkü Taliban protestocu kadınları tutuklamaya ve hapsetmeye başladı.
“Kadınlar, okuma, çalışma ve siyasi katılım hakkına sahipti. ‘Yaşama’ hakları vardı. Önceki hükümet döneminde Kadın İşleri Bakanlığımız vardı. Ancak Taliban bu bakanlığı feshetti ve onu ‘İyiliği Ezberlemek ve Kötüyü Nehyetmek’ nezaretine dönüştürdü. Kadınlar sadece erkeklerle evlenmek ve onları doğurmak için doğmamışlardır. Biz Afgan kadınları Taliban hükümetini tanımıyoruz ve ondan bir şey istemiyoruz.”
*Kadınların Taliban zulmüne karşı sokakları kullandığını ifade ettiniz. Kadınlar sokakta neyi talep etti? Ne tür haklarınızı geri almak için mücadele yürüttünüz?
Afganistan Cumhuriyeti hükümetinde kadınlar, okuma, çalışma ve siyasi katılım hakkına sahipti. En sevdikleri alanda eğitim alma hakları vardı. İstedikleri kitabı okuma hakları vardı. Kapak türlerini seçme hakları vardı. ‘Yaşama’ hakları vardı. Bu hükümete birçok eleştirinin geldiği doğrudur, ancak o hükümet kadınlara siyasi katılım ve sosyal aktivite hakkı verdi. Kadınlar herhangi bir işi seçebilirler. Ancak Taliban iktidara geldiğinde yaptığı ilk şey, kadınların sosyal ve politik faaliyetlerine karşı olduklarını ilan etmek oldu. Önceki hükümet döneminde Kadın İşleri Bakanlığımız vardı. Ancak Taliban bu bakanlığı feshetti ve onu ‘İyiliği Ezberlemek ve Kötüyü Nehyetmek’ nezaretine dönüştürdü. Artık hiçbir kadının bu bakanlığa ayak basmaya hakkı yok. Afgan kadınlar, insan hakları kurumlarından, uluslararası kuruluşlardan ve insan hakları konusunda sürekli nefes alan dünyadan, Taliban'a kadın Taliban'ı ‘insan’ olarak tanıması için baskı yapmalarını talep etti. Afganistan'a kadınları insan olarak tanıması için baskı yapılmalı. Çünkü kadınlar sadece erkeklerle evlenmek ve onları doğurmak için doğmamışlardır.
Biz Afgan kadınları uluslararası toplumdan haklarımızı talep ettik. Çünkü biz Afgan kadınları Taliban hükümetini tanımıyoruz ve ondan bir şey istemiyoruz. Taliban Afganistan'a hizmet etmek için çalışmaya gelmedi. Taliban, Afganistan'ın büyümesi ve gelişmesi için gelmedi. Taliban'ın net bir tanımı var; Taliban, kadınları ‘yetersiz yaratıklar’ olarak kabul ediyor. Bu hükümet bir halk hükümeti değildir, ancak dini savunduğunu iddia ederek iktidarın zirvesinde olmak için Peştun köklerinden gelmiştir. Bütün bu yaygara güçle ilgili. Taliban'ın başka bir tanımı yok. Afgan kadınları haklarını arıyor. Bu bir yıl boyunca Afgan kadınları eğitimden mahrum bırakıldı. Artık işe geri dönemezler. Ancak Afganistan'daki tiranlık o kadar şiddetli ki, Afganistan halkı sesini bile yükseltemiyor. Afganistan'da genel bir boğulma var. Yaygın bir sansür var, ifade özgürlüğü diye bir şey yok.. Bir düşünün Afganistan'ın Kabil gibi büyük şehirlerindeki kadınların durumu böyleyken, Afganistan'ın ücra köylerindeki kadınların durumu nasıl olabilir?
“Yabancı medya ve insan hakları örgütleri Afgan kadınlarının durumuna çok büyük tepki gösterdi. Ancak tüm bu tepkiler sözde kalmış ve etki düzeyine ulaşmamıştır. Dünyanın Afgan kadınlarının durumuna sessiz kaldığı söylenebilir. Birleşmiş Milletler (BM) tarafsız bir kurum olarak Taliban'ın Afgan halkına yaptığı baskılara sessiz kalmamalıdır. Artık hükümetlerin bizi duyması umurumuzda değil. Aksine, dünya insanlarının sesimizi duymasını istiyoruz.”
