Sincan’da selamlaşma cezası Meclis’e taşındı

  • 15:13 2 Ağustos 2022
  • Siyaset
 
ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata ve Ayşe Yağcı hakkında açık görüşte arkadaşlarının aileleriyle selamlaşmaları gerekçesiyle verilen disiplin cezasını Meclis gündemine taşıyan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Adalet Bakanı’na “Bu tür disiplin cezalarının uygulanabilirliğine dair talimat kim tarafından ve hangi gerekçe ile verilmektedir?” diye sordu.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan eski milletvekili ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata ile siyasetçi Ayşe Yağcı’ya görüşte aileleriyle selamlaştıkları gerekçesiyle verilen disiplin cezasına ilişkin Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na başvurarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi sundu.
 
Selamlaşmaya ceza
 
Meral, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na verdiği dilekçede, cezaevinde tutsaklara yönelik uygulanan disiplin cezalarına dikkat çekerek, “Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde, 22 Temmuz 2022 günü önceki dönem milletvekillerimizden Ayla Akat Ata ile onunla aynı cezaevinde kalmakta olan Ayşe Yağcı için verilen bir aylık disiplin cezası keyfiyetin sınırlarını göstermesi açısından son derece çarpıcıdır. Ayla Akat Ata ile Ayşe Yağcı’ya kendileri için tanımlanan açık görüş saatinde koğuş arkadaşının yakını ile görüştükleri gerekçesi ile 1 ay mühletince kültürel ve sportif etkinliklerden men cezası verilmiştir. 6 Temmuz günü görüş saatinde Ayşe Yağcı ile Ayla Akat Ata’nın açık görüş saatinde tanıdıkları ve büyükleri olan ziyaretçilerle selamlaşmamaları ve konuşmamaları hayatın olağan akışına aykırıdır. Nitekim insan sosyal bir varlıktır ve hem doğası hem kültürel kodları tanıdıkları insanlarla selamlaşmalarını gerektirir. Böylesi bir tavrın cezalandırılması ise insanlığın mahkum ettiği Ortaçağ’da ancak söz konusu olabilecek bir durumdur” ifadelerine yer verdi.
 
‘Kişi onurunu zedeleyen bir uygulama’
 
Dilekçenin devamında şunlarbelirtildi: “Bahse konu keyfi cezalandırma yönteminin Anayasa, yasalar, AİHS, BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nde yer alan ‘kişi onuru’nu zedeleyen bir uygulama olduğu tartışmasızdır. Kişiyi toplum yaşantısından tamamen tecrit edilmiş olarak yaşamak zorunda bırakmanın işkence ve kötü muamele bağlamında bir hak ihlali olduğu tespiti de hukukçular tarafından paylaşılmaktadır. İnfaz sisteminin güvenlik kaygısı ekseninde şekillendiği bir ortamda, bireyin iyileşmesi geri plana atılmakta ve mahkûm kişinin bütün hakları elinden alınabilirmiş gibi davranılmaktadır. Konunun komisyon gündemine alınması ve keyfi disiplin cezalarının sonlandırılmasına katkı sağlayacak çalışmaların yapılması komisyonun görevi ve misyonu gereğidir. Bu bahisle yapmış olduğum başvurunun derhal gündeme alınması ve gelişmelere dair tarafımın bilgilendirilmesi istemimi bilgilerinize sunarım.”
 
Meral, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ise şu soruları yanıtlamasını istedi:
 
“* Mahpusların kendi yakınları dışında başka kişilerce konuşmamalarına dönük uygulama ve direktiflerin yasal dayanağı nedir?
 
*Cezaevi idareleri keyfi cezalandırma gerekçelerini bir talimat dahilinde mi yapmaktadır, yoksa onlara bu konuda sınırsız yetkiler mi verilmiştir?
 
*Bir mahpusun görüş esnasında tanıdığı başka bir kimse ile konuşmasında kamu zararı var mıdır? Bu yasak ile korunmak istenen kamu menfaati nedir?
 
*Bir mahpusun başka bir mahpus yakını ile konuşmaması hayatın olağan akışına aykırı değil midir?
 
*Bu tür disiplin cezalarının uygulanabilirliğine dair talimat kim tarafından ve hangi gerekçe ile verilmektedir?
 
*Keyfi biçimde onur kırıcı kararlar alan cezaevi yöneticileri hakkında başlatılmış bir soruşturma var mıdır?
 
*Cezaevi idarelerinin mahpuslara yönelik kötü muamelede bulunmaları ve bu minvalde disiplin cezalarının yaygınlaşması, merkezi bir kararın sonucu mudur?
 
*Ayla Akat Ata ile Ayşe Yağcı için öngörülen disiplin cezalarının kaldırılması gündemde olacak mıdır?
 
*Hukuka aykırı disiplin cezalarının uygulanmasının engellenmesi yönünde çalışmalar yapılacak mıdır?”