Fatma Bostan Ünsal: Bu metin bir müzakere ortamı için ilk adımdı
- 09:06 13 Ağustos 2022
- Güncel
Öznur Değer
ANKARA - 308 aydının Türkiye’nin olası Suriye saldırısına dair yayımladığı metnin imzacılarından olan insan hakları savunucusu Fatma Bostan Ünsal, kamuoyu ve 6’lı masanın net duruşuyla saldırının önlenebileceğine işaret ederek, “Harekatın esas sebebi Rojava’daki demokratik güçlerin, özelde Kürtlerin istenmeyen güç olarak görülmesi. Yeterince itiraz gelirse hiçbir güç kamuoyunun bu net duruşunu görmezden gelemez” diye seslendi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik olası saldırısı kulislerde konuşulmaya devam ederken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Tahran’dan sonra Soçi zirvesinde de umduğunu bulamadı. Soçi görüşmesinin ardından Rusya devlet basını “Erdoğan-Esad” görüşmesini gündeme taşıdı. Türkiye’nin olası Suriye saldırısının önüne geçmek ve bu anlamda gerek siyasi muhalefete gerekse de yurttaşlara telkinde bulunmak amacıyla yazar, gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve akademisyenlerden oluşan 308 aydın ise demokratik kamuoyunu bu konuda harekete geçirmek amacıyla bir adım atarak savaşı durdurma çağrısında bulundu.
9 Ağustos’ta "Bu suça ortak olmayın" başlığıyla yayımlanan metnin imzacıları arasında yer alan siyaset bilimci ve insan hakları savunucusu Fatma Bostan Ünsal, 6’lı masa ve kamuoyunun net duruşuyla operasyonun önlenebileceğini ifade etti.
‘Milli duygularla kamuoyu desteğini almak istiyorlar’
Olası Suriye saldırısının, hükümet gündeminde olduğuna ve AKP’li Cumhurbaşkanının bu saldırıyı istediğine vurgu yapan Fatma, konuyla ilgili ülkeler arası müzakerelerin yapıldığına işaret etti. 14-16 Haziran’da gerçekleşen 18’nci Astana görüşmelerini hatırlatan Fatma, “İran Lideri Hamaney belki de ilk defa diplomatik kuralları da göz ardı ederek, net bir şekilde böyle bir tavrın kabul edilemeyeceğini belirtti. Bu, Türkiye’nin bu konuda hareket etmesini engelleyici bir ifade. Buna rağmen Suriye’de etkili olan en büyük güçler Rusya, ABD, Suriye’nin itiraz edeceği bir operasyon. Bu operasyon Türkiye’nin de çıkarına olmayacaktır. Ekonomik kriz nedeniyle çok sıkışmış olan hükümetin böyle bir operasyonla yeniden milli duyguları harekete geçirip bir konsensüs oluşturmak ve arkasına kamuoyu desteğini almak istediğini düşünüyorum” sözlerine yer verdi.
‘Net duruş önemli kararlar alınmasına sevk edebiliyor’
Uzun vadede Türkiye’nin de çıkarına aykırı olacak böyle bir saldırıya Türkiye’nin girişmesine engel olmak üzere hükümete seslenmek istediklerini belirten Fatma, ikinci adım olarak muhalefete ve 6’lı masaya seslendiklerini kaydetti. Fatma, “Ne kadar demokratik olmadığını söylesek de Türkiye’de muhalefetin belirli konulardaki net duruşu hükümetin de bazı alanlarda önemli kararlar almasına sevk edebiliyor. Bu nedenle ikinci bir seçenek olarak muhalefete bu konuyu dile getirdik” şeklinde konuştu.
‘Bu konunun tartışılacağı bir zemin maalesef yok’
Türkiye’de medyanın yüzde 90’ının hükümet kontrolünde olduğunu ifade eden Fatma, bu konunun rasyonel bir şekilde işleneceği bir ortamdan mahrum olduklarını ifade etti. Bu nedenle yayınlanan bildirinin ne kadar duyulduğundan emin olamadıklarına dikkat çeken Fatma, “Hükümetin bu konuyla ilgili görüşleri olumlu bir şekilde diğer kanallarda hala yayınlanıyor. Bu yüzden böyle bir basın ortamı olmadığı için bu konunun tartışılacağı bir zemin maalesef yok. Ama yine de umutsuz değilim” diye belirtti.