*Kadınlar bir yıldır Taliban şiddetine karşı mücadele içerisinde. Sizce mücadeleniz dünya kamuoyunda yeterince duyuldu mu? Dünya kamuoyundan bu anlamda yeterince ilgi görebildiniz mi?
Öncelikle yabancı medya ve insan hakları örgütleri Afgan kadınlarının durumuna çok büyük tepki gösterdi. Ancak tüm bu tepkiler sözde kalmış ve etki düzeyine ulaşmamıştır. Yani herhangi bir grup veya kurumdan ciddi bir hareket görmedik. Tarih bile Taliban'ın kadınlara yönelik eylemlerinden utanıyor. Ancak bizi umutlu ve mutlu eden bir şey var ki o da, şu ana kadar hiçbir ülkenin Taliban'ı tanımamış olmasıdır. Hiçbir yabancı gücün Taliban hükümetini tanımaya cesaret edememesinin Afgan kadınlarının sesi olduğu sonucuna varıyoruz. Ve dünya bunu görüyor. Bu dönemde insan hakları kurumları ve uluslararası kuruluşlar tarafından Afgan kadının durumunun nasıl olduğunu gösteren bazı raporlar ve araştırma sonuçları yayınlandı. Afgan kadınlarının ne tür tacizlere uğradığını araştırdılar. Protestolar nedeniyle “kaç Afgan kadın sokağa döküldü ve kaçı tutuklandı” şeklinde. Ancak pratik düzeyde, uluslararası örgütler tarafından, kız okulları açması için Taliban hükümetine ciddi bir baskı uygulanmadı; yoksa kadınların durumu iyileşir. Yani dünyanın Afgan kadınlarının durumuna sessiz kaldığı söylenebilir. Birleşmiş Milletler tarafsız bir kurum olarak Taliban'ın Afgan halkına yaptığı baskılara sessiz kalmamalıdır. Ne yazık ki, uluslararası toplum tarafından Afgan kadınları için pratik bir çalışma yapılmamıştır. Tüm bu zorluklara rağmen biz Afgan kadınları hala kapalı alanlarda protestomuzun şeklini değiştirerek, yüzümüzü kapatarak ve kimliğimizi gizleyerek protestomuzu ifade etmeye çalışıyoruz. Amacımız sesimizi dünya kamuoyuna duyurmak. Biz Afgan kadınları, hükümetlerin ve güçlerin çıkarları için birbirini desteklemekten vazgeçmediği sonucuna vardık. Bu nedenle biz Afgan kadınları sesimizi dünya insanlarına iletmek istiyoruz. Artık hükümetlerin bizi duyması umurumuzda değil. Aksine, dünya insanlarının sesimizi duymasını istiyoruz. Siz medya olarak sesimizi duyun ve insanların kulağına götürün. Doğu halkı olarak Türkiye halklarının sesimizi duymasını istiyoruz. Biz Afgan kadınları, kız okullarının kapılarını açmamız için insanlardan yardım istiyoruz. Tüm dünya insanlarından bu konuda bize yardım etmelerini istiyoruz.
“Bütün hayallerimizi bizden aldılar. Her şeyi kaybetmiştik. Biz kadınlar köle olmuştuk. Ömür boyu hapis cezası olan bir mâhkum gibi evlere hapsedildik. Bütün umudumu kaybetmiştim. Ben bir kadındım, evlenmek istemeyen ‘bekar’ bir kadındım.”
*Taliban’a karşı mücadele yürüten çok sayıda kadın işkenceye uğradı, tutuklandı. Siz de Taliban baskısını yaşayan kadınlar arasındasınız. Neler yaşadınız?
Ortak talepleri gerçekleştirmek için birlikte protesto eden birkaç Afgan kadın savaşçı grubuyduk. Grubumuzun adı ‘Afganistan'da Kendiliğinden Savaşan Kadınlar’ ve arkadaşım Zahra Mohammadi’nin içinde bulunduğu bir diğer grubun adı ‘Afganistan Birliği’ idi. Çok zor koşullar vardı ve hala var. Militan grupların ve aktif kadınların kimliğinin ortaya çıkmaması için kadınlar farklı ve paralel gruplarda farklı isimlerle protesto etmeye başladılar. İlk başta Tamna Zaryab'ı tutukladılar. Tamna'nın tutuklanmasından sonra çok korktum. Çoğu zaman saklandığım yeri buldular ve bir yerden bir yere koştum. Bazen bir gece bir yerde, ertesi gece başka bir yerdeydim. Ondan sonra Zahra Mohammadi'yi tutukladılar ve çok korktuk. Bir anda toplumdaki tüm haklarımızı kaybettiğimizi düşündük. Ne eğitim hakkımız ne de çalışma hakkımız vardı. Bütün hayallerimizi bizden aldılar. Her şeyi kaybetmiştik. Biz kadınlar köle olmuştuk. Ömür boyu hapis cezası olan bir mâhkum gibi evlere hapsedildik. Bu şekilde hayatımızı devam ettirmek için mücadele etmek zorunda kaldık.
