Gazeteci Tewar Adil: KDP işbirliği yapıyor, medyası da saldırıları saklıyor

  • 09:03 2 Ağustos 2022
  • Güncel
 
Medya Üren-Derya Ren
 
DİYARBAKIR - Türkiye’nin KDP işbirliğiyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik gerçekleştirdiği saldırıların askeri alanlarla sınırlı kalmadığını söyleyen Gazeteci Tewar Adil, NATO’nun da bu saldırılarda Türkiye’yi desteklediğini kaydetti. Tewar, “Türkiye ve KDP’nin işbirliği ortada. KDP medyası saldırıları saklamakla birlikte, Erdoğan’ı öven bir konumda duruyor” dedi.
 
Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani’nin 16 Nisan günü Türkiye’ye gelerek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından, Türkiye’nin 17 Nisan’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Avaşîn, Zap ve Metîna bölgelerine yönelik başlattığı saldırılar devam ediyor. Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılar devam ederken, yapılan saldırılarda sivil halkın yaşadığı alanların bombalandığı ve halkın göç ettirilmeye zorlandığı kimi kaynaklarda yer alsa da KDP’nin konuya dair açıklama yapmaması dikkat çeken noktalar arasında yer aldı. Öte yandan saldırılar esnasında TSK’nın birçok savaş suçu işlediğine ve kimyasal silah kullandığına dair kimi raporların hazırlandığı da belirtildi.
 
Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılar, KDP’nin ile Irak hükümetinin saldırılara karşı tutumu ve bölgede yaşayan halkın yaşadıklarına dair Federe Kürdistan Bölgesi’nde gazetecilik yapan Tewar Adil ile konuştuk.
 
‘Saldırılar askeri alanla sınırlı kalmadı’
 
Türkiye’nin uzun süreden beridir Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırı gerçekleştirdiğini söyleyen Tewar, ancak bu saldırıların son bir yıldır şiddetlendiğini kaydetti. Bu saldırıların iki amacı olduğunu ifade eden Tewar, “Türkiye bu saldırılar ile Kürdistan topraklarını talan etmek ve Misak-i Milli sınırlarını tekrar ele geçirmek istiyor. Osmanlı İmparatorluğunu yeniden kurma hayaliyle yaklaşılıyor. Kürdistan’ı parçalayan Lozan Antlaşması 100’ncü yılına girdi. Lozan Antlaşmasının yıldönümünde Türk devletinin saldırıları hızlandı. Zap, Avaşin, Metina’ya yapılan saldırılar daha sonra Şeladize ve Musul’a kadar yayıldı. Bu saldırılar sadece askeri alanla sınırlı kalmadı, bununla birlikte sivillerde hedef alındı. Doğa talan edildi, yerleşim yerleri bombalandı.  Ülkenin ekonomisi, siyaseti ve basını, Kürt kültürünü yok etmek ve kimliklerini yok saymak için kullanılıyor. Kürtleri katlederek Kürdistan’ı talan etme hayalleri kuruluyor. Tüm bunlar için de büyük katliamlar yapılıyor” diye konuştu.
 
‘NATO, saldırılarda Türkiye’ye destek veriyor’
 
Kürtler başta olmak üzere bölge ülkelerde yaşayan tüm halkların Türkiye’nin amacının farkında olduklarını söyleyen Tewar, “Kürdistan’ın dört parçasında yaşayan Kürtler başta olmak üzere, Ortadoğu halkları ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Kürtler bu durumun farkında, bunun içinde çeşitli etkinlikler ile protesto ediyorlar. Bu eylemlerde BM, Avrupa Birliği ve insan hakları örgütlerine çağrıda bulunuyorlar. Kürtler her yerde Süryani, Ermeni, Asuri, Araplar ve daha birçok halk ile birlikte yaşıyorlar. Ancak şuan baktığımız zaman halklar katlediliyor ve bunun önünün bir an önce alınması gerekiyor. Sessiz kalmak Türkiye’ye destek olmaktır. Türkiye NATO’nun üyesidir ve bu saldırıları kendi başına yapmıyor. NATO sadece sessiz kalmıyor aynı zamanda Türkiye’ye destek veriyor. Türkiye gücü bundan alıyor ve katliam yapmanın cesaretini kendinde buluyor” diye ekledi.
 
‘KDP açık bir şekilde Türkiye’ye destek veriyor’
 
Tewar, NATO’nun Türkiye’nin desteğinin yanı sıra Federe Kürdistan Bölgesi’nde de iç ihanetin yaşandığının altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: “Irak hükümeti daha önce açık bir şekilde Türkiye’ye destek vermiyordu. Ancak son süreçlere baktığımız zaman, açık bir şekilde destek verildiğini görüyoruz. Medya Savunma Alanları ve Federe Kürdistan Bölgesi’nin birçok bölgesinde yaşayan insanlar, Türkiye’ye destek ve koordine veren kişilerin KDP’liler olduğunu defalarca kez söylediler. Halk, Türk askeri arasında yer alan kişilerin birçoğunun Türkçe bilmediğini ve sadece Kürtçe konuştuğunu dile getirdiler. Bu durum aynı zamanda basına da yansıdı. Bu ihaneti yapan ve Türk askerlerine koordine verenler ne yazık KDP’liler. Geçtiğimiz aylarda MİT mensupları Bermize köyüne gelmişti ve onlar KDP tarafından karşılanmıştı. MİT mensuplarını karşılayanlardan biri de şuan KDP Milletvekilliği yapıyor. Tüm bunlar KDP’nin Türkiye’ye açıktan desteğini gözler önüne seriyor.”
 
