5 bin Asuri – Süryani’nin katledildiği Simele Katliamı 89’uncu yılında

  • 09:04 7 Ağustos 2022
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Irak devlet güçleri ve yerel işbirlikçileri 7 Ağustos 1933’te Simele kentinde 5 bin Asuri - Süryani’yi katletti, 60 köy yıkılıp yağmalandı. Yüz yıllardır soykırımlara maruz bırakılan Süryani halkı, Simele Katliamı’nın 89’uncu yılında katliamın tanınma çağrısını sürdürüyor.
 
Süryaniceyi ilk kullanan ve Hıristiyanlığı kabul eden ilk halk olan Süryaniler, Bethnahrin’in en eski ve yerleşik halklarından biriydi. Süryaniler, 1915 yılında “kılıç” diye adlandırılan Sayfo Süryani Soykırımı’na maruz bırakıldı. Soykırımda ağırlıklı olarak kılıç ve hançerlerle katledildikleri için bu adlandırmayı kullanan Süryaniler her yıl 15 Haziran’da, Sayfo’da katledilenleri anıyor. Sayfo, 1915 yılında “Müslümanlaştırma”, asimilasyon ve “Türkleştirme” politikalarıyla Bethnahrin dahil olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde yaşayan azınlık halklara uygulanan sistematik soykırımdan biriydi. Sayfo sonucunda, nüfuslarının üçte ikisini kaybeden 700 bin Süryaniden geriye yalnızca 200 bin kişi kaldı.
Sayfo’da 500 bin Süryani ‘yok edildi’
 
Sayfo Süryani Soykırımı’nda yaklaşık 500 bin Süryani “yok edilirken”, 300 bini katledildi, 200 bini de kimliksizleştirildi. Sayfo’da Ermeni Soykırımı’nda da olduğu gibi yalnızca Süryani halkı değil, canlı cansız tüm hayvanlar da katledilerek adeta bir “canlı kırımı” yaşandı. Yüzlerce kadın ve çocuk tecavüz ve istismara maruz bırakıldı, “Müslümanlaştırılmak” için “satıldı”, birçoğu da saldırı ve istismar nedeniyle yaşamına son vermek zorunda kaldı.
 
Asimilasyon yöntemi: ‘Müslümanlaştırma’
 
Soykırımın ardından uygulanan zorunlu göçler, “Türkleştirme ve Müslümanlaştırma” politikaları nedeniyle birçok Süryani kimliğini kaybetti, gözaltında ve “faili meçhul” katliamlarla zorla kaybettirildi. Geriye kalan yaklaşık 200 bin Süryaninin bir kısmı da baskı ve tehditlerden ötürü “Müslümanlaşmak” zorunda kalıp kimliğini kaybetti. Bir kısmı da yaşadığı coğrafyayı, topraklarını terk etmek zorunda kaldı. 1915 Sayfo Süryani Soykırımı’nın ağırlıklı olarak uygulandığı Bethnahrin bölgesindeki Süryani nüfusu ise 200 bine düştü.
 
Soykırım zihniyeti devam ediyor
 
Üzerinden 107 yıl geçse de soykırım politikaları her fırsatta bir avuç kalan ve dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalan Süryanilere karşı her fırsatta uygulanmaya devam etti. Binlerce mülk, kilise, manastır gasp edildi, son birkaç yıl içerisinde onlarca kilise “satılığa çıkarıldı”, “altın var” iddiaları üzerine kiliselerde “yasal” kazılar yapıldı. Bununla beraber ibadet yerleri ahırlara çevrildi, mezarlıklar tahrip edildi, kiliseler ve manastırlar açık bir şekilde bombalandı, yakıldı, yıkıldı. Daha geçtiğimiz hafta Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'deki Habur Nehri Vadisi'nde ağırlıklı olarak Asuri köylerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıda bir kişi hayatını kaybetti, üç Asuri özgürlük savaşçısı da yaralandı. Öte yandan aynı hafta Suriye'nin Rum Ortodoks şehri Suqaylabiyah’da Ayasofya Kilisesi'nin açılışı esnasında gerçekleştirilen roketli saldırıda iki kişi yaşamını yitirdi, 12 kişi de yaralandı.
 
Süryanice yok edilmek isteniyor
 
Diğer taraftan soykırım politikalarıyla binlerce insan kimliğini ve anadilini yitirdi. Sayfo’nun ardından Süryanice eğitim veren tüm akademiler ve okulların yakılıp yıkılması nedeniyle günümüzde tehlike altındaki diller arasında yer alan Süryanice yok olmaya yüz tutmuş durumda.
 
