Kayyımın 3’üncü yılı: Tekrar kazanacağız ve enkazları düzelteceğiz
- 09:01 15 Ağustos 2022
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - 2019 yılında HDP’li belediyelere atanan kayyımlara ilişkin konuşan avukat Gülistan Ataş, “Kürdistan’da bir seçim olduğunda HDP yine kazanacaktır. HDP ve halk tekrar mücadelesine devam edecektir. Biz tekrar belediyeleri devraldığımızda da o enkazı ve kaosu düzeltmek için elimizden geleni yapacağız” dedi.
2016 ve 2019 yılları arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine atanan kayyımlar, sadece büyükşehir belediyelerine ait kadın kurum ve derneklerini değil, ilçelerde bulunanları da kapattı. 36 kadın merkezi kapatılırken, şiddete uğrayan kadınların gittiği kadın sığınma merkezleri de işlevsiz hale getirildi. Kayyımların tüm icraatları bunlarla sınırlı kalmazken Kürtçe yazılı tabelalar, park, cadde ve sokak isimleri de değiştirildi. Ayrıca kayyım belediyelere atandıktan sonra belediyelerde yolsuzluk, mobbing, taciz, tecavüz ve fuhuş olayları ortaya çıktı.
2019 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi olarak seçilen avukat Gülistan Ataş, kayyım atamalarından sonra görevinden uzaklaştırıldı. Gülistan 2019 yılından bu yana kayyımların uyguladığı politikaları değerlendirdi.
‘Hukuka ve Anayasa’ya aykırılıktır’
Kayyım tartışmasının 674 sayılı KHK ile Belediye Kanunu’ndaki bazı hükümlerin değiştirilmesi ve geçici madde eklenmesiyle başladığını söyleyen Gülistan, KHK ile yapılan düzenlemeyle birlikte İçişleri Bakanlığı’na, soruşturma açılan belediye Eşbaşkanlarının yerine doğrudan kayyım atama yetkisi verildiğini belirtti. Gülistan, “OHAL önlemi olarak çıkarılan söz konusu KHK daha sonra AKP-MHP ittifakı sonucunda meclisten geçirilerek yasalaştı. Hukuka aykırılığın kaynağı daha en başından burada başlamaktadır. Şöyle ki OHAL işlemleri yalnızca OHAL dönemi için geçerlidir. OHAL kalktıktan sonra bu düzenlemelere dayanarak işlem yapılamaz. Bu husus başlı başına hukuka aykırılık ve Anayasa’ya aykırılık oluşturur” dedi.
‘Yurttaşların seçme ve seçilme hakkı ortadan kaldırılıyor’
Bir diğer husus da valilerin belediyelere kayyım olarak atanması olduğuna değinen Gülistan, “Bir belediye başkanını geçici görevden uzaklaştırma kararı verilmişse yine seçimle belediye meclisine seçilen ve karar organı olan belediye meclis üyelerinin kendi aralarında seçeceği birinin görevi devralması gerekir. Oysaki düzenleme bu yetkiyi yine merkezi idareye devrederek yerel yönetimlerin özerk olma mantığına aykırı davranmış oluyor. Mahalli idareler yani yerel yönetimlerin esası özerk olmasından gelir. Yerel yönetimler o bölgenin insanlarının özgür iradelerinin seçimleri sonucunda belirleniyor. Haliyle yurttaşların seçme hakkı ile birlikte seçilen kişilerin de seçilme hakları ortadan kaldırılmış olur. Dolayısıyla seçim olgusu işlevini tamamen yitirmiş olur. Seçmenlerin iradesi gasp edilmiş olur” sözlerine yer verdi.
‘Eşbaşkanlık hedef gösterildi’
Gülistan, atanan kayyımların ilk icraatının kadın merkezlerinin kapatılması, kadın sığınaklarının kapatılması ve kadın politikaları müdürlüğündeki kadın çalışanların işten çıkarılması olduğunu kaydetti. Bu kararlarla amacın, kadın mücadelesinin ve kazanımlarının yerel yönetimlerle bağını tamamen ortadan kaldırmak olduğuna dikkat çeken Gülistan, “Eşbaşkanlık kurumu Kürt kadın hareketinin bin bir emekle ve ağır bedeller sonucunda hayata geçirdiği eşit temsiliyet modelidir. Kayyım atamalarından sonra AKP ve MHP ittifakı bu hukuksuzluğa gerekçe olarak Eşbaşkanlık kurumunu hedef göstermişlerdir. Kadın Eşbaşkanlar ve seçilen kadın meclis üyeleri Eşbaşkanlık sistemi üzerinden kriminalize edilerek yargılamalara konu olmuştur. Birçok Eşbaşkanımız bu kapsamda ceza almıştır. Amaçlanan kadın bakış açısı ile oluşturulmuş belediyelerin ortadan kaldırılarak tekrardan tekçi eril zihniyetin zeminini yaratmak ve erkeklik rejimini devreye sokmaktır” şeklinde konuştu.
‘Fikirlerimizi ortaya koyacak güce sahibiz’
Eşbaşkanlık sistemine de değinen Gülistan, “Kayyımların amacı kadın bakış açılışıyla oluşturulmuş belediyeleri ortadan kaldırarak eril, tekçi zihniyete zemin sunmak ve erkeklik rejimini ortaya çıkarmaktır. Kadınlar yönetimlerde, ekonomide, sosyal alanda hatta avukatlıkta bile çok istenmiyor. Eşbaşkanlık sistemiyle şunu diyoruz; Erkeklik rejimini kabul etmiyoruz. Yönetimlerde yer almak istiyoruz ve alıyoruz. Bizim de bir sözümüz var ve yeri gelince fikirlerimizi ortaya koyacak güce de sahibiz” ifadelerine yer verdi.
‘Hafızayı yok edemezsiniz’
“Kürt halkının iradesine, diline ve kültürüne saygısı olmayan kayyımların asıl hedefi Kürt halkının tarihine dair ne varsa yok etmek, ortadan kaldırmak amacı ile hareket etmektedir” diyen Gülistan, “Esasen AKP ve MHP ittifakı Kürt ve Kürtçe düşmanlığının tezahürüdür. Yerelde kayyımlar aracılığı ile asimilasyon, inkâr ve imha politikası yürütülmektedir. Bu kadar ağır bir asimilasyon politikasına rağmen Kürt halkı inatla tarihine, kültürüne sahip çıkmak için mücadele vermeye çalışıyor. Örneğin hala adres tarifi yapıldığında; ‘Cegerxwin Kültür Merkezi önündeyim’ deniliyor. Bu bize şunu gösteriyor şekli olarak tabelaları indirebilirsiniz ama hafızayı yok edemezsiniz mesajını halk hayatın her alanında pratikte iktidara göstermektedir” sözlerini kullandı.
Gülistan son olarak şu ifadelere değindi:
“Yapılan araştırmalarda bile tekrar seçim olduğunda halkın hiçbir zaman HDP fikriyatından vazgeçmediğini görüyoruz. Yani yine Kürdistan’da bir seçim olduğunda yine HDP kazanacaktır. Yine HDP ve halk mücadelesine devam edecektir. Biz tekrar belediyeleri devraldığımızda o enkazı ve kaosu düzeltmek için elimizden geleni yapacağız. Ben hala bir meclis üyesiyim, belki bazılarımızı kendilerince pasifize, bazılarımızı da görevden uzaklaştırmış olabilirler. Fakat biz halk nezdinde hala meclis üyesiyiz.”