Zahra Mohammadi'nin tutuklanmasından sonra hepimiz gerçekten dehşete düştük. Bütün umudumu kaybetmiştim. Ben bir kadındım, evlenmek istemeyen ‘bekar’ bir kadındım. Şimdi çalışmaya, tek başına dışarı çıkmaya, aktivite yapmaya hakkım bile yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bana ne olacağını bilmiyordum. Taliban'ın protesto eden kadınlara ne yapmak istediğini bilmiyordum. Bir süre evden eve kaçaktım, Taliban'dan kaçıyordum. Yabancı bir ülkeye vize alıp ülkeden kaçmak istiyordum. Ancak bunu başaramadım. 11 Şubat 2022 Cumartesi günü, saklandığım eve girip beni tutukladıklarında saat 19.00'du. Tutuklananların sayısı çok fazlaydı. Hepimiz çok korkmuştuk. Yaklaşık 40 kişiydik. İçimizde kadınların yanı sıra erkekler, yaşlılar ve çocuklar da vardı. Bu insanlar kadın aktivistlerin aile üyeleriydi. Gözaltında tutulduğumuz yerde çok gürültü olduğunu hatırlıyorum. Korkuyla çığlık attık. Bazıları ağlıyordu.
“Ellerime dokunduğunu düşününce hala çok kötü hissediyorum. Bu sahne benim için çok acı vericiydi. Umutsuzluğun zirvesindeydim ve kendimi boşlukta hissediyordum. Bağırdılar ve bize ‘fahişe’ dediler. Bizi izlemekten ve korkutmaktan dört kadın ajan sorumluydu. İçişleri Bakanlığı çalışanlarıydı. Taliban bu kadınları, kadınların da Taliban hükümetinde çalışabileceğini göstermek için işe almıştı.”
*Daha sonra ne oldu? Taliban askerleri ne yaptı size?
40 kişiyi gözaltına aldıktan sonra cep telefonlarımızı elimizden aldılar. Onlara telefonumu vermek istemedim. Bizi tutuklamaya gelen Taliban ajanları çok büyük insanlardı. İçlerinden biri telefonumu zorla almak istedi. Beni öldürmekle tehdit ederek adımın ne olduğunu sordu? ‘Adım Wahida Amiri’ dedim. Taliban ajanı dedi ki; ‘Sen pis ve aptal bir kadınsın ve Amerika'nın paralı askerisin. Sen safsın. Aylardır seni arıyoruz. Sen bizim ciğerimize ateş düşüren bir kadınsın. Sonunda seni tutuklamayı başardık.’ Hareket etmeme bile izin vermeden telefonumu şiddetle aldı. Ellerime dokunduğunu düşününce hala çok kötü hissediyorum. Bu sahne benim için çok acı vericiydi. Umutsuzluğun zirvesindeydim ve kendimi boşlukta hissediyordum. Bağırdılar ve bize ‘fahişe’ dediler. Biz ‘Fakir ailelerden geldiğimiz doğrudur ama namuslu kadınlarız. Okuduk, çalıştık ve utangaç doğulu bir kadın gibi asla onursuz bir şey yapmadık. Bize fahişe demeye hakkınız yok’ dedik. Bizi Afgan İçişleri Bakanlığı binasına götürdüler ve anaokulu bölümüne hapsettiler. Yani bizi alıkoyabilecekleri başka bir yerleri yoktu. Ondan sonra davranışları biraz düzeldi. Üstümüze çok vahşi kadınları koymuşlardı. Bizi izlemekten ve korkutmaktan dört kadın ajan sorumluydu. İçişleri Bakanlığı çalışanlarıydı. Taliban bu kadınları, kadınların da Taliban hükümetinde çalışabileceğini göstermek için işe almıştı. Ama onların işi neydi? Kadınlara karşı şiddet. Bu kadınların yapacak başka bir şeyi yoktu. Ondan sonra, Taliban ajanları bana, bizi bir ayda 5 kez tutuklamaya çalıştığını sorgulamalar sırasında söyledi. Aslında bizi daha önce gözaltına alabileceklerini anladım ama tutuklanmamızı diğer insanları korkutmak için bir gösteri hamlesi olarak kullanmak istediler. Afgan kadınlarının protestolarının haklarını kaybetmekten değil, Amerika'nın paralı askerleri olduğunu göstermek istediler ve bu nedenle protesto yapıyorlar.