1924 Hakkari Sürgünü
 
Süryaniler Sayfo’nun ardından da sistematik bir şekilde sürdürülen “faili meçhul” katliamlar, zorla kaybettirmeler ve saldırılarla yaşadıkları travmayı atlatamadan bir diğer soykırım olarak görülen 1924 Hakkari Sürgünü’ne maruz bırakıldı. 1923-24 yıllarında Hakkari-Van ve çevresinden göç etmek zorunda kalan Doğu Süryanileri, topraklarına geri dönmeye başladıktan sonra bir süre asker ve bölge aşiretlerinin baskılarına maruz kaldı. Takvim 13 Ağustos 1924’ü gösterdiğinde ise dönemin Türkiye Genelkurmay Başkanı’nın hazırladığı, Bakanlar Kurulu’nun da bir gün sonra kabul ettiği raporun ardından alınan kararla, Doğu ve Batı Süryanilerinin dönüş yaparak yaşadıkları bölgelere karşı saldırı “planları” başlatıldı.
 
80 bin Nasturi - Doğu Süryanisi zorla göç ettirildi
 
12 Eylül 1924 tarihinde de bölgedeki bazı aşiretlerin işbirliği sonucunda Hakkari, Beytüşşebap, Oramar, Çukurca, Amadiye ve çevresinde Doğu Süryanilerine yönelik 26 Eylül’e dek süren saldırı ve katliamlar hayata geçirilmeye başlandı. Saldırılarda yüzlerce Süryani katledildi, kiliseler yağmalanıp yakılırken birçok yerleşim alanı da haritadan silindi. “Hakkari Sürgünü” sonucunda yaklaşık 80 bin Nasturi - Doğu Süryanisi zorunlu göçe maruz bırakıldı. Katliamlar yalnızca Hakkari ve çevresiyle sınırlı kalmadı, Sayfo’dan sonra Türkiye’de kalabilen bir avuç Turabdin Süryanilerinin bir kısmı Suriye’ye sürgün edilirken Batı Süryanileri de süregiden soykırım politikalarından ötürü göç etmek zorunda kaldı. Hakkari Sürgünü sonucunda Türkiye’den toplam 100 bin Süryani sürgün edildi.
 
Faili meçhuller ülkesi…
1980’li yıllarda ise kimliğini ve kültürünü yaşatmaya çalışan son Süryani’lere karşı zorla kaybettirme ve zorunlu göç politikaları uygulandı. Binlerce Süryani yeniden göç yollarına koyularak topraklarını, evlerini ve her şeyini terk etmek zorunda kaldı. Yüzlerce insan da soykırımın tüm süreğenliğiyle “faili meçhul” katliamlarla yok edilmeye devam etti.
 
Bir travma daha: Simele Katliamı
 
Sık sık sirayet eden soykırım politikaları bu kez de Simele Katliamı ile tekrar etti. 7 Ağustos 1933'te Irak devlet güçleri ve yerel işbirlikçileri, Irak'ın Simele kentinde 5 bin Asuri - Süryani’yi katletti. Irak’ın Amadia, Zaxo, Duhok, Şeyhan ve Musul çevresinde “cihat” adı altında gerçekleştirilen katliamda, 4 Ağustos 1933 günü başlayan saldırılar 5 Ağustos'a kadar sürdü.
 
Yüzleşme çağrıları sürüyor
 
Kaynaklara göre 7 Ağustos 1933 günü ise 5 bine yakın Süryani - Asuri katledildi. Katliamda Irak’ta yaşayan bir buçuk milyon Süryani nüfusu ise bugün yalnızca 200 bin civarında. Süryaniler her yıl 7 Ağustos’ta kiliselerde, sokaklarda, meydanlarda, evlerinde ve bulundukları her yerde katledilenleri anıyor. Süryani halkı, yüz yıllardır bitmeyen soykırımlarla yüz yüze bırakılırken tüm dünya ise yaşananlara karşı sessizliğini korumaya devam ediyor. Süryaniler hala maruz kaldıkları soykırımların tanınması için mücadele ederken aynı zamanda da tüm tehditlere rağmen topraklarını terk etmeyerek yok olmak üzere olan anadili ve kültürlerini yaşatmak için de büyük bir çaba sarf ediyor. Katliamın üzerinden 89 yıl geçerken Süryani halkı hala Irak yetkililerini Simele Katliamı’nı tanımaya, Süryani halkını koruma ve destekleme çağrısını sürdürüyor.