‘Başûr halkı yoksulluk içinde yaşıyor’
 
KDP’nin Türkiye’ye desteğinin hiçbir şekilde saklanılmaması gerektiğini ifade eden Tewar, “Ben bir gazeteci olarak Türkiye’nin saldırılarına ilişkin haber yapmak istiyorum. Ancak konuya dair kimse bizimle konuşmuyor. Evet buradaki siyasetçiler Türkiye’nin saldırılarına karşı olduklarını dile getiriyorlar, ancak resmiyette bir şey yapmıyorlar. Başûr, birçok zenginliğe sahip olmasına rağmen halk yoksulluk içinde yaşıyor. Gençler, tüm bu yaşananlardan kaynaklı göç etmek zorunda kalıyorlar. Çünkü geleceklerini burada göremiyorlar. Öte yandan var olan kaynakları da Türkiye’ye pazarlıyorlar. Bunun en büyük örneği Mesrûr Barzanî’nin şuan doğal gazı Türkiye’ye pazarlıyor olmasıdır” diye kaydetti.
 
‘KDP’nin eliyle Kürt kültürü yok edilmeye çalışılıyor’
 
Tewar, Türkiye’nin saldırılarını destekler pozisyonda bulunan KDP’ye bağlı basın ve yayın organlarını eleştirerek, şu tanımlamada bulundu: “Türkiye ve KDP’nin işbirliği ortada. Ancak bununla birlikte KDP’ye yandaşlık yapan medya organları da bu saldırıları meşrulaştırıyor. Saldırıları saklamakla birlikte, Erdoğan’ı öven bir konumda duruyorlar. Rojava’ya yönelik gerçekleşen saldırıları gündeme getirmiyorlar. Lakin bu saldırılarda çocuklar, kadınlar katlediliyor. Erdoğan’ın tüm bu vahşeti yansıtılmıyor ama şunu iyi bilmeliler ki bu saldırıların üstünü kapatmakla suç işliyorlar, Kürtlerin kırımına göz yumuyorlar. Tüm bunlarla birlikte KDP’nin eliyle Kürt kültürü yok edilmeye ve Türk film ve dizileri ile Türklerin kültürü enjekte edilmeye çalışılıyor. KDP’ye bağlı basın yayın organlarında da Türk dilinin nasıl etki ettiğini görüyoruz. Tüm bu politikalar ile bizi Türk dili ve kültürüne aşık etmeye çalışıyorlar.”
 
‘Türkiye yasaklı listede bulunan kimyasal silahları kullanıyor’
 
“NATO’nun tüm dünyaya etkisi var ve Başûr’da yapılan saldırılar da onlardan bağımsız değil” diyen Tewar, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olmak için başvuruda bulunduğunu anımsattı. Tewar, “Ancak her iki ülkenin üyeliklerine yönelik en büyük tepki Türkiye’den geldi. Görünürde Finlandiya ve İsveç Kürtlerin haklarını savunan bir konumda duruyor. Ancak Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerini kabul etmek için onlardan bir takım taleplerde bulundu, bu talepleri şöyle sıralayabiliriz: ‘Finlandiya ve İsveç’in Kürtlere olan desteklerine özelde de YPG ve YPJ’ye olan desteklerine son vermesi, Türkiye hükümetinin baskılarından kaçan kişilerin tekrardan Türkiye’ye teslim edilmesi ve oluşturulan sistemin Erdoğan’ın isteği doğrultusunda yürütülmesi’. Tüm bu talepler Türkiye devletinin korkularını ortaya koyuyor. Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerinin kabul edilmesinin hemen ardından Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde yasaklı listesinde yer alan kimyasal silahları kullandığını görüyoruz. Bu da diğer devletlerin Türkiye’ye verdiği destekleri gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Irak hükümetinin saldırılarda parmağı var’
 
Lozan Antlaşması ile birlikte Kürtlerin haklarının yok sayıldığını belirten Tewar, “Kürt halkı diğer halklarla birlikte bir yaşam sürdürüyor. Bundan kaynaklı da Lozan Antlaşması’nın bitmesinin yıldönümünde bunlar göz önünde bulundurulmalı ve Kürtlerin kendi demokratik bir sitemini yaratmaları sağlanmalıdır. Başûr’a yönelik saldırılar ile oluşturulan tehditlerin Irak hükümetine de büyük etkisi var. 1980 yılında Türkiye ve Irak arasında yapılan anlaşmaya göre Türkiye ne olursa olsun Irak topraklarına 1 kilometreden fazla giremez. Ama şuan bu antlaşmanın çiğnendiğini görüyoruz. Bu durumda Irak hükümetinin de çıkarları doğrultusunda Türkiye’nin saldırılarını gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Her ne kadar Federe Kürdistan Bölgesi’nin kendi başına hareket ettiğini söylesek de, Irak hükümetine bağlı olduğu bazı noktalar var. Bu noktalardan biri de Petrol satışıdır. Eğer Irak hükümeti izin vermezse KDP tek başına petrol satamaz. Bu da Irak hükümetinin saldırılarda parmağı olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
 
‘Özgürlük mücadelesi sayesinde ileriye taşındı’
 
Kürt özgürlük mücadelesi ile birlikte Federe Kürdistan Bölgesi’nin ileri bir konuma taşındığını söyleyen Tewar, konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Verilen mücadeleler sayesinde Federe Kürdistan Bölgesi bağımsızlığını ilan etti. Ancak şuan baktığımız zaman halkın düşüncelerini rahat bir şekilde ifade edemediğini görüyoruz.  Özgürlük isteyen kişiler yargılanıyor, tutuklanıyor, saldırıya uğruyor. Yaşananlara karşı, Başûr halkının tepki göstermesi gerekiyor. Gazeteciler olarak bizlerde özgür bir şekilde haber yapmak istiyoruz. Herkesin gerçekleri öğrenmeye hakkı vardır ve bizler de bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.”