“Üzerimizde çok baskı oluşturuyorlar. Evimizin tapusunu aldılar ve kardeşimden, ‘kız kardeşinizin artık protesto hakkı kalmadı ve siyasi faaliyette bulunursa evinizi sizden alacağız ve sizi tutuklayacağız’ diye yazılı taahhüt aldılar.”
*Tutuklandıktan sonra cezaevinde neler yaşadınız ve kaçmayı nasıl başardınız?
Tutuklandıktan sonra 19 gün cezaevinde kaldık. Çok zor günler geçti. Psikolojik olarak üzerimizde çok baskı kuruyorlar. Uzun ve çok kişili sorgulamalarla üzerimizde çok baskı oluşturuyorlar. Evimizin tapusunu aldılar ve kardeşimden, ‘kız kardeşinizin artık protesto hakkı kalmadı ve siyasi faaliyette bulunursa evinizi sizden alacağız ve sizi tutuklayacağız’ diye yazılı taahhüt aldılar. Ondan sonra iki ay Afganistan'da yaşadım ve ondan sonra kaçmayı başardım ve Pakistan'a geldim.
“Afgan Kadın Savaşçıların Kendiliğinden Hareketi’ geçen yıl 17 Ağustos'ta 4 kadın aktivistin katılımıyla başladı. Bu hareketin amacı, kadınları ve tüm Afganistan halkını sokağa çıkmaları ve haklarını talep etmeleri konusunda bilgilendirmekti. Bu hareket Afganistan'da çok etkili oldu. Oluşan her grup bizim için yeni bir umut penceresiydi.”
*Taliban’a karşı ‘Afganistanlı Kadınların Kendiliğinden Hareketi’ adı altında birleşerek faaliyetlerde bulunmaya başladınız. Bu oluşum hakkında bilgi verir misiniz? Nasıl oluştu ve şu anda ne tür faaliyetleriniz var?
‘Afgan Kadın Savaşçıların Kendiliğinden Hareketi’ geçen yıl 17 Ağustos'ta 4 kadın aktivistin katılımıyla başladı. Bu hareketin amacı, kadınları ve tüm Afganistan halkını sokağa çıkmaları ve haklarını talep etmeleri konusunda bilgilendirmekti. Bu hareket Afganistan'da çok etkili oldu. Çünkü bizim hareketimizin örneğini takip ederek daha birçok grup oluşturuldu ve çalışmaya başladı. Oluşan her grup bizim için yeni bir umut penceresiydi. Hareketimizle ortak hedefleri olduğu için mutluyduk. Farklı isimlerle gruplar da olsak işlevimiz aynıydı. Kendilerini istedikleri adla tanıtsınlar, hepsinin arzusu aynı. Sokak üzerindeki baskılar yoğunlaşıp sokak semptomlarıyla baş edemeyince evlerde faaliyetlerimize devam ettik. Bu etkinliklerden biri de okuma grupları oluşturmaktı. Evlerde ve kapalı alanlarda protesto ettiğimiz için dünya protestomuzun ciddi olmadığını düşünmesin. Afgan kadınlarının mücadelesi çok ciddi. Başka yolumuz yok. Başka bir şey yapamayız. Bu şekilde protestolarımıza devam ediyoruz. Amacımız, farklı protesto grupları oluşturulabilmesi için toplumu bilinçlendirmekti. Neyse ki bu hedefe ulaştık. Sokaklardaki protestolarımız Taliban hükümeti tarafından bastırılmamış olsaydı, bu protestolar çok daha şiddetli olurdu. Taliban hükümetine karşı durabilecek ve devrilmesine neden olabilecek ülke çapında bir hareket haline gelecekti. Ama ne yazık ki Taliban hükümeti tarafından acımasızca ezildik. Tarih, güçlerin hayatta kalabilmek için insanları devirmek için nasıl acımasız eylemlerde bulunduğunu göstermiştir. Taliban hapishanesinde hapsedilmek kolay bir şey değil. Taliban tarafından hapsedilen herkes ne tür zorluklardan bahsettiğimi bilir. Fiziksel olarak işkence görmedik ama zihinsel olarak işkence gördük ve aşağılandık.