‘Türkiye kamuoyuna sesleniyoruz’
Hükümete yakın olanlar tarafından da Suriye’ye yönelik operasyonun desteklendiğini düşünmediğini sözlerine ekleyen Fatma, “Bundan bir ay önce Meclis danışmanı da olan Habertürk yazarı Nasuhi Güngör, ‘Çevre ülkelerdeki Kürtlerin kazanımları Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarına olumsuzluk arz etmez. Beraber bölgede kazanabilirler’ demişti. Çünkü Suriye’deki harekatın esas sebebi Rojava’daki demokratik güçlerin, özelde Kürtlerin istenmeyen güç olarak görülmesi. Nitekim hükümet kanadından da bu konuda farklı görüşlerin olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden bu metin bütün Türkiye kamuoyuna seslenen bir metin. Halihazırda Türkiye, Kürdistan Federe Bölgesi’nde ‘Pençe-Kilit’ operasyonu çerçevesinde operasyonlar düzenliyor ve her gün şehit haberleri duyuyoruz. Benzer bir şekilde buradaki operasyonlar da buna yol açacaktır. Etik olarak barışçıl metotlarla sorunların çözülmesi en doğrusu olacaktır. Etik çoğu zaman göz ardı ediliyor ama reel politik olarak bakarsak da Türkiye’nin bundan kazanacağı yoktur. Daha ziyade ekonomisi sıkışmış hükümetin kamuoyu desteğini sağlayacak bir unsur olarak kullanılacaktır. Büyük güçlerin bölgeye müdahalesini istemiyorsak biz bölgesel güçlerin birbirimizle anlaşarak sorunlarımızı çözme yolunda olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir tehdit yok’
Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir tehdit olmadığının altını çizen Fatma, operasyona karşı çıktıklarını vurguladı. Astana görüşmelerinde saldırı onayının alınmadığını hatırlatan Fatma, “Soçi görüşmelerinde ise Putin, Esad’ın muhatap alınarak sorunun onunla çözülmesini ifade etmişti. 10 yıldan fazla Esad’ı diktatör olarak görüp savaş açmışken, şu anda diğer ülkeler gibi Türkiye de görüşme aşamasında. Büyük ihtimalle önümüzdeki aylarda görüşülecek de. Reel politik olarak da değerlendirirsek bu operasyon Türkiye için kazanç getirmeyecek. Her iki tarafın da zarar göreceği bir operasyondan kaçınmak gerekir. Rojava her iki taraf açısından da kazanım olabilir ve ticari ilişkilerin de gelişmesi zemininin yaratılması için barışçıl çözümler geliştirilmeli” dedi.
‘6’lı masanın bu konudaki net bir ifadesi operasyonu engelleyebilecek’
Olası saldırının önlenmesinin mümkün olduğuna işaret eden Fatma, bu durumun Türkiye kamuoyuna iletilmesi üzere açıklama yayımladıklarını söyledi. Kamuoyu desteğinin önemine işaret eden Fatma, önemli olanın kamuoyu desteğinin oluşması olduğunu kaydetti. İktidar partisine “yapma” diye seslendiklerini dile getiren Fatma, “İktidarın söylemlerinden bu konuda geri adım atmadığını görünce biz de 6’lı masaya ve bütün topluma hitap ettik. 6’lı masanın bu konudaki net bir ifadesi bu operasyonu engelleyebilecek önemli bir güçtür. Bu nedenle de metinde 6’lı masa üzerinde durduk” diye belirtti.
‘Bu metin bir müzakere ortamı için ilk adımdı’
Metnin bir çağrı olduğunu söyleyen Fatma, “Türkiye’de maalesef bir müzakere ortamı olmuyor ve bu metin bir müzakere ortamı için ilk adımdı. Bu müzakere ortamı olgunlaştıktan sonra elimizden başka ne gelebileceği üzerine diğer imzacılarla iletişim halinde olacağız. İlk adım olarak bu konuda görüş belirtilmiştir. Bunun tartışılmasını istiyoruz. Bu tartışıldığında, Türkiye için hiçbir olumlu tarafının olmayacağı net bir şekilde anlaşılacak ve hükümet bundan vazgeçebilecek. Net bir şekilde ifade etmek çok önemli. Bu netlikte Türkiye kamuoyunun oluşması gerekiyor” sözlerine yer verdi.
‘Hiçbir güç kamuoyunun bu net duruşunu görmezden gelemez’
Türkiye kamuoyunun savaşa olması gereken netlikte karşı çıkmadığını belirten Fatma sözlerine şöyle devam etti: “KHK’lerle bir gecede binlerce insan ‘terörist’ ilan edilip ihraç edilirken, fazla bir kamuoyu itirazı yükselmediği için devam ettiler. Kamuoyu daha çok kendi cebine dokunan konularda net bir duruş sergiliyor. Bu yüzden de bu konularda hükümetler daha net adımlar atabiliyor. Ama Türkiye’nin ekonomik krize sürüklenmesindeki esas neden de bu hukuksuz tavır. Hukuktan uzaklaştıkça ekonomik kriz derinleşiyor. Umut edelim ki Türkiye halkı, sorunun ekonomik kriz yönünden bile ses çıkarır ama sorunun kendisi ekonomik değil. Sorun, hukuk devletinden uzaklaşma neticesi gerçekleşen kriz. Bundan çıkışın yolu da hukuk devletine yönelmektir. Kamuoyu sorunun gerçek sebebinin teşhisine eriştiğinde bu konuda da bir irade ortaya koyarsa, hükümetler de buna uymak zorunda. İşler daha kötüye gitmeden rahat bir şekilde sorunları çözmek mümkündür. Demokrasiden uzaklaşmanın büyük maliyetleri var. Savaşlar ve sonuçları gibi. İsteğimiz daha fazla zarara yol açmadan sorunların müzakereyle çözülmesi gerekiyor. Biz de buna dikkat çekiyoruz. Yeterince itiraz gelirse hiçbir güç kamuoyunun bu net duruşunu görmezden gelemez.”