Ekolojistlerden Şırnak’taki kıyıma tepki: Güvenliği sağlayacaksan özgürlüğü tanı

  • 09:04 2 Ağustos 2022
  • Ekoloji
 
İSTANBUL - Ekoloji aktivistleri, Şırnak’ta korucu ve asker eliyle “güvenlik” adı altında yapılan doğa talanına “Oranın güvenliğini sağlayacaksan o insanlara özgürlük tanı. Ağaç keserek güvenlik sağlanmaz” sözleriyle tepki gösterdi. 
 
Şırnak’ın Cudi, Gabar Dağları ve Besta Bölgesi’nde askerlerin gözetiminde korucular eliyle 2 yıldır ağaç kıyımı yapılıyor. Besta’da on binlerce meşe ağacı korucular tarafından kesilerek yok edildi. Besta’da bulunan Keniyamîr, Birateto, Birapeşo, Deyndarok, Cinîwer, Belûzer, Rîsor, Serêrû, Tîkera, Qûrteka Pêşya, Girêdeyincê, Şerevan, Xirtkbestê ve Navyan köyleri ve yakın bölgelerinde aralıksız ağaç kesimi sürüyor.  Her gün 20-25 kamyon ve TIR dolusu tonlarca ağaç kesilerek şehir dışına götürülüyor. Şırnak Barosu’nun raporuna göre Şırnak’taki orman varlığı 7 aylık süreçte yüzde 8 oranında yok oldu.
 
‘Teröristler saklanıyor bahanesi ile katliam yapılıyor’
 
Ekoloji  aktivisti ve Validebağ Savunması'ndan Aysel Okan Hoşgit, bölgede yaşanan kırıma ilişkin "Coğrafya artık keder olmaya başladı" sözleri ile tepkisini dile getirdi. Bölgede topyekûn bir saldırının olduğuna dikkat çeken Aysel, "İnsanına zaten saldırıp onları kamufle etmeye çalışıyorsun. Tabi doğa talanı yeni başlamadı. Bizler burada ağaçlarımızı korumaya başlamadan bile onların ağaçları kesiliyordu, götürülüp satılıyordu. Ve bunun için orda ‘teröristler’ saklanıyor gibi çeşit çeşit bahaneler üretiyorlardı. Ve böylelikle ormanları devlet için büyük bir tehlikeymiş gibi göstermeye başlayarak bu katliamlara başladılar” şeklinde konuştu. 
 
Aysel, Kürt halkının hakları için verdiği mücadeleden kaynaklı ekoloji mücadelesine zaman ayıramadığını ancak bu durumun 90’lı yıllarda değiştiğini ve ekolojik boyutta da yükselen bir mücadelenin geliştiğine  dikkat çekti. 
 
‘Belli bir kesim bu propagandaya inanıyor’
 
Batıdaki belli bir kesimin, devletin bölge üzerinde oluşturduğu propagandaya inandığını vurgulayan Aysel, “Devletin her olayı teröre bağladığını düşünmeden bir ön yargıyla inanıyorlardı" dedi. Ülkenin dört bir tarafında rant için katliamların yaşandığını sözlerine ekleyen Aysel,  "Artık gözleri dönmüş bir şekilde bütün yaşam alanlarına, canlılara saldırıyorlar" ifadelerine yer verdi. 
 
‘Bölge boşaltılmak ve çölleştirmek isteniyor’
 
Bölgede devletin özel  savaş politikaları yürüttüğünün altını çizen Aysel, "Toprağını kirletiyor. Çok fazla ağaçlık bir bölge değil zaten. Fakat olanı da yok edelim ki artık hiç bir yaşam biçimleri kalmasın. Hayvanlarını otlatamasınlar, meralarına gidemesinler, ekip, biçemesinler. Yaşam koşuları zaten çok zor, orayı tamamen bir çöl haline getirip yaşam alanlarından buraya sürüp belki başka birilerini bölgeye yerleştirecekler. Yani bölgeyi boşaltmak, özelleştirmek amacı ile yapılıyor" şeklinde konuştu.
 
Güvenliği sağlayacaksan özgürlüğü tanı’
 
Kırımın "güvenlik" adı altında yapıldığını da hatırlatan Aysel, "Orayı talan etmekten başka bir şey değil bu. Oranın güvenliğini sağlayacaksan o insanlara özgürlük tanı. Bölgeyi yeşillendirmeye teşvik et. Ağaç güvenlik için kesilir mi? Halk orayı sahiplendikçe onun sahiplenmesi ne müsaade etmeden talan yapıp o bölgeyi yakıp kesiyorsun. Bunların yalanları elbet ortaya çıkıyor. Belki zaman alıyor, bir takım şeyleri araştırmadan inanılıyor ama düşünce aklın yolu bir. Sen devlet değil misin? Madem güvenlik adı altında yapılıyor, güvenliği başka türlü sağla. Ağacı keserek mi güvenliği sağlıyorsun” sözleriyle söz konusu politikaya tepki gösterdi. 
 
‘Irkçılık ekolojiye kadar düştü’
 
“Irkçılık ekolojiye kadar düştü” diyen Aysel ülkenin batısında yaşanan doğa katliamlarına verilen tepki ile doğuda yaşanan katliama verilen tepkinin aynı olmadığını kaydetti. “Doğuya ne olursa olsun” diyen bir zihniyetin varlığına dikkat çeken Aysel, sözlerine şöyle devam etti: “Bütün doğa severler, aktivistler, ülkenin neresinden olursa olsun bir ağaç yok ediliyorsa bir ağaç kesiliyorsa, bir orman yakılıyorsa mutlaka ses çıkarmak zorunda. Her şey birlikten doğar. Ayrımcılık ekolojiye kadar düşmüşse biz bitmişiz. İnsanlık ölmüş demektir bu. Hiç olmazsa ekolojide birlik olalım. Bazı politik çekişmelerin geri planda kalması ekoloji ile çok mümkün olabiliyor. Önemli olan doğayı korumak. Eğer doğayı korursak, kirlenmesini, yok olmasını istemiyorsan bu ekolojiye kadar düşen ayrımcılığa müsaade etmememiz gerekiyor. Şırnak'taki doğa katliamına ses çıkarmaya davet ediyorum.”
 
 ‘Güvenilecek bir devlet yok artık’
 
 Ekoloji Aktivist Nesrin Aslan da, "Ağaç her yerde ağaçtır ve onun bir canı vardır" ifadelerini kullandı. Nesrin, "Artık talan etmekten ‘yorulmuş’ bir devlet var ortada. Sürekli bir talan hali var. Oradaki ağaçları kesip taşımak daha kolay geliyordur ona. Çünkü 'güvenlik' adı altında yapılıyor. Ve devletin o bölgede bundan sonra rahat edemeyeceği bir şekilde müdahale etmek gerektiğini düşünüyorum. O bölgelerin imansızlaştırılması için yapıyorlar. Bütün yeşilliği yok ettiğinde çıplak araziyi daha rahat görebileceğini düşünüyor. Bu sömürgeci bir mantık. Bunun ağacı, suyu ve havası ayrı olmaz. Ağaç diyip geçmemek lazım. Doğanın kendine göre hakkı hukuku vardır. Bu yapılanlar bir cinayet gibi bir şeydir. Para için bu kadar da olmaz. Herkesin gereken önemi vererek tepki göstermesini önemsiyorum. Ve ona göre örgütlenip bölgenin sürekli izlenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü güvenilecek bir devlet de yok artık. O zaman iş başa düşüyor o yüzden gözetleyeceksin. Bugün Şırnak, yarın başka bir yer. Bölgeyi özellikle takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.