“Şu anda çok sayıda Afgan kadın tüm şehirlerde protesto ediyor, ancak kendilerini korumak için kimliklerini saklıyorlar. Bu nedenle tam olarak kaç tane olduğunu söylemek mümkün değil. Çok sayıdalar ve Afganistan'ın her yerine dağılmış durumdalar.”
*Bu gruptaki ve diğer gruplardaki kadın savaşçı sayısı nedir? Kaç kadın Taliban’a karşı mücadele yürütüyor?
Şu anda çok sayıda Afgan kadın tüm şehirlerde protesto ediyor, ancak kendilerini korumak için kimliklerini saklıyorlar. Bu nedenle tam olarak sayılarını söylemek mümkün değil. Çok sayıdalar ve Afganistan'ın her yerine dağılmış durumdalar. Biz çok fazlayız. Bazı Afgan kadınlar Kabil'de, bazıları Mezar-ı Şerif'te, bazıları Panjshir'de, bazıları Kandahar'da. Ayrıca başka ülkelere göç ettirilen bu kadınların büyük bir kısmı Pakistan, İran, Türkiye ve Norveç gibi Avrupa ülkelerinde bulunmaktadır. Pes etmeyeceğiz.
“Artık hükümetlerden yardım istemediğimizi ve sadece dünya insanlarının sesimizi duymasını ve bize yardım etmesini istediğimizi bu kampanyamızda duyurduk. Ağustos ayının başından itibaren kapalı mekânlarda gizli kimliklerle eylemlerimizin sayısını artırma kararı aldık. Biz Afgan kadınları Taliban'a karşı savaşmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
*Eylem ve etkinliklerinizden kısaca bahseder misiniz? ‘Afganistan için Adalet’ kampanyası ile esas talebiniz nedir?
Başlattığımız her protesto programında birbirimize eşlik ediyoruz. Örneğin, son ‘Afganistan için Adalet’ kampanyasında, dünyanın her yerindeki bu kadınlar seslerini dünya insanlarına duyurmak için el ele verdiler. Artık hükümetlerden yardım istemediğimizi ve sadece dünya insanlarının sesimizi duymasını ve bize yardım etmesini istediğimizi bu kampanyamızda duyurduk. Dünya halklarından yardım istiyoruz, bu yüzden Afgan erkeklerini, Taliban'ın birinci yıl dönümünde kadınlarımızın yanında olmaya çağırdık. Neyse ki Afganistanlı erkekler bu hareketi memnuniyetle karşıladılar ve Afganistanlı kadınların yanında yer aldılar. Bundan sonra, Afgan kadınlarının gelip Taliban'ın suçlarıyla ilgili hikâyelerini anlatmaları için başka bir kampanya başlattık. Ağustos ayının başından itibaren kapalı mekânlarda gizli kimliklerle eylemlerimizin sayısını artırma kararı aldık. Biz Afgan kadınları Taliban'a karşı savaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Hala adalet talep ediyoruz ve haklarımızı alıyoruz. Afganistan'daki ve dünyanın diğer ülkelerindeki biz Afgan kadınları, Ağustos ayının sonuna kadar protestolarımız için yoğun bir programa sahibiz. Dünyanın protestomuzu duymasını istiyoruz.
“Ana mesaj, dünya kadınlarının Afganistan kadınlarıyla dayanışmasıdır. Adalet mücadelesi için dünya kadınlarından destek istiyorlar.”
*Son olarak dünya kadınlarına ve kamuoyuna nasıl bir mesajınız var?
Ana mesaj, dünya kadınlarının Afganistan kadınlarıyla dayanışmasıdır. Dünya kadınlarının Afganistan'daki kadınların haklarını savunmasını talep ediyoruz. Sesimiz olsunlar. Bizimle dayanışma içinde olmalılar. Adalet mücadelesi için dünya kadınlarından destek istiyoruz.